Türkiye’de birbiriyle mücadele halinde kimlik gruplarý var. Kimlik gruplarý; Ýslam, laiklik, Türk ve Kürt milliyetçiliði, sol ideoloji ve yaþam tarzý üzerinden oluþuyor. Bu temalar üzerinden örgütlenen irili ufaklý kimlik gruplarý, birbiriyle siyasal mücadele halinde. Özellikle 90 yýldýr iktidarý elinde tutan Kemalist ideolojiye dayanan iktidar gerileyince, kimlik gruplarýnýn mücadelesi daha da arttý. Hemen hemen hepsi de iktidar olmak, Türkiye’yi yönetmek istiyorlar. Bu anlamda, kimlik gruplarý arasýndaki iktidar mücadelesi sahici ve sert. Mücadele çok boyutlu ve realist bir modelde iþliyor.
Kimlik gruplarý birbirine güvenemiyor
Türkiye’deki kimlik gruplarýnýn sürekli mücadele halinde olmasýnýn çoklu sebepleri var. Öncelikli nedenlerden biri, her grubun siyasal elitleri, mücadeleyi devam ettirme eðiliminde. Gündelik hayatta iç içe geçen ve bir ölçüde uyum saðlayan kimlik gruplarýnýn tabaný, siyasal elitlerin ürettiði siyasal gerilim ile, mücadeleye katýlýyorlar. Mücadeleyi devam ettiren en önemli nedenlerden biri de, kimlik gruplarýnýn birbirine güvenmemesi ve diðerinden kendini emniyet halinde hissetmemesi. Yýllarca, laikçiler, ulusalcýlar ve batýlý yaþam tarzýný savunan elitler, bu ülkenin dindar ve muhafazakar kesimlerinden korktuklarýný ifade ettiler. Artýk biliyoruz ki, dindar ve muhafazakar kesimler de onlardan fena halde korkuyor.
Dindar ve muhafazakar kesimlerin korkularý
Bu ülkede dindar olanlarýn kendilerini emniyette hissetmemelerinin sahici ve yaþanmýþ gerekçeleri var. Osmanlý sonrasý, dindarlýk açýkça ve sistematik þekilde baskýlandý ve yeni bir forma sokulmaya çalýþýldý. Dindarlarýn giyimlerine, ezanlarýna, tekkelerine, siyaset örgütlerine, taleplerine karþý sistematik politikalar üretildi. Bu süreçlerde oluþan travmatik hafýzalar nesilden nesile aktarýldý. Bu baskýnýn en son þekli 28 Þubat sürecinde açýða çýktý. Bizim neslimizde 28 Þubat süreci, siyasal bilinçliliðin temelini oluþturdu.
Dindar kimliðe yeni baskýlar mý geliyor?
Laikçi, ulusalcý, sosyalist ve milliyetçi kimlik gruplarý, uzun süredir AK Parti hükümetine ve Erdoðan’a karþý aktif bir mücadele yürütüyorlar. Özellikle Gezi Olaylarý sonrasý Erdoðan’ý destekleyen muhafazakar kesimleri ve onlarýn elitlerini düþmanlaþtýrmýþ durumdalar. Gündelik hayata da yansýyan bu düþmanlaþtýrma, gündelik ve mesleki iliþkileri bile beraber yürütmeyi zorlaþtýracak durumda. AK Parti’nin bu seçimde gerilemesiyle de, yeni bir döneme girildiðini hisseden laikçi, liberal sol ve sosyalist çevreler, yeni baský ve þiddet formlarý geliþtirmeye baþladýlar. Örneðin hayatlarý boyunca ayrýmcýlýk üzerine vaazlar veren sol akademisyenler, yüksek lisans sýnavýnda baþörtülü adayýn adý ve sosyal kökenleri üzerinden kiþiyi travmatize edecek mülakat örnekleri göstermeye baþladýlar. Bir öðrencimin bugünlerde yaþadýðý ayrýmcýlýk öyküsü uykularýmý kaçýrmýþ durumda.
Baskýcý þiddetin yeni aktörleri liberal ve sosyalist sol
Yakýn zamanlara kadar dindar ve muhafazakar kimliðe karþý þiddet üretenler, devlet gücünü kontrol eden iktidar elitleriydi. Þimdilerde ise devlet gücü elinde olmasa bile, karþýtlýk üzerinden bir araya gelen laikçi ve sol/sosyalist çevreler; medyada, sanat organizasyonlarýnda, meslek örgütlerinde, kurumsal þirketlerde ve üniversitelerde ayrýmcý þiddet üretmeye baþladýlar. “Hak arama ve savunma psikolojisi” ile meþrulaþtýrdýklarý siyasetlerini, imkaný bulduklarýnda “ayrýmcý þiddete” dönüþtürmeye baþladýlar. Sosyal psikolog Zimbardo galiba haklý. Ýnsan doðasý iyilikten kötülüðe çok hýzlý geçebiliyor. Hak arayanlar hýzla zulüm yapanlara dönüþebiliyor. Aradaki çizgi çok ince ve geçiþler oldukça kolay.
Türkiye solunun yeni þiddet psikolojisi
Türkiye solunun fraksiyonlarý baský ve þiddet üretmeye yatkýn bir geçmiþi var. Devrimci þiddetin meþrulaþtýrýlmasý, iktidarý ele geçirmeye yönelik siyasal tutumlar, onlarý kolayca þiddet üretebilen aktörlere dönüþtürebiliyor. Son dönemlerde girdikleri psikolojik hal ise baský ve ayrýmcýlýk üretebilmek için yeni bir zemin oluþturmuþ durumda. Kendilerini mutlak haklý ve hakikatte görüyorlar. Karþýtlýk kurduklarý kiþileri ve gruplarý o kadar düþmanlaþtýrmýþ durumdalar ki, ürettikleri gündelik þiddete karþý içgörü kazanma imkanlarý bile kalmamýþ.