Mustafa KARAALİOĞLU
Mustafa KARAALİOĞLU
Tüm Yazıları

Dindara reform yapılmış bana ne!

Kanal 7’deki canlı yayında arkadaşlarımız Başbakan’a soruyorlar: “Sizin için reformcu özelliğini kaybetti, Ankaralılaştı diyorlar. Ne diyorsunuz?”

Başbakan cevap veriyor: “Eğer Ankaralılaşmak gibi bir şey olsaydı o zaman 4+4+4’ü yapamazdınız.”

Güzel cevap...

Peki, muhatapları yani Erdoğan’ı Ankaralılaşmakla kritik eden tayfa bunu anlamış mıdır?

4+4+4’ün sadece bir eğitim kanunu değil gerçek anlamda derinlikli bir reform hamlesi olduğunun farkında mıdırlar? Onlar da bunun bir reform hamlesi olduğuna inanıyorlar mı?

Eğitimde Kemalist paradigma değişiyor, tek tip insan modeli yerle bir oluyor ve farklılıklardan korkan müfredat tarihe gömülüyor. 4+4+4 yakın geçmişin en değerli değişim hamlelerinden biridir. Hukukta, siyasette, askeriyede, bürokraside de çok değerli adımlar atılmıştır ama eğitimde atılan bu adım “tek”tir. Bu açıdan da benzersizdir.

Başbakan “naif” bir ifadeyle eleştiriyi cevaplıyor. Eleştiri sahipleri cevabı anlıyorlar mı emin değilim.

Başbakan’ı reformlardan uzaklaşmakla suçlayanlar muhtemelen bu kanunda neyin reform olduğunu anlamamışlardır. Kendilerinin tanımlamadıkları bir hamlenin reform olamayacağına inandıkları için, bu yasanın gerçekte neyi değiştirdiğinin farkında değildirler.

Beğenelim beğenmeyelim veya beğeniyormuş gibi görünüp gerçekte nefret edelim: Onun iktidarında Türkiye, en cesur, en ölçüsüz ve hatta en hayalperest reformcuların bile havsalasının üzerinde demokratikleşmiştir. İlk seçimi kazandığı günün sabahı oturup pazarlık yapılsaydı, Türkiye’nin bugün geldiği demokratik seviyeyi kimse bir talep olarak masaya süremezdi, kabul edelim. 10 yılın sonunda ortaya beklentilerin de üzerinde bir demokratik tablo çıkmıştır.

Buna rağmen Erdoğan şimdi Ankaralılaşmakla, yani statükoya karışmakla ve reformlardan uzaklaşmakla suçlanabiliyor.

Neden?

Onu suçlayan muhitlerin reformdan anladığıyla, demokratik çoğunluğun anladığı arasında büyük fark var da ondan.

Başbakan, “4+4+4’ü getirdik işte reform” diyor ama onlar “Benim için reform yapmazsan sen hep Ankaralısın” diyorlar.

4+4+4 onların istediği, arzuladığı, umursadığı reform değil ki...

Başbakan 4+4+4’ü getirmiş, eğitimde yıllardır süren eşitsizlik, adaletsizlik, inanca ve değerlere erişim sorunu hallolmuş kime ne? Kemalist değer sisteminin beli kırılmış, tek tipleştirici anlayışa darbe indirilmiş kimin umurunda?

Dindarların, mütedeyyin çoğunluğun işine yarayan kanun çıkmış da ne olmuş?

Reform dediğin mutlak suretle onların onayını almalı, fikir ilk onların aklına gelmiş olmalı ve mutlaka onlar tarafından tavsiye edilmiş olmalı. Zira onlar, hangi reformun kimin işine ne kadar yarayacağını bilirler. Nasıl Kemalistler toplum için neyin doğru, neyin yanlış olduğunu biliyor idiyseler.  

Reform dediğin demokratik olmalı ama mümkünse dindarların işine yaramamalı. Hükümet bir eşitsizliği giderecek adım atmalı ama bu aynı zamanda kendi tabanının işine yaramamalı... Yoksa buna reform denmez Ankaralılaşmak denir!

Mesele bu kadar basittir.

Bu arada...

“Ankaralılaşan”Erdoğan hafta sonu kongre yapıyor ve gücünün zirvesindeyken genel başkanlık koltuğuna son kez oturacağını ilan ediyor. Hem kendisi, hem de partisini kuran kadrolar da milletvekili adayı sıfatıyla “son kez” kongreye gidiyor. Onları kimse zorlamıyor. Onlar da iktidar sahibi olmayı kendilerine bir ayrıcalık saymıyorlar.

Biz görmeyeli Ankara da epeyi değişmiş!