Fenerbahçe’nin erkenden teslim olmasý elbette bir facia da; esas hüzünlü olan taraf, karþýlaþmanýn 37’inci dakikasý geldiði halde, o ana kadar kendi yarý sahasýndan çýkamamýþ olmasýydý. Ataktan, pozisyondan, þuttan vazgeçtim; santrayý bile geçemiyordu. O kadar zavallý/aciz/çaresiz durumdaydý.
F.Bahçe, sözünü ettiðim 37’inci dakikada; arka arkaya kornerlerdin yaþandýðý o anlarda hiç bir þey yapamadý. Ýlk yarýda becerebildiði, topu topu ancak bu kadardý. Onun dýþýnda, tamamen Beþiktaþ’ýn sultasýna boyun eðiyordu.
***
Gökhan Gönül’ün uzun süre yerde kaldýðý pozisyonun, meðer penaltý olduðu çok sonra anlaþýldý. VAR odasýnda Cüneyt Çakýr’ýn, Gökhan’a tekme atýldýðýný tespit ederek hakemi uyarmasý ince bir detaydý. Açýkçasý ben, o pozisyonda Gökhan Gönül’ün rakibinin topuðuna çarpýp kendini sakatladýðýný sanmýþtým. Var, iþte bunlar için var...
***
Ýkinci yarý, Beþiktaþ’ý 3-0’ýn rahatlýðýna düþürmüþtü... F.Bahçe ise, çaresizlikten “Battý balýk yan gider” misali mecburen açýk oynamaya baþladý. Birisi geri çekilip diðeri ileri çýkýnca, doðal olarak maçýn akýþ debisi de tersine deðiþiyor. Ama bu deðiþim giderek hýz/çap/etkinlik kazanýnca; goller arka arkaya geldi. Bitik F.Bahçe’den bir canavar türetilmiþti.
Skor 3-3’e dayanýnca, yalnýz Beþiktaþ deðil; hepimiz þok olduk... Futbol tarihinde sözünü ettiðimiz mucize maçlardan birine, bir kez daha tanýk olmanýn heyecanýyla; hop oturup hop kalktýk. Aðzýmýz açýk kaldý.
***
Beþiktaþ, 3-0’ý garanti görüp kendisini salmasýnýn bedelini aðýr ödedi. Futbol bir maharet olduðu kadar, bir ciddiyet iþidir.
Dalgacýlarý affetmez!