Dinin ruhu ahlaktýr; ahlak yoksa o da yoktur!

Nasýl ki ruhsuz beden ceset ise dinin ruhunu taþýmayan bir dindar da ceset gibidir!

Peki dinin ruhu nedir?

Dinin ruhu ahlaktýr.

Dinden ahlaký çýkartýrsanýz geriye ne kalýr?

Sadece ritüel, þekilcilik kalýr.

Ahlaksýz bir dindar, ruhsuz beden durumundadýr!

Mesela ruhsuz bir namaz jimnastikten ibarettir.

Mesela ruhsuz bir abdest uzuvlarýný yýkamaktan ibarettir.

Mesela ruhsuz bir oruç aç kalmaktan ibarettir.

Sadece Kur’an’da deðil, diðer kutsal kitaplarda da geçen üç emir vardýr.

Yalan söylemeyeceksin; çalmayacaksýn; öldürmeyeceksin; üç emir bunlardýr.

Abdestsiz dolaþmýyorsun, ama sürekli yalan söylüyorsun.

Günde beþ vakit namaz kýlýyorsun, ama sürekli yalan söylüyorsun.

Orucunu aksatmadan tutuyorsun, ama sürekli yalan söylüyorsun.

Bu demektir ki sen dini þeklen uygulamakta, þeklen yaþamaktasýn.

Abdestsiz dolaþmýyorsun, ama çalýp çýrpmaktasýn.

Günde beþ vakit namaz kýlýyorsun, ama çalýp çýrpmaktasýn.

Orucunu aksatmadan tutuyorsun, ama çalýp çýrpmaktasýn.

Bu demektir ki sen ruhsuz bir dindarsýn.

Hele de abdestsiz dolaþmadýðýn, beþ vakit namaz kýldýðýn, orucunu aksatmadýðýn halde bir de öldürüyorsan en büyük din zararlýsýsýn.

Þimdi bu gerçeklerin ýþýðýnda Ýslam alemine bir bakalým.

Ýslam aleminde nasýl bir din yaþanýyor, onu ortaya koymaya çalýþalým.

Sana yalan söylememen emrediliyor; ancak yalancýlýk Ýslam aleminde almýþ baþýný gidiyor.

Müslümanlar birbirlerini kandýrmak için sürekli yalan söylüyor.

Müslümanlar yalancýlýðý, kandýrmacýlýðý huy edinmiþ bulunuyor.

Hatta kandýrýlan Müslümanlar “Gâvurlar yalandan uzak dururken biz niye bu kadar yalan söylüyoruz “ diye yakýnýyor.

Yine sana çalmaman emrediliyor.

Ama Müslüman aleminde baþta yöneticiler olmak üzere çalýp çýrpmak, yolsuzluk yapmak, rüþvet almak kol geziyor.

Nitekim dünya hýrsýzlýk, yolsuzluk liginde Müslüman ülkeler en üst sýralarda yer alýyor.

Müslüman ülkelerde rüþvetsiz iþ yapýlmýyor.

Devlet ihalelerinde yolsuzluktan geçilmiyor.

Hele en adi hýrsýzlýk türlerinden olan emekçinin hakkýný sömürüp çalmak almýþ baþýný gidiyor.

Demirinden çimentosundan çalýp binalar yaparak depremlerde insanlarý topluca öldürmek gibi iþler, Müslümanlara özgü iþlerden sayýlýyor.

Oysa sana öldürmemen emrediliyor.

Ama ne yazýk ki Ýslam alemi sanki kendilerine öldürmek emredilmiþ gibi davranýyor.

Bugün dünyada Müslümanlar birbirleriyle savaþýyor.

Müslümanlar Müslümanlarý boðazlýyor.

Müslümanlar birbirlerinin kanýný içiyor.   

Irak’ta, Suriye’de örneklerini gördüðümüz gibi, Müslümanlar birbirlerinin kalbini söküp kanlý kanlý yiyor.

Bu gördüklerimize öldürmek demek bile hafif kalýyor.

Müslümanlarýn Müslümanlarý öldürmesi artýk vahþet derecesine varmýþ bulunuyor.

Ondan sonra da Müslüman aleminde günde beþ vakit ezan okunuyor.

Müslümanlar camilere koþup namaza duruyor.

Ramazan geldi mi de orucunu aksatmadan tutuyor.

Dindarlýk bu mu?

Þeklini yerine getiriyorsun da nerde dindarlýðýn ruhu?

Dindarlýðýn ruhu ahlaktýr.

Yalan söyleyenin, çalanýn, öldürenin dindarlýðý dindarlýk mýdýr?

Dindarlýðýn ruhu olan ahlak yoksa, o dindarlýðýn ruhsuz bedenden ne farký kalýr?