Devrim, karşı-esnafın omuzlarında yükselecek

Hadi koçlar... “Sarstınız” ama deviremediniz. Sizden bir hamle daha bekliyoruz.

İkinci bir “Gezi kalkışması...”

Efendim zaten hazırlanıyoruz, Ramazan biter bitmez (bayramı da görsünler) Gezi olayları yeniden start alacak, bakalım “diktatör” bu kez nereye kaçacak!

Hazırlanın bakalım yiğitler...

Nasılsa mebzul miktar tatmin edilmemiş duygu kalemlerinizde, söylemlerinizde, günlük muhabbetlerinizde cerahat gibi akıp gidiyor... “Nasıl etsek de halkı karşımıza almadan, esnafı ürkütmeden, apartta bekleyen sessiz çoğunluğu kışkırtmadan şöyle sofistike tarafından yeni bir rezalet çıkarsak” diye bekleşiyorsunuz.

Hayır, esnaf desteği de bulmuşlar.

Karşı-esnaf...

Kaldırıma masa koyamayan üç beş bar ve restoran sahibini ayaklandırmış, “Ah, ne güzeldi o Gezi günleri, o Toma günleri” diye basın toplantıları düzenletiyorlar, ucuzundan nostalji yaptırıyorlar.

Kahvehane işletmecisi esnaf değil...

Otelci esnaf değil...

Turizmci esnaf değil...

Kebapçı lahmacuncu esnaf değil...

Bakkal, manav, Tekel bayi, simitçi, poğaçacı esnaf değil...

Bir tek, kaldırıma masa koyamayan bar ve restoran sahipleri esnaf...

Hiçbiri de, nedamet getirip, “Hareketimiz Asmalımescit’teki esnafı da, Beyoğlu’ndaki bakkal ve manavı da, Sıraselviler Caddesi’nde sıralanmış kebapçı ve lahmacuncu taifesini de mağdur etmiştir, artık evlerimize çekilelim” demiyor.

Devrim yapacaklar.

Devrim bu kez karşı-esnafın omuzlarındayükselecek...

Bu kargaşalıkta Mustafa Sarıgül’e bir şey düşer mi?

Sırrı Süreyya Önder karambolden bir “İstanbul Belediye Başkanı adaylığı”  kapar mı?

Mümkündür.

Sırrı, T24’ten Murat Sabuncu’ya verdiği demeçte “açık kapı” bırakmış: “Henüz kesin olmamakla birlikte, böyle düşünce ve öneriler var. Düşünüyorum. CHP’nin aday yoklamalarında Mustafa Sarıgül kadar adım çıkıyormuş.”

Hadi inşaallah.

Kepçenin önünde poz vermeler, Gezi Parkı’nda bağdaş kırmalar, Beyaz Türk mahallesine göz kırpmalar, megafonla Taksim’e müşteri toplamalar, Mustafa Kemal Atatürk’ü “yüzyılın gördüğü en büyük dehalardan biri, en kıymetli insanlardan biri” ilan etmeler sonunda bir işe yarayacak demek ki...

Devrim yapamasak da, bir belediye başkanlığı koparabiliriz pampa...

Hadi inşaallah... Geç olsun da, güç olmasın!

Bu arada, “kredi kartı konsorsiyumu” da harekete geçti.

Başbakan’ın “kredi kartı kullanmayın” çağrısından sonra, CNN Türk, tıpkı Gezi Parkı gazavatında olduğu gibi, hemen “seferberlik hali” alıp, kredi kartının faziletlerini anlatan seri yayın atağına girişti...

Kredi kartı “kayıt dışı”nı önlüyormuş. Bakın Mehmet Şimşek ne demiş, Ali Babacan ve Kemal Unakıtan neler buyurmuş!

Bir Şimşek, Babacan ve Unakıtan övgüsüdür, gidiyor...

Bunu Aydın Bey’in müesseseleri yapıyor?

Niye?

Kredi kartı sarfiyatı azalırsa, Rahmi ve Cem Bey’ler mi etkilenecek bundan?

Bankalarınız mı etkilenecek?

CNN Türk seri yayın atağına girişir de, Aydın Bey’e mikrofonluk yapan Nişantaşı yiğidi geri kalır mı? Hemen Başbakan’ı tekzip (!) eden Babacan ve Şimşek açıklamaları “Hürriyet” sütunlarında... Hem de, CNN Türk ağzıyla.

Korkmayın efendiler...

Kimse “kredi kartı yasaklanacak” demiyor.

Kredi kartı kullanılsın ama mümkünse “daha az” kullanılsın. Durduk yerde faiz ödenmesin.

Madem halka karşı devrim yapacaksınız, bari sponsoru halk olmasın.