Yaptýðý iþi, sýrtýný hiçbir lobiye yaslamadan, hiçbir tehdide kulak asmadan, bildiðini en cesur þekilde paylaþarak ve gerçek bilgi rotasýnda tek bir geri adým atmadan yürüyen insanlara her zaman saygý duydum.
Uluslararasý hukukun dev ismi, “emeritus” Prof. Richard Falk bu insanlardan biri. O, Ýsrail’in adýný Birleþmiþ Milletler resmi kayýtlarýna “ýrkçý” (apartheid) rejim olarak yazdýrmýþ bilim insaný. Siyasetçi bilimci Prof. Virginia Tilley ile birlikte,BM Batý Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (Ýng: ESCWA) için yazdýðý raporda, Ýsrail’i, Filistin halkýna karþý ýrkçý ayrýmcýlýk sürdüren devlet olarak tanýmladý. Ýsrail’in 2014 yýlýndaki bu rapora tepkisi, “Nazi propagandasý” tanýmlamasýydý. Ama aradan geçen dört yýl, özellikle Gazze ve iþgal altýndaki Filistin topraklarýnda yaþanýlanlar Falk’u haklý çýkardý, bilim yanýlmaz!..
Falk, 2008 yýlýnda iþgal topraklarýndaki Filistin halkýna dönük insan haklarý ihlallerini araþtýran BM komisyonu baþkaný olduðunda da Ýsrail’in sert tepkisini çekmiþ, Ben Gurion havalimanýnda 20 saat süreyle gözaltýna tutulup, ülkeden atýlmýþtý…
1930 yýlýnda New York’ta doðdu. Hukuk arayýþý onu önce Harvard sonra da Yale Üniversitesi’ne taþýdý, uluslararasý hukuk konusunda “karar verici-yönlendirici kimlik” kazandý.
Falk jeopolitik hesaplaþmalarýn uluslararasý hukuku nasýl tahrip ettiðini iyi anlatan bir isim...
Kendisine, Türkiye Afrin harekatýna baþladýðýnda bütün dünyanýn muhtemel sivil kayýplarý bahanesiyle ayaða kalktýðýný fakat Ýsrail’in Gazze’deki vahþetini görmezden geldiðini hatýrlattýðýmda söyledikleri önemli:
Bu, jeopolitiðin hukukun üzerine çýkmasýdýr. Siyasi aktörler askeri gücü kullandýkça bu çifte standartlar yaþanacaktýr. Temeli 2’nci Dünya Savaþý sonunda atýlmýþ bir geliþme. Almanlar ve Japonlar yenildikleri için hesaba çekildiler ama Hiroþima, Nagazaki baþta Alman ve Japon kentlerinde yüzbinlerce masum sivilin ölümüne yol açan galipler hiç hesap vermediler. Çifte standart orada baþladý ve bir gün güçlülerin hukuk önünde hesap verdiði ana kadar da sürecek.
Falk’a göre jeopolitik hesaplaþma, bütün kavramlarýn kimliðinin bozulmasýna neden oluyor.
Erdoðan için ýsrarla savunulan “diktatör” tanýmlamasýnýn hedefini sorduðumda da söyledikleri dikkat çekici:
Bir diktatörün partisinin oy kaybetmesi düþünülemez. Üstelik diktatör denilen siyasetçinin partisi AK Parti, Meclis’teki çoðunluðunu kaybetti. Zaten, diktatörlükle suçlanan Erdoðan, benim gördüðüm kadarýyla, bir koalisyonun büyük kanadýný temsil ediyor. Yani, ülkeyi fiilen MHP ile birlikte yönetiyor. Diktatör kavramýnda böyle zeminler yoktur. Diktatör tek baþýna tüm yetkileri toplar, rakiplerini ezerek siyasetteki çoðulculuðu sonlandýrýr ve tekil güç olarak ülkeyi yönetir. Erdoðan’a ýsrarla diktatör demek büyük bir yanlýþ ama zaten bunu bilerek yapýyorlar, çünkü jeopolitik çýkarlarý Erdoðan’ýn böyle tanýmlanmasýný gerektiriyor.
Bilim konuþtuðunda saçmalýk ortaya çýkar, Falk’un bu analiziyle konu kapanmýþtýr.