Atlas dergisinde yýllar önce ‘Karamanca’ ile ilgili bir yazý okumuþtum. Yazar, kendisine Karaman’ý gezdiren yerel rehberle, oturduðu eski ‘Rum evi’nin giriþindeki yazý hakkýnda konuþuyordu:
- Bu yazý nedir?
- Bilmem, Rumca iþte...
- Okuyamýyor musun?
- Rumca bilmiyorum ki, bizimkiler sonradan buraya yerleþmiþ.
- Bak, þu þu harfler þu sesleri, bu harf de þu sesi çýkarýyor. Þimdi bir daha dene...
- Aa!.. Bu Türkçe!.. ‘Bu evi filan kiþi yapmýþ’ yazýyor...
Karamanlý Türklerin ‘mübadele’de (1923-30 Türk-Yunan nüfus deðiþimi) ‘Rum’ diye Yunanistan’a gönderilmeleri acý bir öyküdür.
Ýsimleri Türk, dilleri Türkçe’ydi. Üstelik Kurtuluþ Savaþý’na da katýlmýþ, kan ve ter dökmüþlerdi...
Tek ‘günahlarý’ Anadolu’ya geldiklerinde ‘son din’in Hýristiyanlýk, yazýnýn da Grek alfabesi olmasýydý!
‘Rum’luklarý ýrklarý deðil, ‘Doðu Roma vatandaþlýðý’ydý; diðer milletler gibi...
Kayseri, Karaman, Sivas, Konya, Yozgat, Ankara ve Trabzon’dan toplanýp trenlere bindirildiler.
“Biz sizdeniz, göndermeyin” çýðlýklarý duyulmadý...
Yunanistan’da da ‘Grek’ olarak kabul edilmediler; “Turko Sporos/Türk tohumu” diye aþaðýlandýlar. Batý Trakya’da yeni bir Karaman kurdular. Anadolu kökenli ‘Karamanlis’ler oldular...
‘Alfabe’ bir milletin ‘sürgün’ gerekçesi oldu...
***
Bir Yunan kültür adamýnýn, “Biz Yunan alfabesinden vazgeçseydik bugün Yunan milleti kalmazdý” demesini ‘gericiliðine’ verelim!
Britanya’da ‘Old English’ alfabesiyle yazýlmýþ Shakespeare metinlerini okuyabilenlere saygý duyanlarý da tutuculuklarýna!
“Osmanlý Türkçesi öðrenerek mezar taþlarýný mý okuyacaðýz” diyen siyasetçi, partisinin üye olduðu Sosyalist Enternasyonal’de Yunan ve Ýngiliz ‘yoldaþ’larýna “Siz eski alfabenizle mezar taþlarýný mý okuyorsunuz” diye dalga geçmeli!..
***
Arap alfabesi bilimsel geliþmeye engeldi...
Batý’yla uyumu zorlaþtýrýyordu...
Türkçe’deki bazý sesler yoktu...
O yüzden Japonya elektronik devrimini hala herkesin ‘resim’ diye baktýðý alfabeyle yaptý!
Araplar dünyayla uyum
saðlayamadý!
Bilgisayarlar Arapça, Çince, Japonca, Korece, Rusça, Yunanca
yazamadý!
Yunanistan Batý’ya uyum saðlayamadý!
Kril alfabesi kullanan Bulgaristan, Sýrbistan AB üyesi olamadý!
Türkiye ise Latin alfabesiyle fena halde bilim üretti, Avrupa Birliði’ne girdi!
Baðnazlýklar komed-yasý!
***
Bin yýllýk devlet geleneði, toplumsal yapý, eðitim, ekonomi ve diplomasiye ait ‘veri tabaný’ný bir günde ‘resetledik’...
Bugün “Amerika’yý kim keþfetti; ilk haritalarý kim çizdi; ilk matematikçiler kimlerdi” diye tartýþýyoruz...
Çünkü her þeyi, kendi tarihimizi bile Ýngilizce’den, Fransýzca’dan tercüme ettik.
Yani onlar nasýl bilinmesini istiyorlarsa öyle öðrendik...
Ve Cumhuriyet nesli olarak, ‘birikimimizle’ deðil, bize öðretilenle düþündük...
Kendimizi bu dillerin bize söyledikleriyle tanýmladýk...
Adýna ‘devrim’ denilen ama geçmiþi okumayý yasaklayan emsalsiz bir baðnazlýk!..
***
Devlet adamlarýmýz, bin yýllýk Büyük Selçuklu ve Osmanlý imparatorluk geleneðini, ekonomiyi, toplumsal yapýlarýn nasýl yönetildiðini okuyamýyor.
Edebiyatçýlarýmýz þiirleri, þarkýlarý, öyküleri;
Bilim adamlarýmýz matematik, geometri, coðrafya, astronomi, fizik, kimya mirasýný;
Mizahçýlarýmýz ilki 1869’da çýkan (Diyojen) ve sayýlarý 20’yi aþan mizah dergilerini, öykülerini...
Kadýnlarýmýz ‘Arap harfleriyle’ ilk kadýn dergisinin Batý’daki ilk örneðinden 66 yýl sonra yayýnlandýðýndan, 28 kadýn dergisinin çýktýðýndan; bunlarýn yarýya yakýnýnýn da feminist dergi olduðundan habersiz...
Çevrecilerimiz aðaç dikme kampanyasý metinlerine ‘ilmihal’ diye bakýyor...
Sosyalistlerimiz Türk Solu’nun miladýný ‘Matbaa-i Osmaniye’ ya da daha yakýn tarihli ‘Þems Matbaasý’ basýmý ‘Arap harfli’ kitaplarda arayamýyor...
***
Hadi devrimin hakký devrime...
Latin alfabesine geçildi...
‘Yeni Türkçe’yi öðrenirken ‘eski Türkçe’yi de öðrenseydik ne olurdu?
Nelerin olmayacaðýný biliyoruz...
Kafasý sadece ‘materyal’e basanlar için söyleyeyim;
En azýndan ‘Arap’ diye sýrtýmýzý döndüðümüz topraklarýn petrolünü Batý’dan satýn almayacaktýk!
Bugün okullarda Osmanlý Türkçesi okumaya baþlayacak çocuklarýn ortaya koyacaklarýný bu neslin görmesini isterim!..