Dýþ politikayý 180 derece deðiþtirmek!

CHP’nin son dönemde yaþanan terör olaylarýna verdiði en gizemli cevaplarýn baþýnda “dýþ politikanýn 180 derece deðiþeceði” vaadi geliyor. Vaat edilen deðiþimin neticesinde, sadece Türkiye içinde ve sýnýrý aþan terörizmin bitmesi deðil, ayný zamanda bölgesel sýkýntýlarýn da ortadan kalkacaðý iddia ediliyor. Bütün bunlarýn 180 derece dönüþle nasýl hayata geçeceðinin açýk bir cevabý ise ortada görünmüyor. 

CHP’nin bu radikal dönüþümü hayata geçireceðine samimi olarak inandýðý söylemek gerekiyor. Çünkü CHP’nin ‘dýþ politika’ diye telaffuz ettiði durum aslýnda ‘dýþ iliþkilerden’ ibaret. Kampanya reklamlarýnda kullandýðý ana söylem ise bölgesel geliþmeleri Türkiye’nin ticari ve turizm kayýplarýna indirgeyerek, olabildiðince basitleþtiren bir þikâyet yaklaþýmý. Bu çizginin, CHP’nin ekonomi yaklaþýmýnda olduðu gibi makro perspektiften ve disiplinden kopuk bir þekilde bireysel talepleri müstakil olarak tatmin etmeyi hedefleyen tarzýnýn bir benzeri olduðunu söylemek gerekiyor. Lakin konu dýþ politika olunca, düzeyi kredi kartlarý faizlerini silmeye indirgeyen yaklaþýmýn basit bir dokunuþla her þeyi deðiþtirebileceðini düþünmesi trajik bir durumu ortaya çýkartýyor.

CHP, 180 derece dönüþümle dýþ politikanýn ne hale geleceði hakkýnda, jenerik bir yaklaþýmla ‘dýþ iliþkilerimizde’ sorun kalmayacak noktaya gelineceðini iddia ediyor. Böylesi bir dönüþümden kast edilen, kabaca 2002 öncesine geri dönmek anlamýna geliyor.

CHP’nin 2002 öncesine döndüðümüzde Irak’ýn iþgal edilmediði, Suriye’de isyanýn baþlamadýðý, Kafkasya’da savaþlarýn olmadýðý, Avrupa’da ekonomik krizin baþ göstermediði bir dünyayý arzulamasýnda bir sorun bulunmuyor. Ancak elbette ki,tarihin ve zamanýn içerisinde böylesi bir yolculuk imkâný bulunmuyor. Bunu CHP’nin de çok iyi bildiðine þüphe yok. Peki, buna raðmen CHP mucizevi ‘180 derece dönüþten’ neyi kast ediyor olabilir?

CHP samimi bir þekilde 2002 öncesine dönüþün dýþ iliþkileri dönüþtürebileceðine inanýyor. Bu inancýnýn temelinde dýþ iliþkiler ile dýþ politikayý ciddi þekilde birbirine karýþtýrmalarý yatýyor. Bu konuda yalnýz da sayýlmazlar. Çünkü yýllarca vesayet rejimi de Türkiye bir ‘dýþ politikaya’ sahip olmasýn diye ‘dýþ iliþkiler’ düzeyine Türkiye’yi mahkûm etmiþti. 2002 sonrasý ise Türkiye’nin uzun yýllardan sonra ‘dýþ iliþkiler’ makasýndan kurtulup, ‘dýþ politika’ yapýmýna geçtiði dönem oldu.

CHP’nin ‘180 derece dönüþ’ taahhüdü sadece dýþ politikadan istifa eden dýþ iliþkiler vaadini içermiyor. Kaynaðý ilan edilmemiþ bir özgüvenle, bu dönüþü takdir etmek üzere birçok aktörün sýrada beklediði de ima edilmeden geri kalýnmýyor.Yani 180 derece dönüþ sadece CHP’nin bir vaadi deðil, ayný zamanda birçok bölgesel ve küresel gücün de beklentisi durumunda. Bu da, CHP’nin vaadini bir kampanya meselesi olmaktan fazlasýyla çýkartýp, ciddi bir milli güvenlik sorununa dönüþtürme potansiyeli de taþýyor.

180 derece dýþ politika deðiþim talebi, 2002’den beri kah tehditle kah küresel baský araçlarýyla AK Parti’den isteniyor. Irak iþgaline ortak olunmadýðý günden beri Türkiye’nin dýþ politikasýnýn 180 derece deðiþmesini bekleyen odaklar var. Hatta eski Türkiye günlerine dönerek, mümkünse dýþ politikadan kurtulup dýþ iliþkiler düzeyine inmiþ bir bölgesel siyasetin izlenmesi isteniyor. Türkiye’nin böylesi bir içe kapanmaya yönelmesi sadece büyük bir kriz anlamýna gelmez. Ayný zamanda içeride de büyük bir týkanma, küresel anlamda ise pasif bir özne olarak dünya ile iliþkilerini maslahatgüzar seviyesine indirmesiyle sonuçlanacaktýr.

CHP’nin ‘eski Türkiye’ pazarlayarak dýþarýda müþteri bulduðu ortada. Lakin ayný pazarlamanýn Türkiye için milli güvenlik sorunu anlamýna geldiðini fark etmemek için, dýþ politika ile dýþ iliþkileri birbirine karýþtýrmak yeterlidir.