Güneydoðu’da 17 bin kiþi öldürüldü; suçlular yakalanmadý...
-Terör maskesi altýnda kiþisel nefretler, çýkarlar adýna her gün köylerden, kasabalardan, kentlerden alýnan insanlar kýrsalda öldürülüp cesetleri oraya, buraya, þuraya atýldý.
-Diyarbakýr korku ve dehþetin baþkenti oldu.
Örnek mi? Kulp Ýlçesinde 11 köylü 1993 yýlýnda “terör örgütünde yataklýk etmek” gerekçesiyle evlerinden alýndý ve bir daha onlarý gören olmadý. Bolu Komando Tugay Komutaný Yavuz Ertürk ardýnda askerleriyle 9 Ekim 1993’de Ýnkaya köyüne geldi, muhtardan rehberlik yapmasýný istedi. Muhtar Mehmet Deniz’le yeðeni Celal gelince alýkonuldu. Komutanýn emriyle askerler 11 kiþi daha topladý evlerden. Yakýnlarýna, “helikopterle Diyarbakýr’a götürülecekleri” söylendi ama hepsi köy dýþýnda öldürülüp gömüldü. Cinayetlerle ilgili 20 yýlllýk zaman aþýmýna bir gün kala Diyarbakýr Cumhuriyet Savcýsý dava açtý ve 19 sayfalýk iddianame hazýrlayarak Yavuz Ertürk için 13 kez aðýrlaþtýrýrlmýþ ve 25 yýldan az olmamak koþuluyla aðýr hapis cezasý istedi. Diyarbakýr 7. Aðýr Ceza Mahkemesi 8 Ekim 2013’de, yani 20 yýllýk zaman aþýmý süresinin dolmasýna bir gün kala iddianameyi kabul etti!
Korku ve Dehþetin Baþkenti Diyarbakýr’ý, þiddeti þiddetle ortadan kaldýrmayý devletin gayri resmi siyasetine dönüþtürmüþ sözde devlet adamlarý bir yanda daðda dolaþan, þiddete körükle gidenlerce öte yanda, karanlýklara gömdüler yýllar yýlý. Önce Diyarbakýr’da söndürülen yaþam ýþýklarý, teker teker bütün Güneydoðu’ya yayýldý, yas üretimi doruða týrmandý.
Teþvikler yaðdýrýldý bölgeye. Yatýrým için gerek devlet gerekse de özel sektörün gelmesi için uðraþtý nice baþbakan. Ama hiç biri insan sevgisinden, geçmiþin yaralarýný sarmaktan söz etmedi:
“Sezai Karakoç’un dediði gibi Diyarbakýr sadece Türklerin, Kürtlerin ve Arablarýn deðildir. Týpký Erbil gibi Diyarbakýr hepimizindir...”
Tam tamýna 27 yýldýr sürgünde yaþayan, Mardin’in MidyatÝlçesi Keferze Köyünden çýkýp ünü bütün dünyaya yayýlan, müziðiyle insanlara eþitliði ve kardeþliði haykýran, þarkýlarý Kürtlerin yaþadýðý her yerde daðlardan yankýlanan Þivan Perwer’i hiç bir baþbakan çaðýrmadý, “gel dön doðduðun topraklara... þarkýlarýný söyle özgürce,” demedi. Ama gün geldi bir baþbakan hem Þiwan’ý hem de Irak Özerk Kürdistan Bölge Baþkaný Molla Mustafa Barzani’yi birlikte kucakladý:
“Keþke Ahmet Kaya da aramýzda olsaydý. Diyordu ki, ‘üzülme sen üzülme, baþýný önüne eðme, gün olur kavuþuruz, dert etme Diyarbakýr.”
Bunlar öylesine söylenesi sözler deðildir. Eðer yüreðinden kopup gelmiyorsa, bu laflarý edemezsin! Vatana hasret, 13 yýl önce gurbette ölen Ahmet’in acýsýný hissetmiyorsan, ona rahmet dilesen ne olur dilemesen ne olur!
“Bundan yüz yýl önce bu topraklarda adeta cetvelle sýnýrlar çizildi ama geleceðimize sýnýr çizemezler! Biz sadece yol deðil kader arkadaþýyýz da. Biz pazara kadar deðil mahþere kadar biriz beraberiz...”
Bunlar daha önce söylenir miydi? Söylemeye çalýþanlar oldu mu? Oldu olmasýna da, kimi canýný verdi, kimiyse yýllarca hapislerde çürüdü. Karakolda olsun, asker ocaðýnda olsun batý dillerini þakýdýn mý baþ tacý edilir, ananýn babanýn konuþtuðu gibi konuþmaya kalkýþtýn mý sopanýn en kalýný, en hasý sýrtýnda paralanýrdý. Dur durak diyecek kimseler olmadýðýndan da bozuk düzen sürdü de sürdü dökülen onca kana, göz yaþýna raðmen.
“Þiddet hiçbir meselenin çözüm yöntemi deðildir. Daðdakilerin indiðini, cezaevlerinin boþaldýðýný, 76 milyonun kucaklaþtýðýný birlikte göreceðiz...”
Baþbakanlardan bir baþbakan kendi partisinden olmayan bir Diyarbakýr belediye baþkanýyla el ele tutuþup þakalaþtý mý düne kadar? Nerdeee! Önce askerden zýlgýtý yer, ardýndan mecliste karalanýr, sonra da kendi partisince kýyasýya eleþtirilirilir koltuðu altýndan kayýverirdi o saat.
Diyarbakýr Belediye Baþkaný elini uzattý, uzanan o eli Baþbakan tuttu:
“Ben giderayak siz geldiniz yoksa sizden proje alýrdým,” deyince Baydemir gülümseyerek, Baþbakan, “hayrola” diye sordu. Baydemir’de partisinin kurallarý gereði sadece iki kez aday olabileceðini, süresinin bittiðini söyledi: “Sizde üç bizdeyse iki dönem adaylýk var...” Sahi baþka bir partide böyle bir dönem sýnýrý var mý? Yoksa koltuða yapýþan ölse de kalkmak istemiyor mu oturduðu yerden!
Yaa iþte bir Baþbakan geldi Diyarbakýr’a bir kez daha. Kardeþlik, dostluk türküleri söylendi, tam otuz yedi yýldýr ülkesine adým atmayan Þivan Perwer vatan topraðýna ayak bastý, Molla Mesua Barzani “yaþasýn Türklerle Kürtlerin kardeþiliði”, diye baðýrdý avazý çýktýðýnca...Ve Diyarbakýr’da insanlar güldü doyasýya, dans etti sokaklarda, sevinç gözyaþlarý süzüldü yanaklarýndan aþaðý. Ve Diyarbakýr’da yaþayan seksenine merdiven dayamýþ Halis Teyze duaya durdu, “bir yýl oldu hiç çocuðumuz ölmedi,” diye þükretti Allah’a...