Dýþ politikanýn baþarýsý neyle ölçülür

Herhangi bir siyasetin baþarýlý olup olmadýðýný anlamak için en kolay yöntem doðurduðu sonuçlara bakmaktýr. Uyguladýðýnýz politika -ister içeride, ister dýþarýda olsun- beklediðiniz sonuçlara yol açmýyorsa, sizi þu ya da bu þekilde zorluyorsa, yapýlmasý gereken siyasetinizi deðiþtirmek, yeni bir politika benimsemektir.

Ancak bunu yaparken en temel sorun sonuca hangi anda bakacaðýnýz, yenilgiyi ya da baþarýsýzlýðý nerede kabul edeceðinizdir. Mesela, II. Dünya Savaþý sýrasýnda Fransa ve hatta tüm kýta Avrupasý düþtüðünde Ýngiltere sonucun bu olduðunu kabullenip, Almanya ile uzlaþabilir ve þu an içinde yaþadýðýmýz BM de dahil tüm dünya düzeni bambaþka olabilirdi.

Ama Ýngiltere sonucu kabullenmedi, mücadeleyi seçti, müttefikleriyle birlikte Almanya’yý yendi. Biz de Polonya’nýn iþgali karþýsýnda sessiz kalmayan ve verdiði sözü tutarak savaþa giren Ýngiltere’nin politikasýna baþarýlý dedik.

Evet sonunda milyonlarca insan öldü, hatta Ýngiltere imparatorluðundan oldu fakat savaþ kazanýldý. Daha az zayiatla Almanya’nýn galibiyetini pek ala kabul edebilirlerdi. Ancak o zaman uygulanan siyasetin baþarýya ulaþtýðýný iddia edemezdik.

***

Çünkü siyasetin amacý insan kaybýný önlemek deðil Almanya’nýn hegemonya iddiasýný öldürmekti. Ýngiltere bundan baþarýlý oldu, savaþa peþinden Amerika’yý da sürükledi, Almanya’nýn yaptýðý hatalarýn da katkýsýyla savaþý kazandý.

Benzeri bir örneði kendi tarihimizden de verebiliriz. I. Dünya Savaþý bittiðinde savaþ bizim için bitmedi, Misak-ý Milli ilan eden, Trakya’nýn bir kýsmý ve Anadolu’yla yetinmeyi kabul eden bir grup siyasi ve askeri önder savaþý sürdürdü.

Onlar da pekala Sévres’de önerilen haritayý kabullenip daha küçük bir Türkiye’ye razý olabilirlerdi. Böylece on binlerce insanýn ölmesinin önüne geçerlerdi. Yunanistan Ege bölgesini, Ermenistan doðu Anadolu’yu alýr. Bir de Kürdistan kurulurdu.

Bunlar doðal olarak uç örnekler. Ne her siyaset savaþa yol açar, ne de bir siyasetin baþarýsý kazanýlan savaþla ölçülür. Ama siyasetin sonucuna bakýlýr ve baþarýsýna öyle karar verilir. Eðer sonuçlar baþtan kestirilebiliniyorsa tabii ki uyarýlýr. Uygulanan siyasetin baþarýsýz olabileceði söylenir.

Fakat siyasetin baþarýsý ya da baþarýsýzlýðý bizdeki gibi yabancý basýnýnýn yazdýðýyla ölçülmez. Onlarýn kendi ülkelerinin çýkarlarýný korumak, kendi kamuoylarýnýn beklentilerini karþýlamak için diyelim ki Suriye politikasý hakkýnda yazdýklarýna bakýp Türkiye’nin siyaset deðiþtirilmesi gerektiðini söyleyemeyiz. 

Mesela Independent’ta Kim Sengupta Londra’nýn, Washington’un bazý gruplara destek verilmesinden hoþlanmayacaklarýný söyledi diye Suriye siyasetinin deðiþmesi gerekmez. Özellikle de Sengupta 12 Mayýs tarihli yazýsýnda bu desteðin baþarýsýz deðil baþarýlý olduðunu ima ederken.

Üstelik de söz konusu ülkeler bu konuda aðýzlarýný açmazken. Kimse kalkýp Türkiye’nin Suriye’de uyguladýðý politikadan mutlu deðiliz demezken. Ayrýca Suriye muhaliflerine verilen yardýmlar sadece Katar ve Suudi Arabistan ile deðil bu soruna taraf olan müttefiklerle de yapýlýrken ve aslýnda herkes her þeyi bilirken.

Görünen o ki bazý kanaat önderleri Türkiye’nin Suriye politikasýný Batý’nýn muhtemelen hoþlanmadýðý ya da tahminen hoþlanmayacaðý muhaliflere verilen destek üstünden deðerlendiriyor. Açýkça söylemeseler de Ýngiltere, Fransa ya da Amerika’nýn, daha doðrusu basýnýnýn beðendiði politika baþarýlý, beðenmediði baþarýsýzdýr diyorlar.

***

Oysa bir siyaseti uygulamaya koyduðunuzda sadece hasýmlarýnýzý deðil dostlarýnýzý da etkilemeye çalýþýrsýnýz ve onlarý farklý araçlarla sizi desteklemeye davet edersiniz. Davetiniz kabul olursa baþarý þansýnýz artar, ama olmazsa ille de siyasetiniz iflas edecek anlamýna gelmez. Baþka müttefikler bulursunuz, baþka ittifaklar kurarsýnýz. 

Önemli olan hesapsýz, kitapsýz harekete geçmemek, kaldýramayacaðýmýzdan daha büyük sorumluluklarýn altýna girmemektedir. Türkiye siyasi üslubundaki tüm sorunlara raðmen son dört yýldýr bu konuda hassasiyet göstermiþ, Suriye savaþýnýn içine çekilmekten kaçýnmýþ, týpký Amerika, Ýngiltere, Fransa, Suudi Arabistan gibi muhalefeti üstünde etkisini korumaya özen göstermiþtir.

Unutmayalým ki muhaliflere destek vermesek de insanlar bize sýðýnacak, savaþtan yine milyonlarcasý etkilenecek, Suudi Arabistan ve Katar yine Ýran ile vesayet savaþýna giriþecekti. Ama Türkiye Suriye’nin geleceði üstünde þimdiki kadar söz sahibi olamayacaktý.

Ben akan kanýn artýk durmasý gerektiðini, Suriye’de konfederal bir yapýnýn oluþmasýnýn þart olduðunu, yeni bir barýþ inisiyatifi geliþtirilmesinin zamanýnýn çoktan geldiðini düþünüyorum. Ama Obama 2017’de bile bu savaþ bitmez derken sadece iyi niyetin yetmeyeceðini de görüyorum...