'Diplomasi Savaþý'nýn daha bir yükselen yýldýzý..

Milâdî-19. yüzyýlýn büyük savaþ teorisyenlerinden Prusyalý kumandan Carl von Clausewitz, ünlü 'Savaþ Üzerine...' isimli eserinde, 'Savaþ siyasetin, siyaset de savaþýn deðiþik araçlarla yapýlmasýndan baþka bir þey deðildir' demiþti.

*

Baþkan Erdoðan, BM Genel Kurulu çalýþmalarýna katýlmak üzere gittiði New York'ta, dün akþamüzeri, (New York saatiyle saat 10.00 civarýnda) yaptýðý konuþma baþtan sona, müthiþ bir diplomasi satrancý sahneliyordu. Ki Baþkan Erdoðan'ýn yaklaþýk 40 dakika süren konuþmasý, BM Genel Kurulu'nda bu zamana kadar yaptýðý 13'üncü konuþmaydý ve 1948'den beri ülkesini, hattâ 10 kez temsil ederek konuþma yapan bir baþka ülke liderini ben hatýrlamýyorum.

*

Baþkan Erdoðan'ýn 18 Eylûl akþamý, New York'taki dünyanýn çeþitli ülkelerinden medya mensuplarýyla yaptýðý sohbette, 'Putin'e güveniyor musunuz?' þeklindeki bir suale, 'Batý ne kadar güvenilirse, Rusya da ayný derecede güvenilirdir. Þu anda Batý'ya güvendiðim kadar Rusya'ya da güveniyorum.' þeklinde verdiði cevap, ayrýca, son derece ilginç bir diplomasi mahâretiydi.

Bu beyan, aslýnda Batý Dünyasý'na dolaylý olarak 'Size güvenmiyorum'un da bir ifadesi olarak algýlanabilir elbette... Çünkü Batý/NATO dünyasý ile 'Erdoðan Türkiyesi'nin iliþkisinin, epeyce limonî olduðu gizli bir durum deðil... Bu durumda, o sözün, 'NATO ve Batý Dünyasý'na karþý açýk bir 'Size güvenmiyorum' sözü yerine, 'Size ne kadar güveniyorsam, Putin'e de o kadar...' ya da 'Putin'e, bizimle münasebetini, baðýmsýz iki devletin eþitliði çerçevesinde sürdürdüðü müddetçe güvenirim ve size de ayný þekilde...' demiþ oluyor. (Hatýrlayalým ki, muhalefet lideri KK Bey, Cumhurbaþkaný seçilseydi, 'Ukrayna-Rusya Savaþý'nda Amerika'nýn siyasetine uygun olarak, 'Türkiye'nin, Ukrayna safýnda yer alacaðý'ný açýkça dile getirmiþti.)

Bu arada, Amerikan Kongresi'ndeki ekseriyetin, 'Türkiye'nin savaþ filosunu güncelleyecek F-16'larýn saðlanmasý'nýn, 'Ankara'nýn Ýsveç'in NATO üyeliðini kabul etmesi'ne baðlý olduðunu belirten Amerikan Yönetimi ve kamuoyuna; Erdoðan'ýn, 'Sizin Kongre'niz varsa, bizim de Meclisimiz var, kararý o merci verecektir...' demesi de son derece ustaca bir satranç oyunculuðu gösterisidir.

*

Kezâ Erdoðan'ýn, New York yolculuðuna çýkarken dile getirdiði, 'Türkiye'nin Avrupa Birliði'ne üyelik için, 1959'dan beri yaptýðý baþvurunun sonuçsuz kalmasý halinde, o baþvurunun geri çekileceði'ne dair sözleri de son derece geniþ manevra alaný olan bir açýklamaydý.

Baþkan Erdoðan'ýn, yýllardýr uluslararasý zeminlerde ýsrarla söylediði, 'Dünya 5'ten büyüktür. Ve daha âdil bir dünya mümkündür...' sözü, 'Ýkinci Dünya Savaþý' sonunda dünya siyaseti üzerine abanan 5 ülkenin tahakkümünün bugünkü dünyada artýk sürdürülemezliðini BM Genel Sekreteri, (Portekiz eski baþbakanlarýndan) António Guterres'in de açýkça ifade etmesi ve hattâ Amerikan Baþkaný Biden'ýn bile dünkü konuþmasýnda, 'BM Güvenlik Konseyi'nin mevcut yapýsýnýn yetersizliði'ni söylemesi, Erdoðan'ý, bu tartýþmayý ilk baþlatan bir dünya lideri olarak daha etkin hale getirmektedir.

Erdoðan'ýn BM Güvenlik Konseyi'nin, 'problemleri çözmek için deðil, 5 ülkenin siyasî stratejilerinin çarpýþma alaný olarak kullanýldýðý' sözlerinin uzuuun alkýþlarla karþýlanmasý, bu Genel Kurul toplantýsýnda, Amerikan Baþkaný dýþýnda, diðer 4 ülkenin hiç birisinin liderinin bulunmamasýyla da doðrulanýyordu.

Baþkan Erdoðan dünkü konuþmasýnda sadece Türkiye'nin Kýbrýs gibi meselelerini veya sadece Filistin, Mýsýr, Suriye, Irak, Libya, Fas, Afganistan, Pakistan, Kudüs, Arakan, Türkistan, Kafkaslar, Kosova, Ermenistan-Azerbaycan ve Karabað konusu ve Ýslamofobi deðil, Afrika meseleleri baþta olmak üzere, ýrkçýlýk, sýðýnma gibi meselelerini dünyanýn her bir yanýndaki mazlûm ve maðdur halklarýn sýðýnma konularý, açlýk ve ýrkçýlýk meselelerini de ele almasý ve BM Genel Kurulu'ndan uzuuun alkýþlarla karþýlanmasý, çok önemli bir uluslararasý ihtiyacý da göstermektedir.

Kýsaca, uluslararasý planda da giderek daha bir büyüyen bir Müslüman lider...

Allah-u Teâlâ, hayýrlý iþlerde muvaffak eyleye...

*

*NOT: Afganistan'da, 28 Nisan 1978'de gerçekleþtirilen kanlý komünist darbe ve Sovyet Rusya iþgaline karþý on yýllarca süren Ýslâmî direniþin sembol isimlerinden ve 1990'lardan sonra 'Cihad gruplarý'nca Afganistan Cumhurbaþkaný seçilen; ardýndan da, Tâlibân'ýn ilk kez fiilî iktidarý ele geçirdiði yýllarda, Amerika'da meydana gelen ve bütün dünyayý dehþete düþüren '11 Eylûl 2001 Saldýrýlarý'nýn, Amerikan emperyalizmi tarafýndan, 'Afganistan'ýn üzerine yýkýlarak, bu ülkeyi iþgali ve kendi kuklalarý olan Hâmid Karzaî'yi cumhurbaþkanlýðý koltuðuna oturtmasý'ndan sonra, Üstad Burhaneddin Rabbânî, 20 Eylûl 2011 günü bombalý suikast sonucunda dünya hayatýna vedâ etmiþti.

Üstad Rabbânî, dünyamýzdan ayrýlýþýnýn, -inþaallah þehadetinin- 12'nci yýldönümünde, bugün, Ýstanbul- Ümraniye'de tertip olunan bir toplantýda anýlacak, mücadelesi ve görüþleri; Afganistan ve diðer Müslümanlar açýsýndan önem taþýyan yaklaþýmlarý anlaþýlmaya çalýþýlacak...

Rahmet-i ilâhî'nin, ebediyet yolculuðundaki Üstad Rabbânî'ye refakat etmesi duasýyla...

*