Dikkat, yazık olacak!

Pembe bir bakış yapmak istersek, Beşiktaş’ın bir maçta iki devi devirdiğini söyleyebiliriz. 90 dakikanın yarısını Fenerbahçe yarısını Chelsea ile oynayıp hem de rakiplerin de tüm kadrolarını kullanabilme olanağı bulduğu maçları 1-0 + 1-0 = 2-0 kazanmak hoş bir şey. Hele buna, daha önce Hollanda liginin ikincisi Feyenoord’u 2-1 ve 3-1’lik skorlarla ŞL’den düşürüşü eklerseniz, keyifler yerindedir! 

Buradan bakarak işlerin tıkırında yürüdüğünü, kadronuzun yeterliğini, en az iki cephede, en az yılsonuna değin sürdürülecek mücadeleler için kendinizi güçlü görebilirsiniz.

İngiltere’nin önde gelen takımı Arsenal’in şampiyonlar ligi play-off’unda rakibiniz olması, böyle bir aşamada yolunuza çıkması da çok can sıkıcı gelmez.

Bundan iki önemli kaçış yolu çıkarılabilir: “Canım, elendik ama Arsenal’e elendik... Adamların gücü yetmiyor gibi transferle daha da güçlendiler...” demek, size hak verenlerin çıkmasını sağlayacaktır.

“E, elenirsek elendik, ama Avrupa Ligi’ne katılacağız. Orada da ekmek var” demek de iç rahatlatacaktır.

Peki ya sonrası?

Eldeki kadro ligin ilk yarısı ile birlikte -en azından- Avrupa Ligi grup maçlarını da oynayacaktır. Mevcut kadro bu iki cepheyi taşır mı? Beşiktaş yönetimi bunu görmüş olmalıdır.

Mutlaka, becerileri de dayanıklılığı da üst düzeyde bir orta saha, savunma, hücumu üst düzeyde becerebilen bir sağ bek ve bir iyi stoper alınmalıdır. Onlar bir yandan takım oyunu kalitesini artıracak, bir yandan da iki cephede yarışırken yıpranmayı önleyecektir.

Kadro 24 kişi olmalıdır, ama geçen yılki gibi değil. Hepsi işe yaramalıdır. Geçen yıl verim alınabilenlerin sayısı 15 civarında idi. Yalnız ligi oynuyor olmak bu yetersizliğin fazla sırıtmasını engelledi. Bu yıl artık dar kadro ile yarışılamaz.

Son maçlarda gördük ki Beşiktaş iyi savunma yapabiliyor. Bu gücüyle Arsenal’i de eleyebilir. Ama elindeki kadro hızla yıpranır ve SL ile ŞL’ni birlikte taşıyamaz.

Bugün beğeni toplayan sonuçları sağlayan oyuncuların aynı verimde süreklilik gösteremeyeceklerini de görmek gerek.  En çarpıcı isimler Oğuzhan ve Mustafa... Ve hatta Necip... Bakın istatistiklerine... Adaleleri ne denli dayanıklı, verimde ne denli sürekliler...

Hadi yöneticiler bitirin şu eksikleri...

Yoksa yapamadıklarınız, yapabildiklerinizin yazık olmasına neden olacak.