Devrime suikast

1. Babulhava ile Cilvegözü sýnýr kapýlarý arasýndaki tampon bölge, Türkiye’den Hür Suriye Ordusu’nun kontrolündeki yerlere giden insani yardýmlarýn Suriye’ye ait araçlara nakledildiði alan.

2. Timetürk Genel Yayýn Yönetmeni Nevzat Çiçek’in yazdýðýna göre Suriye Ulusal Konseyi Baþkaný Corç Sabra ve selefi Abdulbasit Seyda, halka ve sahadaki hürriyet savaþçýlarýna moral vermek için muhtemelen o sýnýr kapýlarýndan geçerek hür Suriye topraklarýna girmiþti ve yine oradan geçerek Türkiye’ye döneceklerdi.

3. Türkiye sýnýrýna yakýn yerlerdeki devrimci askeri birliklerin komutanlarý, siyasetçiler ve kadýlar, bir süredir, olabildiðince güvenli ve istikrarlý bir düzen kurabilmek için saflarý sýklaþtýrmaya yönelik görüþmeler yapýyorlardý ve bu yolda büyük mesafe kat etmiþlerdi.

4. Böyle bir yerde ve böyle bir konjonktürde bomba patlatarak katliam yapan canileri elbette Esed rejiminde arayacaðýz.

Saldýrýda can veren Suriyeli ve Türkiyeli Müslümanlara Rahmân’dan ganî ganî rahmet diliyorum.

Muntakim Allah, intikamlarýný alacaktýr.  

Ayetullah Munteziri’nin

müthiþ açýklamasý

Ýran Ýslam Devrimi’nin 34’üncü yýlý kutlanýyor.

Ne güzel bir devrimdi o.

Sonra ne oldu?

Ayetullah Munteziri, 1989’da devrimin 10’uncu yýldönümü münasebetiyle yaptýðý bir açýklamada þöyle anlatmýþtý ne olduðunu:

“Ne yazýk ki iþ yapmak ve devrim deðerlerini korumak yerine slogan attýk. Halka deðer vermek ve onu söz sahibi yapmak yerine halkýn zeki ve aktif güçlerini hayal kýrýklýðýna uðrattýk, mücerretleþtirdik. Bu yüzden þimdi öyle bir noktaya geldik ki, yönetimde kalabilmek için ilk sloganlarýmýzýn ve deðerlerimizin karþýsýnda durmak zorunda kalýyoruz. Ýran hükümetinin ayakta kalmasý gerekçesiyle ahlaki ve Ýslami deðerler ihlal edilemez. Söz konusu deðerler, uðruna devrim yaptýðýmýz ve halka sloganlarýmýzla vaat ettiðimi deðerlerdir. Devlet bir vasýtadýr, gaye deðil. Deðerler gayedir.”

***

Munteziri’nin 2007 senesinde bir gazeteciye verdiði beyanattan:

“Ayetullah Humeyni þiarlarý yükseltti, bizler de onunla beraberdik. Bu þiarlar vasýtasýyla insanlar meydana çýktý ve devrim kazandý. Þiarlarýmýz, ‘baðýmsýzlýk, özgürlük ve Ýslam Cumhuriyeti’ idi. Baðýmsýzlýk bir aþamaya kadar gerçekleþti. Ancak özgürlük ve Ýslam Cumhuriyeti’ne gelince hâlâ önümüzde uzun bir yol var.... Anayasadaki meþru ve açýk özgürlükler kolayca ezilmektedir. Bu da önderlerin kendileri için anayasanýn ve þeriatýn üstünde koyduklarý dokunulmazlýkla gerçekleþmektedir. Hâlâ birçok parti özgürlük sahibi deðildir. Bazý siyasi gruplar sadece iktidardakilerin üsluplarýna muhalefetleri sebebiyle yasadýþý sayýldý. Sadece iktidardakileri öven basýn organlarý hürdür. Bu organlar istediklerini söyler ya da kendilerine ne emredilirse onu yazar. Ancak hükümetten baðýmsýz medya yöneticilerine, emniyet ve yargý kurumlarý tarafýndan sorunlar çýkarýlýr...”

***

Munteziri, Ýmam Humeyni’nin halefiydi; fakat rejimin gözünden düþtü ve Humeyni’nin ölümünden kýsa bir süre önce haleflikten azledildi (yerini Hamaney aldý).

Bunun tek sebebi, hakperestlikteki tavizsizliðiydi. Çeþitli hapis cezalarýna çarptýrýlan birçoðu cezalarýný tamamlamak üzere olan 1000’in üzerinde (bir rivayete göre 3000 bin civarýnda) siyasi mahkûmun ani bir kararla yargýsýz idam edilmeleri gibi zalimane uygulamalara karþý sesini yükseltme ‘cüretini’ göstermiþti...

Azledildikten sonra Humeyni’ye yazdýðý mektuptan bir kesit:

“Hiç biliyor musun ki islam cumhuriyeti hapishanelerinde islam adýna iþlenen cinayetlerin benzeri eski rejimde görülmemiþ? Hiç biliyor musun ki Devrim Muhafýzlarý tarafýndan soyulan veya tacize uðrayanlar þikayet ettiklerinde yargý veya polis üst makamlarýn korkusundan susuyor ve hiçbir þey yapmýyor? Hiç biliyor musun ki hapishanelerde cinayetler iþleniyor, iþkenceler uygulanýyor ve yargý sistemi buna göz yumuyor?”

***

Ýran devletinin baþýna bir Munteziri diliyoruz.