Din eðitimi hayati öneme sahip. Çünkü toplumun doðru din öðrenmesini saðlar. Dini meselelere çözüm getirme yollarýný gösterir. Ayrýca bizim gibi büyük bir kültürel mirasa sahip toplumlarda din de bunun önemli bir parçasý.
Medreseler, Ýslam toplumlarýnda tarih içinde geliþen eðitim kurumlarý. Evlerde ve camilerdeki ders halkalarýyla baþladý. Sonra Nizamiye Medreseleri ile sistemli hale geldi. Onlarý önemli kýlan ve ayakta tutan iki önemli motivasyon vardý. Birincisi, bilim yapmayý sevenlerin seçtiði bir yoldu. Evde, camide, köylerde, þehirlerde okurlardý. Ailelerinden ayrýlýr, evlerinden uzak kalýrlardý. Bilim yapma tutkusu hâkimdi. Ýkincisi ise medreselerin giderlerinin vakýf gelirleri tarafýndan karþýlanmasýyla ilgiliydi. Kýrsalda ise doðrudan halk destek veriyordu. Bu da onlara görece özerklik saðlýyordu. Ýlim yapmayý tercih eden para kazanma ve meslek sahibi olmanýn ötesinde hakikati öðrenmek ve öðretmek için yapýyordu.
Vahdettin Ýnce'nin söylediði gibi Ýslam medeniyetindeki medreseler, bu anlamlarla varlýðýný sürdürüyordu. En kýrsalda, daðda ve mahrumiyet yerlerinde olanlar bile üç dil öðretiyordu. Ýslam medeniyetinin ilme yüklediði bütünsel anlama baðlýydýlar. Ýlim, amelle birleþikti.
Yasin Aktay ise Erol Güngör'den yola çýkarak medreselerin devletten baðýmsýzlýðýnýn zararlara yol açtýðýný ileri sürüyor. Çünkü halka baðlýlýðýn hurafelere yol açtýðýný belirtiyor. Aktay'ýn ve Güngör'ün bu tespitlerine katýlmak zor. Çünkü halk nazarýnda âlim çok saygý duyulan, dediðine inanýlan ve birçok konuda kendisine danýþýlandýr. Çok önemli yapýcý rolleri vardýr. Fransýz sosyolog P. Bourdieu, Cezayir'in Kabiliye aþiretinde yaptýðý araþtýrmada bunu ortaya koyuyor. Medrese âlimleri, halk arasýnda ortaya çýkan toplumsal çatýþmalarda barýþ elçiliði rolünü oynuyorlar. Benzer elçilik davranýþý, bizim Doðu bölgemizde halen devam ediyor. Geçen yýl Elâzýð'da, Molla Murtaza ile uzun bir mülakat yaptým. Kan davalarý, kýz kaçýrma ve hatta trafik kazalarýnda yaptýðý arabuluculuklardan bahsetti. Bu nedenle Ýran üzerinden giderek Güngör'ün yaptýðý ve Aktay'ýn da aktardýðý tespit olgularla çeliþiyor.
Medreseler, zamanla fonksiyonlarýnda ve anlamlarýnda irtifa kaybýna uðradýlar. Osmanlý son yüzyýlýnda ýslahat programlarý geliþtirildi. Bu konuda belli adýmlar da atýldý. Örneðin Ýstanbul'da bazý medreselerde sosyoloji dersleri okutulmaya baþlandý. Ancak Cumhuriyet ideolojisi her çeþit ýslahatçý deðiþme programlarýný ret ederek inkýlapçý yöntemlere yöneldi. Medreseler de kapatýldý.
Ýlahiyat Fakülteleri, temelde laik devlete baðlý din kurumlarýdýr. Laikliðin ve pozitivizmin resmi ideoloji kabul edildiði yapý içinde boy verdiler. Egemen ideoloji her zaman dini geri kalmanýn nedeni gördü. Yine dini, bilime karþý olmanýn ve þeriatý getirebileceði suçlamasý içinde algýladý. Bu yoðun algý ve bilinç müfredat, milli bayramlar, radyo ve gazeteler aracýlýðýyla pompalandý. Ýlahiyat, her zaman bu suçlama korkusuyla ürkek davrandý. Özerk üniversite arayýþýndan en az o yararlandý. Bundan dolayý yeni düþüncelere cesaret edemedi. Sadece Ýslami mirasý aktarma görevini üstlendi. Bu konuda da önemli adýmlar attý.
Modern bilim tamamen kapitalizm ve ulus devlet baðlamýyla bütünleþir. Bu nedenle hakikat arayýþý ve toplumu aydýnlatma rolü çok sýnýrlý. Bilim eðitimi de diploma daðýtmak, kariyer kazanmak, meslek sahibi olmak için yapýlýyor. Ýlahiyat da bu bütünsel sistemin bir parçasý. Bundan dolayý "sýrf din için dini ilimleri öðrenmek" iþtiyaký yok denecek kadar az. O da pazar, rekabet, güç paylaþýmý içinde konumlanmakta.
Çözüm þudur: Ýslam hakikatine inanan, bilme iþtiyaký içinde olan ve yaþadýðýmýz dünyayý idrak edebilen kiþileri seçmek ve sonra da onlara dini ilimleri tahsil edebilecekleri özerk bir ortam saðlamak.
Not: Mardinli Mele Taha rahmete göçtü. Ailesinin ve biz dostlarýnýn baþý sað olsun.