21 Mart günü Öcalan’ýn, Diyarbakýr’da okunan mektubu, 30 yýl sürmüþ bir silahlý mücadele dönemini kapatýyor, Kürt siyasetinin önüne yeni bir mücadele anlayýþý koyuyordu.
Silahlar susacak ve belli bir takvim içinde silahlý gruplar Türkiye’yi terk edecekti.
Bu, PKK’nin Türkiye’ye karþý yürüttüðü silahlý mücadeleyi de durdurmasý anlamýna geliyordu. Ama bilemeyeceðimiz sebeplerle-en azýndan ben bilmiyorum- silahsýzlandýrma programý belirsiz bir aþamaya býrakýldý.
PKK ile iliþkili bütün kurumlar Öcalan’ýn mektubunu ihtiyatla karþýladýlar.
Kuþkusuz, Öcalan’a açýktan karþý çýkýlmadý. Ama siyasi þartlarýn onun düþündüðü gibi olmadýðýný göstermeye yarayacak bir takým geliþmelerin ve olaylarýn, Öcalan’ý yeni bir tutum deðiþikliðine zorlayabileceðine dair bir umudun, belki son bir çare olarak hep korunduðunu iddia etmek, çok zor deðil..
Sanki çok alametler belirecek ve bu alametler 1984’te baþlayan sürecin 30 yýl içinde yol açtýðý kýyametten daha büyük bir kýyamet doðuracaktý.
Kürt milliyetçiliðinin bütün dünyada ve Ortadoðu’da yükseliþte olduðu ve yeni yüzyýlýn Kürt yüzyýlý olacaðýnýn söylendiði bir dönemde, Kürtler’i Misak-ý milli sýnýrlarý içinde kalmaya, yeni bir Türk-Kürt ittifaký kurmaya ve bunun için de, silahý terk etmeye davet etmek kolay deðildi.
One minute derler adama!
***
PKK 21 Mart’tan sonra büyük bir baský altýnda kaldý. Karayýlan’ýn açýkladýðý gibi, Kandil’e heyetin biri gidiyor, biri dönüyordu. Mektup okundu ve PKK adeta düþünsel bir bombardýman altýnda kaldý. (Ayný þey Taksim-gezi olaylarý sýrasýnda da oldu.)
Kürtler tarafýndan terk edildiðini hatta ihanete uðradýðýný düþünen Türk solunun çeþitli gruplarý bir yanda ve haklarýný yemeyelim, en köklü sol gruplardan bile, tek baþlarýna daha fazla ‘iþ’ gören bazý liberaller bir yanda.
Bu barýþ Kürtler’e uymaz, Öcalan iyice uçmuþ diye yazýp durdular. Öcalan’ý ikna etseniz bile, Kandil’i ikna edemezsiniz dediler. Geri çekilmekte olan 18-20 yaþlarýndaki silahlý Kürt gençlerini, ne yapýp edip daðlarda buldular ve bu genç militanlara Erdoðan’a nasýl güvenebildiklerini, kýsmetse ne zaman geri dönüp tekrar savaþacaklarýný büyük bir merak içinde sordular.
O gençler de Erdoðan’a deðil, kendi liderlerine yani Öcalan’a güvendiklerini söylüyorlardý.
Bütün bu gayretler elbette etkili oldu ve PKK, geri çekilmenin þokunu atlatamadý.
Þiddetin belirleyici olduðu bir siyasal kültürün bir mektupla deðiþeceðini beklemenin yanlýþlýðý bir kez daha görüldü.
Silahlý mücadeleyi durduranlar, silahlý mücadeleye artýk inanmadýklarý ve bunu içselleþtirdikleri için deðil, Öcalan istediði için durdurdular.
Öcalan’ýn önerisiyle gerçekleþen konferanslarýn gündeminde ne bu konu ne de, 21 Mart’ta okunan mektubun muhtevasýyla alakalý bir konu ele alýndý.
Tam tersine o mektubun ortaya koyduðu anlayýþtan çok farklý düþünen insanlar o konferanslara davet edildiler. Ýçlerinden bazýlarý Öcalan’ý ve PKK’yi , Kürtlere statüden vazgeçmekle suçladýlar. Görünürde Kürtler kendi içlerinde demokrasiyi geliþtiriyor hatta ‘ulusal meclis’ filan kuruyorlardý. Keþke böyle olsa. Ama maalesef yapýlan þey, barýþ sürecinin zaten zayýf olan düþünsel zeminini daha da zayýflatmaktan baþka bir þeye yaramýyordu.
Gönülsüzlük içinde baþlayan geri çekilmeler bu koþullarda ve bu iklimde baþladý, Haziran deniyordu, þimdi 2013 yýlýnda dahi tamamlanabileceði þüpheli.
Geri çekilmelerde, bazen aktifleþen (Askeri uçaða ateþ açýlmasý, insanlarýn kaçýrýlmasý ve þantiyelerin basýlmasý) bir pasif direniþ söz konusu.
Taksim-Gezi eylemleriyle beraber, Erdoðan’ý bulunduðu yerden geri adým attýramadýlar.
Ama Taksim-Gezi’yle beraber, sürecin baþýndan beri, pasif ve aktif direniþle ve olaylarla -Lice’de yaþandýðý gibi-Öcalan’ý tavýr deðiþikliðine zorlamak isteyenlerin bir hayli rahatladýðýný düþünüyorum.
BDP Eþbaþkaný Demirtaþ, ‘Süreç gitti geldi’ derken aslýnda bu gerçeði ifade ediyordu.
PKK/BDP Taksim’den sonra yeniden büyük bir baský altýnda kaldý:
Senyor ve senyoritalar ‘twiter devrimi’ni baþlatmýþken ve sokaklara dökülmüþken, þu Kürt hevaller neredeydi acaba!
Yakýþýr mýydý Kürtlere, Taksim’e çýkmamak, devrime destek vermemek!?
Galiba yakýþtý, hem de çok yakýþtý. Umarým Kürtler kendilerine yakýþan bu tutumdan caymazlar ve umarým, ‘Diren Taksim-Diren Lice’ diyenlerin peþinden koþmazlar.
Bu sloganlarý atanlarýn hedefi, Öcalansýz PKK’dir.
Ve ‘Öcalansýz PKK’ demek sürecin bir kez daha boþa çýkmasý demek.
Diren Öcalan!
‘Twiter devriminin’ hedefinde sen varsýn!