Dýþ politikada serzeniþlerimiz

Bölgemizde yaþanan olaylarýn bazý aktörlerine karþý Sayýn Cumhurbaþkaný'nýn söyleminde “serzeniþ” üslubu görüyorum.

Mesela, Kuzey Irak'ta yaþananlarla ilgili Kürt yönetimine karþý.

Mesela, Katar konusunda Suudi yönetimine karþý.

Mesela Suriye'de yaþananlar konusunda -daha sert olmak üzere- Amerika'ya, NATO'ya, ve genelde Batýlý müttefiklere karþý.

Neden böyle bir serzeniþ üslubu, diye baktýðýmýzda olan biteni “dostluða sýðdýramama” olgusu öne çýkýyor. Sanki beklemediðimiz þeyler olduðunu görüyor ve “Dostluk bu mu, müttefiklik bu mu, Ýslam kardeþliði, dayanýþmasý bu mu?” diyoruz.

Muhtemelen þöyle düþünüyoruz:

- Kürt yönetimi, bize haber vermeden, bizim rahatsýz olacaðýmýzý bile bile 25 Eylül'de baðýmsýzlýk referandumu yapmaya karar vermemeliydi.

- Suudi Arabistan, haksýzlýðý apaçýk bir tavýrla ve Türkiye ile iyi iliþkilerini bile bile, üstelik ABD Baþkaný'nýn geliþinin, o sakil görüntülerin ardýndan, adeta kör gözüm parmaðýna dercesine baðýrgan bir tavýrla, yine sayýn Cumhurbaþkaný'nýn ifadesiyle “Katar'ý katletme” anlamý taþýyacak bir tavrýn içine girmemeliydi. 

- Ve Amerika, ve NATO, ve tüm Batý, Türkiye'nin PKK terör örgütü ile mücadelesini bildikleri halde, PKK'nýn PYD/YPG ile irtibatýný bildikleri halde, PYD'nin güçlenmesi sonucunu doðuracak iþbirliklerine yönelik tepkisini bildikleri halde, Kuzey Suriye'de PKK eksenli bir Kürt yapýlanmasýna karþý tepkisini bildikleri halde, Türkiye'yi ýskalayýp DEAÞ'a karþý PYD ile ortak askeri eylem içine girmemeli, PYD'nin aðýr silahlarla donatýlmasý gibi bir cinayeti iþlememeli idi, bu “ne dostluða ne müttefikliðe” sýðardý. Batý'ya yönelik serzeniþin bir boyutu da, FETÖ'ye saðlanan koruma zýrhý ile ilgili.

- Türkiye'nin Ýran'a yönelik serzeniþleri de oldu “Þii Hilali” hamleleri sýrasýnda. Nükleer müzakerelerde Ýran'a kalkan olmamýzýn sonucu bu mu olmalýydý, gibisinden.

Ama reel durum bu.

Üst üste gelen ve hepsi de, bizim öngördüðümüz formatý zorlayan hadiseler yaþanýyor.

Kuzey Irak Kürt yönetiminin þu andaki tavrý bizim “Dostluk çerçevemiz”in dýþýnda. Barzani bunu yapmamalýydý, yapmamalý. Barzani bunu yaptý, yapýyor.

Suudi Arabistan'ýn, Körfez ülkeleriyle ve Mýsýr'la birlikte oluþturduðu “Katar'ý aþan” tavýr, bizim hesaplarýmýzýn dýþýnda bir kurguyu yansýtýyor. Suudlar bunu yapmamalýydý, Suudlar bunu yaptý, yapýyor.

Ve Batýlý müttefiklerimizin tavrý, Türkiye'nin kabul edebileceðinin çok ötesinde bir hesap görüntüsünü veriyor. Amerika, bunu yapmamalýydý, yaptý yapýyor.

Neden böyle oluyor?

Çok açýk ki, bölgemizle ilgili baþka bir oyun kurgulanmýþ durumda.

Oyunun bütün aktörlerinin birbiriyle baðlantýsý var mý, yoksa birileri, durumdan vazife çýkararak parsa toplamaya mý yöneldi, bunu okumak ayrý ama olan bitenin Türkiye ýskalanarak planlandýðý çok açýk.

Gönül koymakta çok haklýyýz ama bu iþlerin gönül koymakla halledilemeyeceðini biz, 100 yýl evvel, Osmanlý'nýn daðýlma sürecinde karþý karþýya kaldýðýmýz oyunlarla bilmekteyiz.

Oynarlar.

Oynayacak aktörler bulurlar.

Sizin bölgeye büyük hizmet verecek Hicaz Demiryolu hattýnýzý, kardeþlerinize kundaklatýrlar.

Barzani bizimle paylaþmalý mýydý, tabii ki paylaþmalý idi. “Kýsa günün kârý” havasýna sokarlar onu. Suudlar, bu iþin Hadimü'l - Haremeyni'þ- þerifeyn misyonuna sýðmayacaðýný görmeli miydiler, tabii ki görmeliydiler. Ama gördürmezler. Amerikalýlarýn “Böyle bir baþkan bize yakýþmýyor” diye isyanlarý oynadýðý bir zamanda, o baþkan gelir, bizimkileri oyun aracý halinde kullanabilir. Suudlar sýraya girer, Mýsýr, Körfez ülkeleri sýraya girer.

Dost hiç mi yok?

Dostluk hiç mi iþ görmez uluslararasý iliþkilerde?

Moral deðerler yerlerde mi sürünür?

Hür dünya, Ýslam dünyasý, terörle mücadele gibi ortak payda alanlarý bir kalemde devre dýþý mý kalýr?

Reel politik denen þey, kaskatý bir vuruþma alaný mýdýr?

Ne demiþ ecdat: Hazýr ol cenge ister isen sulhü salah...

Ne demeli?

Bu iþlerde reel düþünelim de ideal çýkarsa bahtýmýza. Çünkü serzeniþlerimizin alýcýsý çýkmýyor!