Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Tüm Yazýlarý

Dinmeyecek olan bir düþmanlýk ve kin

Kadýköy, Sydney ve Beþiktaþ. Ayný zorbalýkta nasýl da birleþiverdi? 

Dünyanýn bize en uzak köþelerinden olan Avustralya kýtasýnýn en doðusundaki Sydney þehrinde, Çarþamba akþamý yaþanan ve güvenlik kameralarýnca tespit olunan bir görüntüyü izliyorum, dehþetle. Baþörtüleriye Müslüman olduklarý anlaþýlan 4 haným kýz bir ‘cafe’de oturup sohbet ediyorlar. Yanlarýna bir erkek yaklaþýyor, bir þeyler söylüyor. Kýzlardan birinin tavrýndan, o kiþiye ‘Git iþine’ dercesine cevap verdiði hissediliyor. O anda, bu sokak serserisi-zorba kiþi o hanýmýn üzerine çullanýyor. Yumruk ve tekme darbeleriyle yere yuvarlanan o haným, arkadaþlarýnýn ve etraftan yetiþenlerin yardýmýyla saldýrganýn darbelerinden kurtarýlýyor. 

Rânâ Elasmar isimli bu Müslüman, Polis Ýdaresi’nden de yapýlan açýklamaya göre 20 Kasým akþamý, kendisi gibi baþörtülü arkadaþlarýyla bir kafede otururken, 43 yaþýnda ve Stipe Lozina isimli zorbanýn Ýslâm karþýtý sözlerle yumruklu ve tekmeli saldýrýsýna uðramýþtýr.   

Baþýndan ve vücudunun çeþitli yerlerinden yaralanan Müslüman kadýn hastaneye kaldýrýlýrken, mahkemeye sevk edilen saldýrgan da Yargýç Tim Keady’nin, “Müslümanlar aleyhinde sözlerle, (maðdurenin)kafasýna 14 kez yumruk attýnýz” sözleriyle tutuklanmýþ. Saldýrganýn, bu Müslüman kýzlarla önceden hiçbir problemi olmadýðý gibi, bir âþinâlýðý da yokmuþ. Evet, Sydney neredee, Kadýköy veya Beþiktaþ nerede? Böyleyken, kolayca iflâh olmaz bir psikiyatri kliniði vak’asý olan bir Ýslamofobia’ya/, Ýslâm korkusuna kapýlanlarýn üstelik de ayný günlerde ayný tarz bir saldýrganlýkta birleþivermeleri ilginç deðil mi? 

***

Hatýrlayalým, geçen hafta da Ýstanbul’da, Kadýköy ve Beþiktaþ’ta, birbiriyle irtibatý olmayan iki saldýrgan pespâye kadýn, birisi öðretmen haným, diðeri bir öðrenci kýz olmak üzere,  Ýslamî tesettürlü iki Müslümana, sýrf Müslüman olduklarýnýn niþânesi olan tesettürlerinden dolayý  âniden alçakça saldýrmýþlardýr. 

Evet, Sydney’deki o alçak ile Beþiktaþ ve Kadýköy’dekiler ayný taifeden olduklarýný saldýrgan eylemleriyle dünyaya ilan etmiþlerdir. Evet, þahsen tanýþmalarýna, aralarýnda bir iletiþim baðlantýsý bulunmasýna gerek yoktur. Çünkü mü’minler nasýl ki birbirleriyle zihnen ve kalben bað kurabiliyorlarsa, onlar da kuruyor. 

Ýlginç olan bir diðer konu ise Kadýköy’de bir saldýrganýn, hemen etrafýndakiler tarafýndan, ‘Yaa, psikolojik problemleri varmýþ’ diye mazur gösterilmeye çalýþýlmasý. Bu bahaneyi uyduranlar caddelerin týklým-týklým olduðu Kadýköy gibi bir yerde niçin sadece ve özellikle o tesettürlü kýza saldýrýldýðýný izah edemezler. Kezâ, Beþiktaþ’taki tesettürlü öðretmen hanýma,  diðer bir pespâye kadýnýn sille-tokat saldýrýný da izah edemezler. Çünkü aralarýndan geçmiþe aid hiçbir nizâ veya tartýþma olmamýþ, bir âþinâlýk yok.  

Neyse ki, her ikisi de kýsa sürede belirlendi, mahkemeye sevk edildiler. Beþiktaþ’taki saldýrgan pespâye de izini kaybettirmek için, o trafikte, 30 km’den az olmayan taa Beylikdüzü’nde yakalanýnca, ‘Alkollüydüm, bana ters baktýðýný düþündüm, vurdum’ demiþ.. 

***

Bir ilginç ve anlaþýlmaz durum da, alkollü olmanýn bahane olarak ileri sürülmesi. Kiþi, bir saldýrganlýkta bulunsun, yakalanýnca, ‘Alkollüydüm’ bahanesine sarýlsýn. Mantýk mý bu? 

Ohh, ne âlâ. 

Meclis buna bir çözüm bulmalý; ‘alkollü olmak’, bir de ‘aðýrlaþtýrýcý sebep’ sayýlmalýdýr. 

***

Haziran-1967’deki meþ’ûm ‘6 Gün Savaþý’ndan iki sene kadar sonra 1969 yýlýnda da bir sionist kiþi, Mescid-i Aqsâ’yý yaktýðý zaman, sionist Ýsrail rejimi o kiþiye, hemen ‘akýl saðlýðý yerinde olmayan birisi’ diye rapor verdirerek, Yeni Zelanda’ya göndermiþ, gözlerden gizlemiþti. Yeni Zelanda’da birkaç ay önce, bir câmide namaz kýlan Müslümanlardan 52 kiþi de yine ayný düþmanlýk ve kin ile katledilmemiþler miydi? 

***

Þunu hiç unutmamalýyýz ki, Mü’minler tek millettirler; düþmanlarý da.

Bu iki kutup arasýnda düþmanlýk belki ertelenebilir, ama bitmez. 

Müslüman olarak bizler inandýðýmýz deðerlere baðlýlýðýmýzýn bedelini ödemeye her zaman ve mekânda ödemeye daima hazýr olmalýyýz.