Diktatör...

'60’larýn baþlarýnda “Üst” Göztepe, Ýstanbul’un bir semtinden çok, bir kasabayý andýrýrdý... Fahrettin Kerim Gökay’ýn köþkü, karþýsýnda benzinci, istasyona doðru ilerleyen yol üzerinde dükkanlar ve çevresinde evler, Harun Reþit Ýlkokulu’ndan Merdivenköy’e uzanan, kenarýndan bir derenin aktýðý dar yol... O yoldan baktýðýnýzda, Çamlýca Tepesi’ne kadar uzanan geniþ araziyi ve yalnýz aðaçlarý görürdünüz, Merdivenköy ise Arnavut sebzecilerin tarlalarýydý...Kadýköy ile baðlantýsýný saðlayan yol patikadan bozma olduðundan ÝETT en eski Skoda otobüslerini bu hatta çalýþtýrýrdý. Ýki katlý evlerden oluþmuþ (þimdi tabii ki hiç biri yok) Güvenevler’in çöplerini at arabalý bir çöpçü toplar, Sahrayýcedit Camii’nin karþýsýndaki fýrýndan ekmek, mahalle bakkalýna kasasý sacla kaplý at arabasýyla gelirdi.

Çocuktum, basit ama huzurlu o Ýstanbul günlerinin mahalle gençlerinin bir araya geldiklerinde söylemeye baþladýklarý bir marþla deðiþmeye baþladýðýný hatýrlýyorum. Olur mu böyle olur mu, kardeþ kardeþi vurur mu/Kahrolasý diktatörler bu vatan size kalýr mý?..

Osman Paþa Marþý olarak bilinen bu marþýn 27 Mayýs Darbesi’nin habercisi olan 555K’da (5’nci ayýn 5’inde saat 5’de Kýzýlay mitingi) ilk kez söylendiðini ilerleyen yýllarda öðrenecektim...

Basýnýn “diktatör” diye adlandýrdýðý Adnan Menderes’i ordu, yaratýlan bu hava içinde devirdi, ama Menderes’i “diktatör” olarak niteleyen büyüklerimizin, “nasýl olur da bir diktatör kendi ordusu tarafýndan devrilip, sonra da idam edilir” sorusuna cevap aradýklarýný hiç duymadýk.  Öyle ya, diktatör dediðin adam, ordusuna ve istihbarat baþta tüm emniyet teþkilatýna sýrtýný dayamýþ bir zattýr...

Ýlerleyen yýllarda mesleðim beni, “gerçek diktatörlerin” yaþadýðý coðrafyalara taþýdý, çocukluðumda duyduðum o marþýn haksýzlýðýný çok iyi anladým. “Gerçekdiktatörlerin” olduðu bir ülkede o marþý söylemeye kalkýþýrsanýz, sonunuz Suriye gibi olur çünkü...

Türkiye’nin 27 Mayýs trajedisinden ders çýkarmadýðýný, aksine, o trajedinin yarattýðý travmayý giderek derinleþtirdiðini izleyerek sürdü yaþamým.

Oligarþi güçlü adam sevmiyor...

Benzer senaryolarýn tek baþýna iktidar þansý yakalamýþ Süleyman Demirel ve merhum Turgut Özal için de devreye girmiþ olmasý bir tesadüf müdür? Hayýr!.. Bu ülkede, Demirel’i iki defa þapkasýný alýp gitmeye zorlayan, Özal’a iktidar günlerini ve cumhurbaþkanlýðýný zehir eden oligarþik bir güç var, güçlü iktidar yapýlanmalarýný sevmiyor... Soðuk Savaþ yýllarýnda iþleri kolaydý, askerin arkasýna saklanarak bu iþleri götürmeyi baþarýyorlardý, þimdi ise, baþka güçlerin arkasýndaki gölgelerini görmek mümkün... 1993 “Örtülü Darbesi”, devamýnda 28 Þubat’ýn sivil-asker iþbirliði ile kendilerini gösterdiler, þimdi ise gerçek anlamýyla bir “ararejimi” kabule zorlanýyoruz.

“Diktatör” denilen adam, yalnýz býrakýldý, siyasetin meþruiyetini savunmasý gerekenler meydanlarda yasadýþý dinlemelerin keyfini çýkarmayý tercih etti, hatta, kökü dýþarda þaibeli bir güç tarafýndan cezaevlerine doldurulmuþ onurlu komutanlarý bile unutan siyaset kimyasý sergiliyorlar...

“Diktatör” ise belli ki, Menderes’in deneyiminden ders çýkarmýþ, sandýða yükleniyor, ara rejimi týpký 2007’nin “Nisan Muhtýrasý”nda  olduðu gibi “milletiradesiyle” aþmaya çalýþýyor.

Tamam, devirin diktatörü...

Söylediði laf doðru: Bu diktatörlükte milletin önüne sandýk konulmuþ durumda, eðer diktatörse, devrilmesi için bu kadar komploya gerek yok, millet oyunu kullanýr, çýkan sonuca göre de diktatör devrilmiþ olur.

Garip bir diktatör bu... Ülke medyasýnýn büyük bir bölümünden salvo atýþlarýyla karþýlaþan, kriptolu telefon görüþmelerinin dinlendiðini söyleyen, aile sýrlarýnýn yarýn internete düþebileceðinin alarmýný veren, yargý-emniyet-TÜBÝTAK hattýnda örgütlenmiþ gizli bir yapýlanmanýn oðlunu cezaevine koymaya çalýþtýðý bir diktatörle karþý karþýyayýz...

Bir yanda oligarþinin bir kez daha arkasýna saklandýðý bir komplonun elemanlarý, diðer yanda meydanlarý dolaþýp siyasetin meþruiyetini güçlü kýlmak için oy isteyen bir diktatör var...

Üstelik bu diktatör, yaþý kemale ermiþ kalem erbabý tarafýndan sürekli sonun Menderes gibi olur sözleriyle uyarýlýyor... O ise, komplonun rüzgarýna kendilerini kaptýrmýþlarýn unuttuðu Ýlker Baþbuð’un ve diðer tutsaklarýn bir an önce cezaevlerinden çýkmalarý için yasal düzenlemeler yapýyor... Kürtler’le kalýcý barýþ için baþlattýðý süreci bütün bu ara rejim tam-tamlarýna karþýn sürdürmeye çalýþýyor...

Ben ise, oligarþinin yürüttüðü bu sinsi plan karþýsýnda bir tek sorunun cevabýný arýyorum, baþarýrlarsa, gerçek diktatörümüz kim olacak?