Anayasa sýnýrlarýný aþmamak kaydýyla herkes istediði ideoloji ve düþüncenin siyasetini yapabilir. Ama iktidar olmayý hedefleyen liderler, siyasetin bir amaç deðil; millete hizmet aracý olduðunu bilmelidir. Seçimlerde ise ideolojik veya etnik tabanlý "marjinal" tercihler, seçmen için adeta "harakiri" anlamýna gelmektedir.
Bu enfeksiyonlu davranýþla yerel bazda bile oluþan (Ýzmir veya doðudaki HDP belediyeleri gibi) yönetimler, adeta halký cezalandýrmaktadýr! Bu bakýmdan sandýk baþýnda, siyasî tartýþmalarý arkada býrakarak; adaylarýn program ve projesini, bunlarý gerçekleþtirme kapasitesini ve samimiyetini deðerlendirmemiz gerekir.
"Ama Erdoðan hep ideolojik siyaset yaptý" diyebilirsiniz; doðrudur. Ama bu bir "ideolojik savaþ" deðildi. Öncekilerin; yani CHP'nin yürüttüðü ideolojik savaþýn derin hasarýný onararak "normalleþme"yi saðlamaya yönelik bir "insan haklarý mücadelesi" idi. Ki, konumuz bu deðil ama Erdoðan sonrasý AK Parti, bu ayrýntýyý dikkate almalý ve yeni siyaset stratejisini, bu normalleþme üzerine inþa etmelidir. AK Parti'yi bekleyen en büyük tehlike, gelecek seçimdeki "aday"ýn, Erdoðan'ýn tarzýný taklit etmesidir.
VESAYETTEN KURTULAN TÜRKÝYE ÞAHLANDI!
Sayýn Erdoðan'ýn 30 yýldýr devam eden yerel; ulusal ve uluslararasý platformlardaki hizmetleri, bölgemizi ve ülkemizi çarpýcý biçimde etkilemiþ ve her birimizin hayatýna; "konfor"lar eklemiþtir. Bugün; önyargý kýskacýndan bir nebze kurtulabilen herkes, Türkiye'deki ve kendi hayatýndaki geliþimi rahatlýkla görebilir. Bu deðiþim, sadece "Dünya deðiþiyor" genellemesiyle izah edilemez.
Öte yandan "bir siyasî figürün þahsýna düþmanlýk" üzerine kurulu siyaset ve seçim stratejisi, realiteden uzak; toplum menfaatleriyle asla baðdaþmayan bir algý operasyonudur.
Ayrýca "Erdoðan düþmanlýðý", emperyalist güçlerin; onlarýn ulusal çýkarlarýna deðil, kendi halkýna hizmet etmeye çalýþan "Yeni Türkiye"ye karþý besledikleri öfkeye giydirdikleri bir maskedir.
Yani "kiþisel düþmanlýk" gibi sunulan bu algý, emperyalistlerin; ülkemiz üzerindeki ipoteði sürdürme tuzaðýdýr. Batý'nýn geleneksel devlet anlayýþýnda, kiþisel dostluk ve düþmanlýklarýn asla yeri yoktur. Nitekim göreceksiniz; Batý'nýn "Erdoðan düþmanlýðý", Erdoðan'dan sonra da farklý argümanlara gizlenmiþ "Türkiye düþmanlýðý" olarak devam edecektir!
Durum böyle olunca, emperyalist güçlerin; Erdoðan'a yönelik bu sun'i düþmanlýðýnýn, Türk halkýnda; siyaset üstü bir sevgiye dönüþmesi gerekmez miydi? Yani; yedi düvelin; Türkiye'ye ve Türk milletine yönelik "müstemleke" muamelesine "Hayýr" dediði için "düþman" ilan ettiði bir lider, deðerli deðil midir?
Ama ucuz ve kolay politikayý tercih eden Türk muhalefeti, bu emperyalistlerin peþine takýlmýþ, onlarýn "düþman"ýný; bunlar da "düþman" kabul etmiþtir!
"Rakip" ile "düþman" farklý þeylerdir. Siyasî rakibini "düþman" gören küresel vampirlerden; terör örgütlerine kadar bütün Türkiye düþmanlarýný, "müttefik" olarak siyasî mücadelesine dahil etmek için kullanmak, hangi demokratlýðýn veya hangi halkçýlýðýn ürünüdür?
Bu yöntemle, yýllardýr; Erdoðan düþmanlýðý üzerinden Türkiye düþmanlýðý yapýlmaktadýr.
O halde, bu gerçekler ýþýðýnda; sadece ulusal çýkarlarýmýzý esas alan "Büyük Türkiye Zaferi" için sandýða gitme vaktidir!
Bu, ayný zamanda Türkiye'nin; sömürgeci Batý'ya cevabý olacaktýr!
ÝYÝLÝÐE TEÞEKKÜR ETMEMEK, ALLAH'A ÞÜKRETMEMEKTÝR!
Parlamento 14 Mayýs'ta belirlenmiþ olup; bu Pazar sadece Cumhurbaþkaný seçilecek. Daha doðrusu, Erdoðan'ýn zaferi ilan edilecek!
Yani, ittifaka baðlý muhafazakarlarýn, Kýlýçdaroðlu'na vereceði oylar, sonucu deðiþtiremeyecek. Ama kendilerinin, "CHP'ye destek olma dalaleti"ndeki mesuliyetini ikiye katlayacak!
Bu bakýmdan ilk turda, "ittifak" veya farklý gerekçelerle CHP'ye oy veren "muhafazakar" parti ve cemaat mensuplarýnýn, hiçbir gerekçesi kalmamýþtýr. Ayný hatayý tekrarlamalarý, Ýslâm ve Müslüman düþmanýna destekte; yani "buðd-u fillah"a muhalefette ýsrar etmektir. Erdoðan ve ekibine atfedilen hatalar, asla bu itikadî fecaatin gerekçesi olamaz. Ayrýca, bu aldatýlmýþ seçmeni, kendi kiþisel hýrs ve hesaplarýna alet edenlerin hatasý çok daha vahimdir!
Öte yandan bir Türk vatandaþýnýn hele de bir "dindar"ýn, "Erdoðan'dan ne iyilik gördük ki..." demesi; ancak "nankörlük"le izah edilebilir!
Son 20 yýlýmýzýn, dürüst bir muhasebesini yapma vaktidir!
Kýskançlýðý ve siyasî hýrsý bir kenara býrakma vaktidir!
VEFASIZLIK, MÜSLÜMAN VASFI DEÐÝLDÝR!
Bu seçimle ilgili çok önemli bir ayrýntý...
Erdoðan, 17. defa "sandýk sýnavý"na çýktýðý için bu da "sýradan bir seçim" gibi gelebilir ama asla öyle deðildir. Çünkü bu, Erdoðan'ýn "son" seçimidir.
Son defa huzura çýkan Erdoðan'a "vefa" vaktidir!
Kendini; ülkesine adayan bir liderden, bir futbolcuya yönelik "jübile" centilmenliðini bile sakýnmak, sevimsiz bir vefasýzlýktýr!
Son seçiminde rekor oy almak, Erdoðan'ýn hakkýdýr!
Ýyilik sahibine teþekkür etmek ise, Allah'a þükretmenin ön þartýdýr!