CHP Milletvekili Kamer Genç, Hakan Şükür’ün milletvekili seçilmeden önce TRT’den aldığı ücrete dair sorular sordu, yasal bir mecburiyeti olmamasına karşın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da sorulara cevap verdi. Alışıldık Kamer Genç tavrı bu cevaplardan gerginlik çıkarınca dış yapım ve sponsorluk meselesini yazmak şart oldu. İster dizi olsun ister yarışma fark etmez, kanallar dış yapım işlerde sadece fatura rakamını bilir. Mesela Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasında ATV yapımcı şirketin kestiği faturayı öder, sunucusundan, makyözüne, ulaştırmasından, editöre ve hatta yemeğine kadar tüm harcamaları yapımcı şirket karşılar, ATV kime ne ödendiğiyle ilglenmez.
Kuzey Güney’de Kıvanç Tatlıtuğ’un bölüm başı ücreti Kanal D’nin değil Ay Yapım’ın ödeme yükümlüğündedir. Dolayısıyla TRT’nin dış yapım hizmet aldığında Hakan Şükür’e ödenen ücreti bilme imkanı ya da yükümlülüğü yoktur. Sorgulanması gereken Hakan Şükür’ün yeteneği olmayan bir konuda ekrana çıkarılıp çıkarılmamasıdır. Bugün “Yayıncı Kuruluş” hakkını elinde tutan Lig Tv yüz milyonlarca dolar harcadığı futbolda yorumcu olarak Hakan Şükür ismine güveniyorsa, TRT zamanında doğru iş yapmış demektir... Sponsorluklara gelince, konu uzun ama bir cümle edeyim, bazı isimler vardır ancak onların adı oldu mu sponsorluk bulunur.
Jandarma mı sahil güvenlik mi?
Editörlerin kam-spikerlerini yazdıkları haberi seyretmemeleri her zaman sıkıntı yaratır. Salı sabahı CNN Turk’te bir haber yayınlandı. Mersin’den Güney
Kıbrıs’a kaçmaya çalışan 5’i çocuk 11 kişilik bir ailenin hikayesi anlatılıyordu.
Kam-spiker’de jandarma operasyonuyla kurtarıldılar denmiş ama haber metninde jandarma değil Sahil Güvenlik’ten söz ediliyor ki doğrusu da bu zaten. Bu haberdeki asıl sıkıntı başka aslında... Haberin bana göre en önemli bölümü yakalanacağını anlayan tekne kaptanının bilerek kayalıklara bindirmesi ve yüzme bilmeyen insanları ölüme terk etmesi. Habercilik açısından doğru olan da bu kısmı ön plana çıkarmak olmalıydı...
