B. Amerika’da yayýnlanan etkili gazetelerden ‘Los Angeles Times’da ‘Ermenistan-Azerbaycan ihtilafýnda, Türkiye gerçek kötü adam..’ baþlýklý bir yazý vardý, 21 Ekim günü, tarih profesörü Mike Davis’in kaleminden..
Bir ermeni veya bir Hristiyan ya da ‘Müslüman olmayan birisi’ olsaydým, benim de gözlerim yaþarýr ve o yazýnýn yazarý gibi hayýflanýrdým herhalde..
Yazýda kullanýlan bir fotoðraf, ‘Los Angeles'daki Pan Pacific Park'ta 11 Ekim'de binlerce kiþinin, Türkiye ve Azerbaycan'ýn askerî saldýrýsýný kýnamak için düzenlediði protestoyu yansýtýyordu.
Sovyetler Birliði'nin çöküþünü takiben, baþlayan Ermenistan Saldýrýlarý’na, Azerbaycan topraklarýnýn 5’te 1’inin iþgal edildiðine ve baþta Hocali olmak üzere diðer Azerbaycan yerleþim birimlerinde yapýlan katliâm ve diðer barbarca saldýrýlara hiç deðinilmiyordu. Halbuki, o katliâm ve barbarlýklar iki taraflý deðildi, en geliþmiþ rus silahlarý ellerinde olan Ermenistan güçleri, yeni kurulduðu için silahsýz, ordusuz Azerbaycan topraklarýnýn yüzde 20’sini iþgal etmiþ, 1 milyondan fazla insan evlerinden-barklarýndan kaçmýþtý.
Yazýda ayrýca, asýl hedefin Erdoðan Türkiyesi olduðunu þu satýrlar açýkça ortaya koyuyor: ‘Bugünkü asýl kötü adam, otokratik Türkiye'yi bölgesel bir süper güç yapma hedefinde ilerletmek için çatýþmayý kasýdlý olarak ateþleyen, kürtlere ve türk soluna zulmeden Türkiye lideri Tayyip Erdoðan'dýr’.
Sonra da, Türkiye içindekilere de bir mesaj verilerek, ‘Ýlericiler, Ermenistan ile Azerbaycan arasýnda kayýtsýz-þartsýz barýþ görüþmelerine destek vermeli, ayný zamanda Ermeni kardeþlerimizle sokaða çýkýp, Erdoðan ve rejimine yaptýrým talep etmelidir. Bugün olanlar, tüm dünyadaki Ermeniler ve özellikle Ermenistan için gerçekten korkunç zamanlar..’ nitelemesi yapýlýyordu.
Yazýdaki þu paragraf da ilginç:
‘3 milyonluk küçük Ermenistan, (10 milyon nüfuslu) Azerbaycan'a ve (83 milyon nüfuslu) Türkiye'ye karþý uzun süreli bir savaþý kaldýramaz. Ermeni soykýrýmýndan bir asýr sonra Türkiye’nin Azerbaycan'da birlikte büyük bir katliâm gerçekleþtirme ihtimali var. Ermeniler hayatta kalmak için savaþýyor. Ermenistan'ýn umudu, uluslararasý toplumun, ‘Daðlýk Karabað bölgesindeki Ermenilerin Azerbaycan yönetimi altýnda etnik olarak temizlenebileceðini fark etmesi ve Ermenistan'a insanî ve askerî yardým saðlamaya baþlamasýdýr.’
Görüyor musunuz, Ermenistan’ýn ne iþgalciliðinden söz ediliyor; ne cinayetlerinden.. Týpký, Filistinlilere yaptýðý her zulmü, ‘Ýsrail’in hayatta kalabilmesi için bir hakk’ olarak niteleyen emperial-þeytanî güçler dünyasýnýn ölçü ve mazeretleri burada da sahneleniyor..
Bu satýrlarýn sahibi, devletlerin siyasetlerine göre bakmýyor halklara.. Hele de resmî siyasetlere göre, sivil haklarýn birbirine düþman hale getirilmesini da inancýma aykýrý buluyorum.
Ama, Ege ve Akdeniz’deki sahillerinin 2-3 km. ötesinden geçemez hale getirilmek istenen Türkiye’nin mukabil tedbirler almasýný çok mantýklý ve haklý olduðunu düþündüðüm için destekliyorum.
Ayný þekilde, ‘Azerbaycan- Ermenistan Ýhtilafý’ ve Ermenistan’ýn, Azerbaycan topraklarýnýn yüzde 20’sini 28 yýldýr iþgali altýnda tutmasýna karþý, Türkiye tarafýndan takib olunan siyasetin doðru olduðuna da inanýyorum.
Ermenistan’ýn þovenist yöneticileri ham-hayallerinden ve sýrtlarýný dünyanýn emperial güçlerine dayayarak netice alacaklarýný sanmaktan vazgeçmelidir. Devletler kendi güçleriyle ayakta duramazlarsa, baþkalarýnýn kuklalarý olurlar.
Bugün Amerika, Fransa, Rusya ve diðerlerinin elinde bir kukla olan bir Ermenistan yönetimi vardýr. Bu yönetimin gözlerini 3 Deniz (Hazar-Karadeniz ve Akdeniz) arasýnda çizilen haritalara göre kurulacaðýný hayal ettikleri ‘Büyük Ermenistan’ ideali kör ettiði için içinde bulunduklarý þart ve konumlarýn elveriþsizliðini göremiyorlar.
Paþinyan dün, ‘Karabað ihtilafýnýn görüþmeler yoluyla çözüme kavuþturulmasýnýn þansý yok. Bu durum daha çok uzun süre bu þekilde devam edecek. Azerbaycan’ýn istediði bizim için kabul edilemez. Bizim taleplerimizi de onlar asla yerine getirmez.’ açýklamasý yaptýðýný da belirtelim. O hâlâ, ’taþýma suyla deðirmen döndürebileceði’ havasýnda, Amerika, Rusya ve Fransa ve diðerlerinin desteklerinden medet umuyor.
Devletlerin ideolojik, stratejik veya jeo-politik hesablarýna göre siyasetler geliþtirdikleri yeni bir durum deðil.. Rusya, kendisinden kopan eski topraklarýn yeniden kendisine dönmesini planlýyor. Bu arada, Türkiye’nin, taa Orta Asya’ya kadar uzanabileceði korkusu ve hem Rusya’yý ve hem de Ýran’ý ürkütüyor.
Rusya’yý anlayabiliriz, ve temelde onlarla ayný dünya görüþünü paylaþan Fransa ve Amerika ve diðerlerini de anlayabiliriz; ama, Ýran’ý, üstelik de asýrlarca kendi elinde kalmýþ olan Müslüman topraklarýný, Azerbaycan Cumhuriyeti’ni dýþlamasý, ona düþmanca 30 yýldýr dayatýlan ‘Teslim ol, iþgal edilen yerlerden vazgeç, barýþ olsun..’ þeklindeki siyasete zýmnen destek vermesi anlaþýlýr deðil.. Bu durumun, Ýran’daki 10 milyonlarca azerî kitlelerini Ýran’dan psikolojik olarak uzaklaþtýracaðýný düþünemiyorlar, günlük maslahatlar için..
Bir ülkenin resmî isminin en güzel kelimelerle ifade edilmesi, siyasetini de güzelleþtirmeye yetmiyor; yazýk..
1- 51 yaþýnda kansere yenik düþen ve dün Ýstanbul-Kumkapý’daki Meryem Ana Ermeni Kilisesi’nde C.Baþkaný Erdoðan’ýn da katýldýðý bir âyinden sonra defnedilen AK Parti m.vekili Markar Esayan, Müslüman halkýmýzýn asýrlardýr, son 150 yýl öncesine kadar ‘kavm-i necîb’ ve ‘asla hýyanet etmez’ diye bildiði Ermenilerin 8 asýrlýk an’anevî özelliklerini üzerinde taþýyan bir TC vatandaþýydý.
Bizim kültürümüzde, iyi insan olarak bilinen gayrimüslimler için ‘Topraðý bol olsun..’ denilir. Bu, Ahiret hayatýnda rahat etmesi temennisidir. Ayný temenniyi tekrarlýyorum.
2- Sözcü gazetesinin yazarý B. Coþkun da 75 yaþýnda öldü. Bu kiþi, son demlerinde bile, milletimizin aslî inanç deðerlerine savaþ açtýðý bilinen ve mâlûm çevrelerin ‘ikon’laþtýrdýðý bir ismin fikirlerinden ayrýlmamalarýný tavsiye ediyordu gençlere.. O saplantýlarla Müslüman halkýmýzý da hep aþaðýlýyordu.
Ardýndan, bir hayýr-dua etmek isterdim; amma..
3-Saðlýk Bakaný’na arz-ý haldir: Aylardýr, salgýný önlemek için sizin ve saðlýk personelinin canla baþla çalýþtýðýnýzý insaf sahibi hemen herkes kabul eder her halde.. Ama, görüyoruz ki, günlük olarak eklenen hastalarla, 2000 rakamýný geçmiþ bulunuyoruz.
Geçen hafta, Ýstanbul’da, Ýstiklâl Caddesi’ndeki insanlarýn neredeyse nefes nefese olduðu bir sýkýþýk haldeki bir fotoðrafý göstererek, ‘Buraya saðlam giren hasta çýkar’ demiþtiniz.
Ayný þekilde, kitle iletiþim araçlarýnda, hele de metrolarda insanlar nefes nefese sýkýþýk bir düzende gidiyorlar. Bu seferlerin, özellikle 07.00-10.00 ve 16.00-19.00 arasýnda sýklaþtýrýlmasý; hele de Marmaray seferlerinin o saatlerde her 5 dakikada 1’e düþürülmesi gerekiyor.