Digiturk ve kriz yönetimi...

Bu aralar Digiturk, Türk medyasının belirli gruplarından dayak yiyip duruyor.Finansçı bir arkadaşım “Almaktan vazgeçecekler herhalde” dedi. Ben tam aksini düşünüyorum. Bugün Digiturk’e atılan dayağın temel amacı malı daha ucuza almak da olabilir.

Nasıl araba alırken “burasında çizik var” diye fiyat düşürmek istenir bu da öyle bir durum galiba...

***

Krizin bu noktaya gelmesine istemeden de olsa Digiturk de yardım etti. Sosyal medya kampanlarında ses çok çıkar, etki az olur. Birkaç sene önce kutusunun arızalı olduğunu yazan bir meslektaşa kurumdan telefon açıldığında yanındaydım.

Arkadaş “benim değil kuzenimin kutusu” dedi sonra kuzeninin adı istendiğinde “Arızalıydı ama değiştirdiler” dedi.Sosyal medya böyledir biraz, genellikle bol bol sallama vardır.

Kaldı ki Türkiye’de 6 hadi bilemedin 7 milyon üyeli twitter’da yaşanan bir tartışmada açıklama yapıp konuyu 72 milyonun takip ettiği ana medyaya taşıma kararı da acaba doğru bir karar mıydı?

***

Digiturk’un talibi çokve bu son derece normal. Can sıkan, kimi taliplerin Uzanvari yöntemler izleme eğiliminde olmaları. O yüzden TMSF’nin ihaleye çıkma kararı son derece doğru ve alkışlanması gereken bir karar.

TMSF Başkanı Şakir Ercan Gül, bugüne kadar satış süreçlerinde gözlemci-denetleyici olarak bulunup, pazarlığı Karamehmet’in yöneticilerine yaptırarak son derece akıllı ve sonra “malımız ucuza gitti” diye itiraz edilemeyecek bir yöntem izledi. En büyük pasta, Digiturk’te aldığı ihale kararı da son derece doğru.

 İşin anlamsız tarafına gelince bugün daha ucuza almak için Digiturk’e çakmak demek aslında Türk futboluna çakmak demektir.

Çok net söyleyeyim, bugün Digiturk’u sistemden çıkarırsanız Süper Lig’de dünyanın adını bildiği yıldızlar değil sadece Balkan ülkeleri yıldızları oynar. Öyle bir ligi, kime, kaç dolara satarsınız?