Müslüman bir memleket de olsa dünyanýn herhangi bir ülkesinde gerçekleþtirilen bir eðlence, türlü müptezellikler sergilense de bizi ilgilendirmez. Yüzümüzü çevirir geçeriz. Kendi memleketimizde de bunlarýn envaiçeþidiyle her gün karþýlaþýyoruz neticede. Son günlerde Suudi Arabistan'ýn Riyad kentinde düzenlenen eðlenceye de bu gözle bakýlabilirdi.
Ancak Riyad'da danslý, müzikli eðlence biraz farklý. Dünyaca ünlü kadýn þarkýcýlarýn çýplak sayýlacak þekilde gerçekleþtirdikleri þovlarýnýn baþka örneklerinden ayrý olarak çaðrýþtýrdýðý anlamlarý var. Bunda ne var, diyeceksiniz. Haklýsýnýz, dediðim gibi, bunun gibisi, hatta daha aþýrýsý bizim memlekette de düzenleniyor, baþka Müslüman ülkelerde de. Fakat Riyad'daki eðlencenin farký, Kabe'yi andýran bir maketin yer aldýðý bir sahnede düzenleniyor olmasýydý. Bu, düpedüz Ýslam'ýn kutsallarýnýn en önemlisi olan Kabe'nin istiskal edildiði bir meydan okumaydý. Ancak ne bizim ülkemizde ne de baþka bir Müslüman memlekette herhangi bir tepki, protesto vs. duyulmadý, en azýndan ben duymadým. Perde gerisinde diplomatik þikayetler iletilmiþse baþka. Ýlginç bir sessizlik. Ýnsan, "normal þartlarda yer yerinden oynardý" demekten kendini alamýyor. Muhtemelen "her gün ülkemizde benzerleri tertip edilip dururken, þimdi kalkýp Suudi yönetimine ne diyebiliriz ki? Adamlar, "sadece biz mi Ýslam'dan, Ýslam'ýn hükümlerinden, ahlakýndan, kutsallarýnýn dokunulmazlýðýndan sorumluyuz? Memleketlerinizde on yýllardýr Ýslam'ýn bütün deðerleri ayaklar altýna alýnmýyor mu? Biz de sizi örnek alýyoruz" deseler ne cevap veririz?" diye düþündüler. Buna da diyecek bir þey yok aslýnda. Her þey ortadadýr, Riyad'daki gösteride olduðu gibi.
Kaç kere bu köþede yazdým ve baþka vesilelerle ifade ettim. Batý medeniyeti, Ýslam'ý peyderpey gerileterek Arap yarýmadasýna sýkýþtýrýp mahalli bir din haline getirmek istiyor, diye. Yüz yýllardýr bu hedefi gerçekleþtirmek için uðraþýyor. Müsteþrikler çaðýndan beri. Bütün askeri, siyasi, ekonomik, sosyolojik, kültürel haçlý saldýrýlarý bu amaca yöneliktir. Mevcut duruma baktýðýmýz zaman, büyük ölçüde baþarýlý olduðunu da söyleyebiliriz. Ancak benim tahminim açýsýndan Riyad eðlencesi beklemediðim bir durum oldu. Suudi Arabistan, hatta Arap yarýmadasýnýn tamamý bu planýn dýþýnda tutulmuþ gibi geliyordu bana.
Riyad'daki bu son olay, bu düþüncemi revize etmeme neden oldu. Þimdiki kanaatime göre, amaç Ýslam'ý Arap yarýmadasýna ötelemek deðil, Mekke ve Medine'ye sýkýþtýrarak Vatikan benzeri ruhsuz, hukuksuz, ahlak normlarýndan yoksun, etliye sütlüye dokunmayan bir mevsimlik sembolizme sýkýþtýrmaktýr. Yani Batý Medeniyeti, Hristiyanlýða yaptýðýnýn aynýsýný Ýslam'a yapmayý kafasýna koymuþ. Böylece Ýslam'ýn ibadetlerinin sadece Kabe çevresinde yerine getirileceði bir anlayýþý egemen kýlacak. Hatta Medine de "harem" (dokunulmazlýk) kapsamýndan çýkarýlabilir. Cahiliye dönemindeki gibi Kabe odaklý, sadece Kabe'ye özgü ritüellerin yaþandýðý bir sürece doðru gidiyoruz denebilir.
Ýçeriden ve dýþarýdan gerçekleþtirilen saldýrýlarý, dinin temellerine yönelik salvolarý, kýþkýrtýlan milliyetçilikleri, her milleti Ýslam öncesi putperest geçmiþini yüceltmeye yöneltmeleri de bu ihtimali alabildiðine güçlendiriyor.
Özellikle Arap olmayan milletlerin adýna öne çýkarýlan söylemlere bakýnca, netice almalarýnýn an meselesi olduðunu söyleyebiliriz.
Peygamberimizin "Bu din ilmek ilmek sökülecek. Ýlk sökülecek ilmek hakimiyettir" hadisi, realitede gerçekleþiyor. Ýslam ümmeti, Gazze'de görüleceði üzere hakimiyet hususunda dibi görmek üzeredir. Riyad hadisesi benzeri geliþmelerin gerçekleþebiliyor olmasý, dibe vurmanýn bir bitim olarak algýlanmasýnýn bazýlarýna verdiði cesaretten kaynaklanýyor.
Tabi tevhid tarihi gösteriyor ki özgürlük ve adalet uyanýþý, ancak çöküþün iyice dibe vurduðu zamanlarda gerçekleþir.