Türkiye’nin Ermenistan’la geliþtirdiði diyalog umut vericiydi. Süreç daha sonra týkandý. Dýþiþleri Bakaný Sayýn Davutoðlu, geçenlerde yaptýðý bir açýklamada Karabað’daki iþgal sürdükçe, Ermenistan’la geliþtirilen süreçte bir ilerleme saðlamanýn mümkün olmadýðýný ifade etti.
Peki Ermeni diyasporasýyla daha farklý bir zeminde, Osmanlý Ermenilerinin dünyanýn dört bir yanýnda yaþayan ve sayýlarýnýn 8-10 milyon arasý olduðu söylenen torunlarýyla Türkiye iliþki kurabilir ve 1915’in yüzüncü yýldönümüne yaklaþmaktaykan, Ermeni meselesinde rahatlatýcý adýmlar atýlabilir mi?
Bu soruyu merak eder dururdum.
Merakýmý bu hafta baþýnda Ankara’da gerçekleþen bir toplantýda kýsmen de olsa giderme fýrsatý buldum.
Liberal Düþünce Topluluðu Ankara’da önemli bir çalýþmaya ev sahipliði yaptý. LDT, Merkezi Paris’te bulunan Batý Ermenileri Kongresi’nin iki temsilcisi ile insan haklarý aktivistleri, politikacýlar ve aydýnlarý buluþturdu.
***
Batý Ermenileri, Ermeni diyasporasý içinde anladýðým kadarýyla en etkili kesimi oluþturuyor.
Batý Ermenileri kim sorusuna karþýlýk olarak, Taraf gazetesinden Hrant Kasparyan, þu tanýmý yapýyor:
‘Bilimsel tanýmlar dýþýnda, yaygýn olan ortak kanýya göre Batý Ermenileri, þu an dünyanýn dört bir yanýndaki Ermeni Diyasporasýný oluþturan, ayný zamanda Türkiye ve Ermenistan’da da yaþamakta olan, Osmanlý Ýmparatorluðunun Ermeni yurttaþlarýnýn ‘vatansýz’ torunlarýdýr. Onlar tarihi Ermenistan’ýn Batý coðrafyasýndaki nüfusu oluþturuyordu, þimdi ise dünyaya daðýlmýþ durumdalar ve on milyondan fazlalar.’
Batý Ermenilerinin vataný, bugünkü Türkiye’nin Doðu’sudur. Bu bölgenin Ermenileri, Van, Aðrý, Bitlis, Muþ gibi illerde 1915’e kadar Kürtlerle beraber ve iç içe yaþadýlar. 1895-94 yýlýnda baþlayan olaylar bu illerde beraber yaþayan Kürt ve Ermeni topluluklarýnýn ilþikilerinde de bir dönüm noktasý oldu.
Son yüzyýlýn tarihi, Kürt Musa Bey ile Ermeni kýzý Gülê arasýnda yaþanan tatsýz olaylar, ve trajik hadiselerle doludur.
1915 felaketinden sonra Osmanlý yurttaþý Ermeniler ana yurtlarýný terk etmeye zorlandýlar. Çoðu yolllarda telef oldu ve katliama uðradý. Kurtulabilenler, Rusya’ya ve dünyanýn daha uzak bölgelerine gittiler.
***
Liberal Düþünce Topluluðunun sözünü ettiðim toplantýya merkezi Paris’te bulunan Batý Ermenileri Kongresi’ni temsilen Garen Mikaelyan ve Sevag Arsuni katýldý.
Sevag ve Garen, Ermeni Diyasporasýnýn önemli bir kýsmý tarafýndan dillendirilen taleplerin baþýnda gelen en önemli konunun vatandaþlýk hakký olduðunu ifade ettiler.
Batý Ermenileri Kongresi çok açýk bir þekilde diyalogtan yana bir tavýr koyuyor. Örgüt bu amaçla Türkiyeli sivil toplum örgütlerine, aydýnlara ve politikacýlara ulaþmaya çalýþýyor.
Ermeni Diyasporasý içinde, baskýn eðilimin, 1915’te yaþanan büyük acýlar için, özür dileme talebi olduðu biliniyor. Ama bu talep toplantýdan benim kiþisel olarak çýkardýðým bir sonuca göre en azýndan Batý Ermenileri için öncelikli bir talep deðil.
Vatandaþlýk elde etmenin daha önemli ve öncelikli olduðunu düþünüyorlar ve bunu açýkça ifade ediyorlardý.
***
Son on yýlda Türkiye’de meydana gelen deðiþimi hatýrlattýðýmýzda, Ermeni misafirlerimizin de aslýnda bu deðiþimin farkýnda olduklarýný gördük. Türkiye’nin Batý’da yanlýþ algýlanmasýna yol açan bir yýðýn olay ve hadiseye raðmen, bizlerden pek de farklý düþünmüyorlardý. Hatta Garen bir ara ‘eðer bu deðiþim olmasaydý, bu toplantýyý Ankara’da yapabilir miydik’ diye sordu.
Kürt meselesinde ve genel olarak demokratikleþme konusunda atýlan adýmlarýn arasýnda Ermeni sorununun yer almasý gerektiðini düþünüyorlar ki, son on yýlda bu konuda da sadece Ermeni yurttaþlarýmýz bakýmýndan deðil, ama gayrý-müslüm yurttaþlarýn hak ve hukukunu korumak bakýmýndan þimdiye kadar hemen hiçbir hükümetin gündemine almadýðý konular gündeme alýndý ve bazý sorunlar sorun olmaktan çýktý.
1915 ve sonrasýna ait baþta üniversitelerimiz olmak üzere geniþ tartýþmalar yapýldý. Ýlk Ermeni Konferansý yapýldýðýnda evet bir takým nahoþ olaylar yaþandý, ama o konferanstan sonra da birçok konu tabu olmaktan çýktý.
***
Muhataplýk meselesi LDT’deki toplantýda en çok tartýþýlan konu oldu. Türkiye kimi muhatap alacak sorusuna farklý cevaplar, farklý fikirler geldi. Ermeni dostlarýmýz anladýðým kadarýyla, Ermenistan’la Türkiye’nin iliþkilerinin geliþmesine karþý çýkmýyor, ama sorunun bu temelde ve merkezinde Ermenistan’ýn olduðu bir muhataplýk anlayýþýyla çözülebileceðine de pek fazla inanmýyorlar.
Ermenistan’ýn, nüfusu itibariyle ve içinde bulunduðu coðrafyanýn jeo-poklitik koþullarý ve Azerbaycan ve Karabað’la yaþadýðý sorunlar nedeniyle, Diyasporada yaþamakta olan 7 milyondan fazla Ermeni’yi temsil edemeyeceðine inanýyorlar.
1915’in yüzüncü yýl dönümü yaklaþýrken, Ermeni cephesinden bakýldýðýnda Ermeni örgütleri ve Ermeni devleti arasýnda, Türkiye’yle diyalog geliþtirme ve talepler üzerinden somut bir programa varma bakýmýndan ciddi sorunlar yaþanacaðý çok açýk.
Ama vatandaþlýk gibi, arþivlerin açýlmasý ve tarihçileri buluþturacak platformlarýn kurulmasý gibi temel konularda 2015’e gelinceye kadar atýlacak adýmlarýn mutlaka bir muhataplýk gerektirmediði de ortadadýr.
Türkiye 1915’ten sonra büyük maðduriyetler yaþamýþ Osmanlý vatandaþý Ermenilerin, dünyanýn dört bir yanýna daðýlmýþ torunlarýnýn Türkiye Cumhuriyeti yurttaþý olma arzularýný karþýlýksýz býrakmamalýdýr.
Ama Ermeniler de bu muazzam geliþmenin yani yüzyýl sonra Anadolu topraklarýnda Türk ve Kürt halkýyla yeni bir karþýlaþma içine girmenin ancak uygun siyasi ve moral koþullar içinde gerçekleþebileceðini görmeleri gerekir.
***
LDT’nin deðerli konuklarý, ‘devlet ve hükümet isterse’ her þeyin bir çýrpýda mümkün hale geleceðine inanmýþ gibi görünüyorlardý. Oysa Kürt sorununun yakýn zaman içinde geliþen tarihi bile siyasi iradenin önemli olmasýna raðmen, halkýn ve kamuoyunun da belli bir olgunluða eriþmesi gerektiðini yeterince anlatýyor.
Þöyle bir düþünün ve hayal edin, ki ben arada bir ediyorum: Türkiye bir zamanlar kendi yurttaþý olan Ermenilerin torunlarýna vatandaþlýk statüsü verdiðinde, bu, kendi coðrafyamýzdaki çoðulculuða ne kadar büyük bir katký olurdu. Dört-beþ milyon Ermeni’nin bir milyon Süryani’nin, bir milyon Rum’un ve belki bunun yarýsý kadar Yahudi’nin yýlýn belli bir zamanýný-tümünün mümkün olacaðýný sanmýyorum- yaþadýðý bir Türkiye, kendine daha güvenli, dünyayla daha barýþýk, demokrasisi daha ileri bir ülke olmaz mýydý?
Benim çocukluðumun geçtiði Midyat’ta bir zamanlar sokaða çýktýðýnýzda, Arapça ve Kürtçe’nin yanýsýra Süryanice de en çok konuþulan dillerdendi. Süryaniler bizim büyük zenginliðimizdi. Zaman içinde bu zenginlikten geriye fazla bir þey kalmadý. Medyada Süryaniler’in geri dönüþü üstüne haberler okursunuz bazen. Kýsmen doðru. Bir geriye dönüþ var, ama bir o kadar da çözüm bekleyen sorun var.
Osmanlý’nýn kültürel mirasýnýn derlenip toparlanmasý ve Osmanlý yurttaþý gayrýmüslim halklara mensup insanlarýn, bir zamanlar atalarýnýn yurdu olan topraklarda yurttaþlýk statüsü elde etmeleri Yeni Türkiye’nin olmazsa olmaz hakikatlerinden biridir.
Yeni Türkiye’yi, bu hakikatin bilincinde olan Recep Tayyip Erdoðan ve Ahmet Davutoðlu gibi devlet adamlarý yönetiyor olmasý büyük ve çok deðerli bir þanstýr.