22 Mart akþamý, Fatih Belediyesi'nin Topkapý Kütübhânesi'nde AK Parti Ýstanbul Ýl Baþkanlýðýnýn bazý 'Sivil toplum Kuruluþlarý (STK)'nýn temsilcilerine vereceði iftarda Dýþiþleri Bakaný Hakan Fidan'ýn da bulunacaðý belirtilerek, bu satýrlarýn sahibi de davet edilince, günlük programýmý deðiþtirip katýldým.
*
'Quai d'Orsay' denilen Fransa Dýþiþleri Bakanlýðý'ný çok düþündürücü ve de eðlenceli bir þekilde anlatan bir karikatür kitabýný yeni okuduðum için Dýþiþleri'yle ilgili yýðýnla zihnî kayýtlar hatýrýma gelmiþti.
Söz konusu kitapta, 'Quai d'Orsay'da memuriyete baþlamýþ olan bir 'Hariciye memuru', kendisini neleri beklediðinden habersizdir. Fakat çok geçmeden entrikalar, büyük egolar ve stres dolu bir dünyaya adým attýðýný anlar...
Üstelik Bakan da sýradan bir politikacý olmayýp, 'Antik Yunan' filozoflarýndan alýntýlar yapabilen entelektüel bir siyasetçidir.
'Hariciye Günlükleri' isimli çok ciddî mizahî karikatür kitabý, Amerika'daki '11 Eylûl 2001' saldýrýlarý sonrasýnda, Ortadoðu manzarasýný yeniden þekillendirmek isteyen ABD'nin, 'Irak Ýþgali'ne giden yolda olup bitenlere farklý bir bakýþ' geliþtirmesini mizahî ve amma ciddî mantýk oyunlarýyla yansýtýyor; kezâ diplomatik bilek güreþlerini ve ayak oyunlarýnýn perde arkasýný da.
Evet, Fransa Dýþiþleri Bakaný Dominique Villepin'e danýþmanlýk yaptýðý dönemde baþýndan geçenlerden yola çýkan Anthonin Baudry, 'Abel Lanzac' takma adýyla, dýþarýdan sýkýcý görünebilen diplomasi dünyasýnda ve 'Hariciye'nin mutfaðý'nda olup bitenleri keyifli bir hikâye olarak anlatmýþ.
Bu, son derece ciddî ve eðlenceli kitabý okurken, gözlerimin önüne bizdeki 'monþer'lerin kolayca girilemez olarak bilinen 'Hariciye þatosu'nu anlatýyor sandým.
Çünkü hele de 1923 sonrasýndaki diplomasimizde belki zayýf devletlere karþý güçlü bir diplomasi sergilenmiþtir, ama 'Duvel-i Muazzama' (çok büyük devletler) diye nitelenen bazý Avrupa devletlerinin diplomatik tavsiyelerine bile, 'Yes Sir! / Baþüstüne efendim!' teslimiyetçiliðiyle kabul ediliþinin hikâyeleri yazýlsa, daha mý az ilginç olmazdý, herhalde...
*
Ve AK Parti'nin 22 yýllýk iktidar boyunca, o 'monþer' saltanatýna, pek fazla dokunulamadýðý biliniyor ve üzüntü konusu oluyordu. Bu 'sözüm, yapýlan hiçbir iyi þey olmadýðý' mânasýnda deðildir elbette... Ama Tayyib Bey, 'Davos'ta, Þimon Perez'e 'One minute!' çektiði zaman, 'Eyvah, bütün dýþ siyasetimiz alt-üst olacak.' diye yakýnan Dýþiþleri Bakaný bile olmuþtu!..
Ama inþaallah, Hakan Fidan bey bu gibi nâkýseleri düzelteceðine dair büyük ümidler vermekte... Kamuoyunda býraktýðý intiba, bu yönde. Nitekim baþta Amerikan Dýþiþleri Bakaný ve diðerleri olmak üzere, yabancý mevkîdaþlarýyla görüþme ve müzakerelerinde sergilediði vakûr tavýrlar halkýmýzýn aslî deðerlerine baðlý kesimlere daha bir gurur veriyordu.
Þahsen, onunla yakýndan bir tanýþýklýðým ve sohbetim olmamýþtý.
Ama iftar salonuna geldiðinde, bütün o sýfatlarýndan bir kenara býrakmýþ ve içimizden birisi gibiydi ve sohbete baþlarken de, geçmiþte (Ýstihbarat kurumunda olduðu dönemde) bu gibi toplantýlar yapmasýnýn mümkün olmadýðýný, ama yeni vazifesinde bu gibi toplantýlarý düþündüðünü belirtiyordu.
Elbette 2,5-3 saati bulan ve kardeþler arasý bir sohbetin hepsi aktarýlmak istense bile, bu sütuna sýðmaz. Ama gerek Türkiye'de, gerekse Müslüman dünyasýnda ve dünyanýn diðer yerlerindeki problemlerle ilgili sorulara verilen cevaplarýn her birisi etrafýnda, bir Dýþiþleri Bakaný olarak deðil, kardeþler arasý bir sohbet havasý yansýtýyordu; elbette her sözünün sorumluluðunu düþünerek...
Özellikle, Gazze ve Filistin'in meselesinin tamamý üzerinde de konuþurken, 7 Ekim 2023'den bu güne kadar bütün mesaîsinin 3'de 2'sini bu konuya ayýrdýðýna dair sözleri aktarmak yeterlidir.
Bu arada, Gazze konusunda, Suûd, BAE ve Mýsýr'la iliþkilerin iyileþtirilmesinin iþe yaradýðýný ifade etti. Ayrýca iç kamuoyunu rahatlatabilecek açýklamalar yapýlabileceklerini, ama uluslararasý iliþkilerde inisiyatifi kaybetmemek dikkatinde olduklarýný belirtirken, 'meselenin sadece Gazze ve Filistin'den ibaret olmadýðýný, Raqqa ve Haleb'de, Sudan'da, Yemen'de ve Arakan'da ve diðer bölgelerdeki durumun daha az önemde olduðunu söyleyebilir miyiz?' diyor ve onlarýn herbirisiyle ilgili siyasetler oluþturmak istediklerini; 'Filistin'in, dünyadaki bütün fay hatlarýný harekete geçirdiðini, Gazze konusunda savaþ dýþý her imkândan faydalanmaya çalýþýldýðýný' dile getiriyordu.
Hakan Bey, bu arada, 'Ýsrail rejimine silah ve teçhizat gönderilmediðini; ticaretin ise, büyük çapta gerilediðini, ancak 4 milyon kadar Filistinli Müslümanlarca satýn alýnan ticarî mallarýn da, Ýsrail limanlarýna gideceðine dair koniþmento ile gönderildiðini; ayrýca gemiler gitse bile, Ýsrail'in Türkiye gemilerini istemediðini, bu yüzden gemilerimizin Mýsýr limanlarýna gittiðini' de etraflýca anlatýyordu.
Bu arada, yabancý ülke pasaportu taþýyan özellikle Müslüman göçmen ve hattâ öðrencilere uygulanan sýký tedbirlerin rahatsýz edici boyutlara ulaþtýðýna da deðinildi, bu sohbette. Tam o sýrada Hakan Fidan Bey'e bir bilgi notu getirildi; bunun, Moskova'daki konsere yapýlan kanlý saldýrýyla ilgili olduðu anlaþýldý.
*
Kýsaca, bir kýsým STK temsilcilerinin davetli olduðu bu iftar sofrasýnda herkes, kendi Ýslamî sorumluðunun idraki içinde görüþ açýkladý veya soru sordu; Hakan Fidan Bey de ayný hassasiyet ve diplomatik zarafet içinde cevapladý.