Din eğitiminden kimler beş aldı?

Tarih 23 Aralık 1997. Yer İstanbul. Başı kapalı olarak derse girmek yasak olduğu için peruk takarak derse giren öğretmen F.Z. okul müdürü O.A. tarafından öğrencilerin içinde uyarılır. 'Burası Arapların ve sadece onların savunduğu İslam'ın uygulanabileceği bir yer değil. Burası okul.' Kız öğrencilere dönerek: 'Sizler öğretmeniniz gibi başınızı yapma saç ile kapatmayacak, Atatürk'ün kurduğu bu ülkede başı ve alnı açık bir şekilde gezeceksiniz.'

Tarih 7 Şubat 1997. Yer İzmir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde öğretmen S.A. öğrencilere Kur'an-ı Kerim'den ezberlemeleri için bir sûre verir. Ders çıkışı Okul Müdürü A.T. nöbetçi öğrenciyi öğretmenin yanına göndererek odasına gelesini ister. 'Sen sûreleri evde çocuklarına öğret, buradaki öğrencilere karışma. Velilerle uğraşmaya niyetim yok.' Uyarıyla kalınmaz, Öğretmen S.A. bir ay sonra okuldan başka bir okula gönderilir, biraz nazik oldu, sürülür. 

Tarih 28 Şubat 1997. 9 saat süren MGK toplantısında Laikliğin Türkiye'de demokrasi ve hukukun teminatı olduğu sert bir şekilde vurgulanır. MGK'da alınan kararlar hükümete bildirilir; Laiklik için yasalar uygulanacak, dini okullar ve Kur'an kursları denetlenecek, irtica faaliyetlerine katılan bireyler kamuya dönemeyecek, dini yayın yapan medya kontrol altında tutulacak... Kararları Dönemin Başbakanı Erbakan imzaladı diye yayınlar yapılsa da Rahmetli M.A. Birand, Cüneyt Özdemir'in programında o kararlarda Erbakan'ın imzasının olmadığını söyler. Ama kararlar süratle uygulanır. 

Tarih 1998. İnönü Üniversitesi PDR Bölümü 1. Sınıf öğrencisi G.C. başörtüsü yasağından dolayı öğrenimini yarıda bırakır. Resmi kayıtlara tam olarak yansımasa da aynı kaderi onun gibi binlerce insan yaşar. 

Dönemin İstanbul Müftüsü S.K'nın anlatımıyla sadece İstanbul'da 40 küsür Kur'an kursu kapatılır. Siyasi bir partinin afişleri duvarlarda boy boy yer alır 'Kur'an kursları ve İmam Hatipler kapatılsın' diye afişlerdeki yazan temenniler gerçekleşmektedir. 

Bitmez, devlet okullarındaki öğretmenlere gözdağı verilir. Yer Eskişehir. Tarih 2001. Göreve yeni başlayan öğretmenlere Milli Eğitim Şube Müdürü hitap eder: 'Kıyafetleriniz ve sınıflardaki dini içerikli konuşmalarınız Cumhuriyet rejimine ters düşemez. Öğrencilere din değil ahlak öğreteceksiniz.' D.Y. adlı bir bayan öğretmen ayağa kalkar ve sorar: 'Söyler misiniz bana, bu ülkede ne zaman din öğretildi ki?' D.Y. aday öğretmendir, bir daha ağzını açmayacak şekilde amirlerince uyarılır, uzun yıllar milli eğitim camiasının yetkililerince dışlanır. 

Tarih 27 Ocak 2015. Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen atamalarında 40 yaş sınırını kaldırır. İnönü Üniversitesi'ni PDR bölümünde öğrenimini başı kapalı olduğu için yarıda bırakan G.C. 40 yaşından sonra öğretmen olmanın hayalini kurar. Kur'an-ı Kerim okullara seçmeli olarak girmiştir artık. Din dersi zorunlu olarak okutulsa da sadece İslam dinine özgü uygulamalar yoktur. Gayrimüslim öğrenciler muaf tutulmuştur. 

Bu durum bile rahatsızlık uyandırmaya yetmiştir. Din dersi tartışmaları gittikçe artar. Her ortamda eleştiri gibi sunulmaya çalışılsa da iğneleyici sözler sarf edilir. 

Tarih 30 Ocak 2015. Yer Antalya. Özel Okullar Derneği'nin düzenlediği sempozyumda iletişim alanında ünlü bir hoca: 'Herkesin din dersi 5'ti ama bunca hırsız, ahlaksız, uğursuz nereden çıktı? Din ve Ahlak dersini bir arada koyarsan olmaz, onlar yine kolan keserler. Din ve Ahlak bir arada olmaz' diyerek eleştirilerini aktarır. 

Bu eleştiri karşısında Eskişehir'deki D.Y. adlı öğretmenin sorusu akla gelir. 'Bu ülkede ne zaman tam olarak din eğitimi yapıldı ki?' Sahi hocam, bu ahlaksızlığın temelini kim attı? Ne zaman atıldı? Geçmişte mi? Şimdi mi? Verilemeyen Din eğitiminden kimler beş aldı?