Senaryonun sizi etkileyen, diðer projelerden farklý yaný neydi?
SERA TOKDEMÝR: Yönetmen koltuðunda arkadaþým Biray Dalkýran olduðu için projeye dahil oldum. Bu bir komedi filmi olduðundan senaryoyu daha okurken gülme krizine girmek, maksimum faydayý saðlama isteðini de beraberinde getirdi.
HAKAN YILMAZ: Rolümün bugüne kadar oynadýðým karakterlere benzememesi beni cezbetti. Daha beyaz yakalý, sabah sekiz akþam beþ iþine giden, evli ya da sevgilisiyle bir yerlerden kaçan tarzdaki karakterleri canlandýrdým hep. Burada baktým sokakta, evli deðil, serseri, ara ara kötülük de yapýyor ama çok kötü niyetli deðil, mahalle delikanlýsý kývamýnda bir rol var. Oyuncu açgözlüdür, oynamak istedim, hoþuma gitti.
MEHMET ÖZGÜR: Hep istememe raðmen kamera önünde komedi bir türlü nasip olmuyordu. Görünce dedim ki “Tamam ben oynayacaðým bu iþte.”
ÝÇÝMDE PEK ÇOK SERA YAÞIYOR
Nasýl bir karakteri oynuyorsunuz?
S.T: 18 yaþýnda evde kaldýðýndan þüphelenen çýlgýn Papatya’yý oynuyorum. Bütün erkeklerin kendine aþýk olduðunu sanýyor, olmayanýn da olmasý gerektiðine inanýyor. Filmin sonunda, aradýðýný aramadan buluyor ve sürpriz bir aþk oluyor Papatya için.
Komedi kolay görüntüsünün aksine zordur ve kliþeye düþme riski vardýr. Bu zorluða karþý tedbir aldýnýz mý?
S.T: Hiçbir tedbir almýyorum. Mizah hayatýmýzýn içinde var zaten. Çok komik insanlar tanýyorum ve hiçbiri diðerine benzemiyor. Dolayýsýyla canlandýrmaya calýþtýðým karakterin iç ritmini yakalamýþ olmak, her ayrý filmde ayrý komik biri çýkarabilir benim içimden. Ýçimde yaþayan birçok Sera var, farklý hikayelerle ben de onlarla tanýþmýþ oluyorum, iyi oluyor!
Yeþilçam’da trajikomikken þimdi komedinin absürt denemelere kaydýðýný görüyoruz. Sizin filminize de absürt komedi diyebilir miyiz?
H.Y: Ufak göndermeler var belki ama tam absürt olarak adlandýrdýðýmýz Ýþler Güçler, Leyla ile Mecnun gibi deðil. Biraz sektörel ve belli seviyedeki insanlar anlýyor, herhalde birkaç sene sonra seyirci de o absürtlüðü sevecek. Alýþveriþ yaparken iki adamýn konuþmasýna rastgeliyorum mesela, onlarýn aynýsýný oynasam bana oyuncu olarak “Amma karikatür oynamýþsýn” der. Ama gerçek aslýnda. Bence bu filmde yaþayan her karakter gerçek.
M.Ö: Özlediðimiz Yeþilçam komedisi var ya Sadri Alýþýk, Kemal Sunal, Þener Þen’in dönemdeki samimi komedileri, o samimiyetini içinde barýndýrýyor. Aslýnda hikayesine baktýðýnýzda çok aman aman bir hikaye yoktur ama öyle bir samimiyet vardýr ki oturup defalarca izlersiniz o filmi. Bu film o filmlere çok yakýn. Çok samimi...
H.Y: Komedi zaten bir eleþtiridir. Düz fýkra anlatmak deðil, bir þeyleri eleþtirirsiniz. Minik göndermeler yaparsýnýz. Asýl komedi oradan çýkýyor.
M.Ö: Güzel bir söz vardýr ya “Mizah hayatý ciddiye alýr” diye. Mizah çok ciddi bir iþtir. Bunu yaparken çok doðru yerlere gönderme yaparsanýz çok ciddi mevzu üzerinden fena bir mizah yakalayabilirsiniz. Bu filmde baþarýlan nokta bu. Sektöre, yapýmcýya, yönetmene, her yere gönderiyoruz ama onlar bile bu filme gülecek.
90 BÖLÜM DÜMDÜZ AMA KOMÝK
Komedi filminde komedyen olmayan oyuncularýn artýsý daha mý çok?
M.Ö: Bence var. Hepimizin derdi komedyenlik olsaydý film bu kadar samimi olmazdý. Ama ortaya herkesin katkýsýyla bir komedi çýktý.
S.T: Oynadýðým tiyatro oyunlarý da komedi. Özellikle tercih etmiyorum, öyle kýsmet oluyor ama iyi ki de oluyor. Ben çok eðleniyorum oynarken. Piþman deðilim, yine gelse yine oynarým ama bu aralar beyazperde için içimden yükselen istek dramatik hikayesi olan aþýk bir kadýný oynamak.
H.Y: Ne kadar ciddi oynarsanýz komediyi o kadar iyi olduðunu düþünüyorum. Mesela Avrupa Yakasý’nda herkes çok komikti. 90 bölüme yakýn oynadým, ben dümdüz bir adamdým. Dümdüz ama komikti.
sDizi oyuncusu olarak bu kadar çok komedi olmasýnda dizilerin etkisi olduðunu düþünüyor musunuz?
S.T: Olabilir. “Bu kýz dizilerde çok aðlýyor, gelsin komedi filmlerinde biraz yüzü gülsün” demiþ olabilirler! Yapýmcýlarýmýz, yönetmenimiz, teknik ekibimiz, caným oyuncu arkadaþlarým, Eser Film ailesinin her bireyiyle buluþmuþ olmak mutluluk verici.
Sette Tolkien gibi yeni bir dil yazýldý
Diyaloglar ve senaryolardaki bütünleþme bir giþe komedisinin ötesinde gibi. Bir etkiniz oldu mu?
H.Y: Tabii oldu. Sað olsun Biray da (Dalkýran) onu çok destekledi. Hep beraber dedik ki “Bu sahnede nasýl bir þey yapalým?” Çok prova yaptýk, baþtan aldýk ve hep birbirimize yardýmcý olduk “Böyle dersek daha komik olur” diye. Kimse de alýnganlýk yapmadý.
S.T: Senaryo sette baþtan yazýldý diyebilirim.
Filmde bir ara þarký söylüyorsunuz, yorumunuz da dikkat çekici.
H.Y: Ýnþallah iyi olmuþtur. Çok da korkuyordum o sahneden.
M.Ö: Hacamat üzerinden bir þarký sözü yazarsak gündeme daha iyi dokunabilir miyiz, dedik. Oturdum bir þarký sözü yazdým, ortaya öyle bir þey. çýktý. Gençlik yýllarýmýzda Vitamin, Komedi Dans Üçlüsü falan yapardý, umarýn onlarýn yerini tutabilmiþtir küçücük de olsa.
Filmde Arapça’ya benzeyen dilin hikayesi nedir?
Mehmet Özgür: “Senaryoda yeni bir karakter yaratmama izin verir misiniz?” diye sordum. Yapýmcý, senarist ve yönetmen o kadar güzel yaklaþtý ki o teklife oturup bu dili geliþtirdim. Arapça konuþsa yanlýþ yerlere gidebilirdi, onun týnýsýný andýran yeni bir dil yarattým.
Hakan Yýlmaz: Yüzüklerin Efendisi’ndeki Tolkien’in dili gibi baþtan sýfýrdan bir dil yazmýþ. Ýlk baþta “Ne kadar da güzel atýyor!” dedim ama “Deneyeyim” dedim, beceremedim.