Selam Tevhid örgütü meselesi, Camia’nýn devlet içindeki kadrolarýnýn özel, devletin tüm kadrolarýndan bile özel “Ýran duyarlýlýðý” ile ilgili. Bu konuda Cumhurbaþkaný’ndan, Baþbakan’dan, Dýþiþleri Bakaný’ndan, Genelkurmay Baþkaný’ndan ve tabii MÝT’ten bile duyarlýlar.
“Ve tabii” demem þundan ki, MÝT Müsteþarý Hakan Fidan’ý, taa bu göreve getirildiðinden ve Ýsrail’in bu konudaki duyarlýlýðýný ilan ettiðinden beri “devletin kýlcallarýnda dolaþan bir Ýran yanlýsý” gibi görüyorlar.
Sonra Hakan Fidan’dan yola çýkýp, Cumhurbaþkaný’ný, Baþbakan’ý, Dýþiþleri Bakaný’ný ve devletin tüm kademelerini “Mutaþa özürlü” hale getiriyorlar.
Devleti, Ýran’ýn nüfuzundan bunlar kurtaracak!
Özel misyon üstleniyorlar.
O yüzden de dinliyor, dinliyor, dinliyorlar.
“Türkiye’nin þialaþtýrýlmasý” tehdidini çok önemsiyorlar.
Her yerde mut’a var onlara göre, mut’a Türkiye’nin ana gündemlerinden biri oluyor onlar için. Ýran, “Camia kýlcallarý”nýn “Nataþa”dan türettikleri “mutaþa”larý devreye sokup, Türkiye’yi ele geçirmek için uðraþýyor!
Önceki gün bunu, mesela Bugün TV’deki “Büyük takip” programýnda belli ki kendilerini için “en inanýlýr!” delillerle sundular.
Paralelinde Hakkari eski Emniyet müdürü Tufan Ergüder, Camia’nýn klasik diliyle, açýkladý: “Devletin kýlcal damarlarýna sýzmýþ Ýran casuslarýyla ilgili bilgilere ulaþan polisler ‘casus’ diye gözaltýna alýndý.”
Þu son cümleye bakar mýsýnýz?
“Bu adam ne dediðinin farkýnda mý?” sorusu gelmez mi aklýnýza?
“Devletin kýlcal damarlarýna sýzmýþ Ýran casuslarý...”
Kim acaba onlar?
Polisler o bilgilere ulaþmýþ, ve o polisler casus diye gözaltýna alýnmýþ.
Ne müthiþ bir kumpas deðil mi?
Bu kumpasýn arkasýnda Tayyip Erdoðan olmalý... Operasyona o sahip çýkýyor çünkü.
Tayyip Erdoðan ve tabii onunla birlikte tüm devlet erkaný, Ýran casuslarýný korumak için kendi polislerini casus diye enselemeye kalkýþmalý!
Camia’nýn hedefinde, Hakan Fidan oldu hep.
Taa baþýndan beri ve Ýsrail ile “paralel” biçimde.
Bu paralellik þu ana kadar Camia tarafýndan makul bir izaha kavuþturulmuþ deðil. Onu not edelim.
Abdullah Gül, Tayyip Erdoðan ve Ahmet Davutoðlu bu üç ismin deyim yerindeyse cemaziyelevvelini bildiðimi sanýyorum. Bunlarýn hiçbir döneminde “Ýrancýlýk” olmadý. Hani “Ýran devrimi”, “Ýslamcýlýk” adýna Türkiye’de bazý genç zihinleri savururken bile bu üç ismin bu savrulmadan etkilenmesi söz konusu olmadý.
Þimdi, gençliklerinde böyle bir savrulma yaþamayan insanlar, devletin en tepe noktalarýnda sorumluluk üstlenince Türkiye’yi Þiaya (ya da Pers hegemonyasýna) peþkeþ çekme hezeyanýna sürüklenecekler.
Bu iþin bir taraflarýnda da “mutaþa hezeyaný” olacak!
Hani Hakan Fidan bir “Ýran ajaný” ise, tüm devlet buna göz yumacak!
Ne adýna?
Mutaþa adýna mý?
Yani Tayyip Erdoðan’ýn, Abudllah Gül’ün, Ahmet Davutoðlu’nun “mutaþa” heyecanýyla devleti satmayý göze aldýðýný düþünmek.
Buna hezeyandan ötesi yakýþýr aslýnda.
Burada, bu kadar hezeyan ötesi malzemeye bilgi diye sarýlmanýn ve inanmanýn, üstelik onu pazarlamanýn arkasýnda, akýl, basiret ve iz’an yoksunluðundan öte bir þey olmalý.
Evet, öte bir þey.
Ýsrail’i anlarým.
Türkiye’deki Ak Parti iktidarýndan tepeden týrnaða rahatsýz.
Ama Camia’nýn bu iz’an yoksunu malzemeyi malzeme haline getirmesini anlamak kolay deðil.
Orada iþte, “Ele geçirilemeyen MÝT” olgusu akla geliyor.
MÝT’i ele geçirememiþsiniz ve MÝT Baþkanýný yemek için, elinizdeki emniyet istihbaratý, “paralel” biçimde, yargý gücünü kullanmýþsýnýz.
Eminim Tayyip Erdoðan, Abdullah Gül, Ahmet Davutoðlu ve mesela Genelkurmay Baþkaný Org. Özel, bir gün bir araya geldiklerinde birbirlerine baktýlar ve “Hangimizin mut’a ile ilgisi var, hangimiz Ýran’ýn devletin kýlcallarýna nüfuz etmesine göz yumdu?” sorusunun cevabýný aradýlar. Hakan Fidan’ýn yaptýðý iþlerin tamamýna vakýftýlar. Ondan en küçük kuþku duymalarý söz konusu olamazdý.
O zaman “Paralel kumpas” bütün vahametiyle arzý endam etti önlerinde.
Üstelik MÝT konusunda Ýsrail ile paralel duruþun ne anlama geldiði sorusu ile birlikte...