Diktatörünüzün kıymetini bilin

Rabbim her ülkeye böyle diktatör versin... “Hırsız” diyorsunuz, bir şey olmuyor... “Haramzade”, “angus sığırı”, “sefil”, “zavallı”, “garson yamağı”, “kof kabadayı” diye saydırıyorsunuz, kimseciklerin burnu kanamıyor.

Hasan Efendi, matine suare “Sonun menderes gibi olacak” diye aba altından darbe sopası gösteriyor, başına bir hal gelmiyor.

Dün, İstanbul Üniversitesi’nin bir kampüsünde, sinevizyon gösterimi yaptılar, Başbakan Erdoğan’la oğluna ait olduğu iddia edilen montajlı ses kaydını dinlettiler.

Bir şey olmadı.

Daha doğrusu, kimse götürülüp kurşuna dizilmedi...

Benzeri gösteriler Şehir Hatları Vapuru’nda, çapulcu parklarında, Nişantaşı sokaklarında, CHP lokallerinde, Hizmet Dershaneleri’nde tekrarlandı.

Bir şey olmadı.

Hizmet gazeteleri ve televizyonları gece gündüz, “Bunlar hırsız, bunlar haramzade” temalı yayınlar yapıyor, yine bir şey olmuyor...

Evlere ateşler salınıyor, “kahhariyeler” okunuyor, “ocakların sönmesi” temenni ediliyor, bu güzel temenniye bir ağızdan “amin” çekiliyor...

Yine bir şey olmuyor.

Bir polis şefi kalkıp, “Yegâne amacım Başbakan’ın bileğine kelepçe takmaktır. O günler de gelecek... Bekleyin, daha deler olacak...” diyor.

Yine bir şey olmuyor.

Öyle bir diktatör ki, her şey yapılabiliyor, her melanette bulunulabiliyor, her türlü “kepazelik” sergilenebiliyor.

Polis tutuklamaya kalkıyor mesela...

Paralel kulaklar telefonlarını dinliyor...

Derin çeteler altını oyuyor...

Savcılar, hakkında fezlekeler düzenliyor...

Hizmet erbapları, gece gündüz “faşist, vandal, hırsız” diye bağırıyor.

Muhalefet liderleri grup toplantılarında illegal kayıtlarını dinletiyor.

Kimse Sibirya steplerini boylamıyor.

Ne garip tecellidir ki, diktatör, “Hah, şimdi oldun işte...” dedirtecek “diktatörce” davranışlar sergileyemiyor, buna fırsat bulamıyor.

Sürekli savunma halinde...

Sürekli “sandık” diyor.

Sürekli “halk” diyor.

Sürekli “irade-i milliye” diyor.

Sürekli “demokrasi” diyor

Rabbim öyle bir diktatör salmış ki, ağzından “Ben halkın kararına saygılıyım...” cümlesinden başka bir söz çıkmıyor.

Benzeri melanetleri Stalin, Castro, Putin, Kenan Evren yahut tek parti dönemi yöneticilerinden birine karşı sergileyecektiniz ki, görecektiniz diktatörü...

Seçime girmesini engelleyecektiniz mesela... Birtakım yargı numaraları çekecektiniz...

Hakkında linç kampanyaları düzenleyecektiniz...

İnancına, düşüncesine, “değer tercihlerine” tasallutta bulunacaktınız; “gerici, mürteci, faşist” ilan edecektiniz...

Eşine, kızına, yakınlarına küfredecektiniz.

Nişantaşılı tetikçilere “Utan başbakan” yazıları yazdıracaktınız.

Birtakım cuntaların hedefi haline getirecektiniz.

Partisini kapatmaya kalkacaktınız.

Karşısına “liberal” postu giymiş darbecileri dikecektiniz.

Beddua seansları düzenleyecektiniz...

Bütün hareketlerini “kamera takibine” alacaktınız.

Canınız sıkıldığında “Menderes” ve “Mursi” anıştırması yapıp aba altından “darbe sopası” gösterecektiniz.

Bunu yapamıyorsunuz değil mi efendim? Yapamazsınız... Kolay kolay yaptırmazlar... Maça ve petka meselesi...

O zaman oturun oturduğunuz yerde, insanların huzurunu bozmayın.

Diktatörünüzün de kıymetini bilin.