Son günlerde sýkça telaffuz edilmeye baþlanan “paralel devlet” tanýmlamasý benim birkaç yýldýr “devlet içinde devlet olma çabasý” dediðim yapýlanmayý ifade ediyor. Aslýnda bu konuda ifrattan tefrite uzanan bir çizgisi var bizim devletin. Þunu demek istiyorum: Cemaat mensuplarý geçmiþte devlet hizmetine bile sokulmazlardý. Sýradan bir memuriyet almalarý bile zordu. Sadece Gülen cemaati için deðil bütün dini cemaat ve tarikatlarýn mensuplarý ayný sýnýrlamalara tabiydiler çünkü sakýncalý insanlar olarak görülüyorlardý. Sadece cemaat ve tarikat mensuplarý için de deðildi bu sýnýrlamalar. Standart anlayýþýn veya resmi görüþün sakýncalý bulduðu politik kimlikler de bürokratik postlardan uzak tutulmaya çalýþýlýrdý. Cemaat ve tarikat mensuplarý kadar komünistler, Kürtçüler, Aleviler ve hatta Türk milliyetçileri de devleti yönetenler nezdinde kimlikleri veya inançlarý itibarýyla sakýncalý bulunurdu. Özellikle mensubiyetleri ve politik kimlikleri belirgin olan insanlar devlette kolay kolay görev alamazlardý.
Bu anlayýþ, bu yaklaþým doðru deðildi. Çünkü bir insanýn inancý, kimliði, politik görüþü kendisini baðlar. Bu bireysel özelliklerini kamusal görevine karýþtýrmadýðý sürece problem olmamalýydý. Bir tarafta aydýnlar bir tarafta siyasetçiler yýllarca bu yanlýþlýða karþý çýktýlar ve nihayet yakýn zaman önce bu yanlýþ terk edildi.
Miladý AK Parti iktidarýna denk gelen “yeni Türkiye”de ise geçmiþtekinin tam aksi yönde bir eðilimin ortaya çýktýðý anlaþýlýyor. Son birkaç senedir yüksek sesle ifade edilmekte olan ve ancak bugünlerde anlamý anlaþýlabilen analitik eleþtiri þuydu: “Siyasi iktidar iyi niyetle devletin bazý postlarýný cemaat mensubu vatandaþlara da açayým derken farkýnda olmadan buralarýn bazý cemaatlerin kontrolüne geçmesine yol açtý.”
Paralel devlet diye tanýmlanan yapýlanma da buraya baðlanýyor. Çünkü bürokratik hiyerarþiden baðýmsýz hareket edebilen, bürokratik hiyerarþi içinde amiri konumundaki kiþi ve kurumlardan deðil hariçteki bir hiyerarþik zincirle baðlý olduðu baþka kiþi ve kurumlardan emir ve talimat alan devlet memurlarýndan söz ediliyor.
Özellikle emniyet ve yargý bürokrasisi bu iddialarýn merkezine oturmuþ durumda. Bu son operasyon dolayýsýyla bazý konular daha rahat konuþulmaya baþlandýðý için kamuoyu bazý þeylerden yeni haberdar oluyor ama bunlar yeni hadiseler deðil. Mesela gazeteler “abi”lerinden emir alan polislerin yaptýklarýndan emniyet müdürlerinin haberi olmadýðýný yazýyor. Bunu uzun zamandýr duyuyoruz. Ama muhtemelen bazý insanlara böyle bir cürüm kondurulamadýðý için veya þerlerinden korkulduðu için bu kadar net dile getirilemiyordu.
Oysa bugün üzerinde konuþtuðumuz son operasyon dolayýmýnda bir kere daha ortaya çýktý ki devletin içinde paralel bir devlet gibi faaliyet gösteren bir yapý var. Bunlar baþta emniyet ve yargý olmak üzere devletin bazý kurumlarýný “ele geçirmiþ” durumdalar. Kendi cemaat veya örgüt hiyerarþileri içinde emir alýp uyguluyorlar, bürokratik hiyerarþiyi dinlemiyorlar.
Bahse konu örgütlenmenin devlet kurumlarýný “fethetmeye” giriþtikleri zamanda amaçlarýnýn nasýl olup da fark edilemediði önemli bir soru iþareti. Üstelik ne yazýk ki bütün bu iþler yapýlýrken hiçbir ahlaki ve insani sýnýrýn tanýnmadýðý bilinen bir husus. Emniyet teþkilatýnýn “ele geçirilmesi” sürecinde oturduklarý koltuðu boþaltmasý için vicdansýzca iftiralara uðrayarak görevlerini ve mesleklerini kaybeden bürokratlarýn hikâyeleri bilhassa Ankara’da hemen herkesin bildiði þeyler. Hanefi Avcý’yý hapse götüren “Haliç’te Yaþayan Simonlar” kitabýnda da bunlarýn bir bölümü anlatýlýyordu. Ýþin bugünkü noktaya doðru geleceðini söyleyen, bunun haberini veren baþkalarý da vardý. Ama bir musibet bin nasihatten daha deðerli olduðu için bu iþlere dur demesi beklenenler ne olduðunu gözleriyle görünceye kadar harekete geçmediler.
Ne var ki bugün ortaya çýkan durum yalnýzca siyasi iktidarý alakadar eden bir mesele deðil. Bu bir devlet meselesi... Çünkü devletin hükümranlýðý tartýþma konusu. Ayný zamanda millet iradesinin egemenliði tartýþma konusu. Ama tartýþmanýn neticesi belli çünkü þurasý muhakkak: Hiçbir devlet baþýna buyruk herhangi bir örgütlenmenin devlet içinde devlet gibi faaliyet göstermesine, paralel bir devlet gibi hareket etmesine müsaade etmez.