Pazar günü altılı masa 5. Toplantısını yaparken Çankırı'nın Dodurga beldesinde belediye başkanlığı seçimi vardı.
Altılı masanın ortak açıklamasına en anlamlı cevap Dodurga seçimlerinde geldi.
Altılı masada liderler birbirlerini ağırlayıp güçlendirilmiş parlamenter sistem vurgusu yapadursunlar; önerdikleri sistemin sorunları çözecek değil bizzat kendisinin sorun olacağını Dodurga bağıra bağıra haber verdi.
Daha Dodurga seçimlerinde bir araya gelemeyen altılı masa liderleri, ülke yönetiminde nasıl bir kaosa sebep olacaklarını görmezden gelip kamuoyuna gülücükler dağıtarak siyaset yaptıklarını zannediyorlar!
Dodurga seçimlerinde 8 aday yarıştı ama altılı masanın lokomotifi CHP yoktu!
Dodurga muhafazakâr bir belde CHP olmayabilir, anlarız. Tamam da masadaki ortakların birine destek verilemez miydi?
Vermemişler tam tersine DEVA ve SP ayrı adaylarla seçime girmiş!
Seçimi kazanmak şart değil, altılı masa orada seçime asılabilirdi. Ankara Çankırı arası 130 km. En azından ABB Başkanı Yavaş mesela DEVA veya SP adayı lehine ağırlığını koyabilirdi. Hatta İstanbul İBB devreye girebilirdi. Seçimi kaybetse de altılı masa ya da Millet İttifakı varlığını hissettirebilirdi.
Hiç birini yapmadılar.
AK Parti'nin adayı Hasan Hüseyin Kaşıkcı 979 oy ile seçimi kazandı.
Yeniden Refah Partisi adayı 47, Adalet Partisi adayı 24, Demokrasi ve Atılım Partisi adayı 23, Memleket Partisi adayı 22, Saadet Partisi adayı 16, Türkiye Değişim Partisi adayı 14 oy aldı, Demokratik Sol Parti adayına ise oy çıkmadı.
Bu seçim sonuçlarının bize verdiği çok önemli bir mesaj var ki o da altılı masanın mutabakat konusundaki iddialarının siyasi araziye yansımıyor olmasıdır.
Adı ne olursa olsun bugünkü sistem başkanlık sistemidir. Başkanlık sistemi ise belediye başkanlığı sisteminin ülke geneline uygulanmasıdır.
Belediye başkanlığında partinin elbette ki önemi göz ardı edilemez.
Ama daha önemlisi hatta en önemlisi adaydır. İsim vererek kimseyi incitmek istemem ama son yerel seçimlerde birçok belediyede bu gerçeği çok net bir şekilde gördük.
En son Dodurga bize bangır bangır aday önemlidir diye bağırdı.
Dodurga'da kimi partilerin yönetim kurulu üyeleri ailelerinin bile kendi adayına oy vermediği görülüyor.
Mesela DEVA'nın 18 üyelik belde teşkilatı aileleriyle birlikte oy verselerdi en az 36 oy almaları gerekirdi. 23 oy almışlar. Yani parti yönetim kurulu üyeleri kendi ailelerinin oyunu bile alamamışlar!
DSP adayına hiç oy çıkmamış!
Başkanlık seçimi böyledir.
Seçmen öncelikli olarak adaya bakar!
Cumhurbaşkanlığı seçimi de böyledir! Altı değil altmış parti bir araya gelse seçmen adaya bakacaktır parti sayısına değil.
Millet ittifakı bu gerçeği henüz kavrayabilmiş görünmüyor.
Kavramış olsa bile ortak aday çıkarabilme istidadı da gösteremiyor.
Masa en azından Dodurga seçimlerinde DEVA ile SP'yi bir aday etrafında toplayabilir; 39 oy alarak iddiasını ortaya koyabilirdi.
Koyamadı, ikinciliği YRP'ye kaptırdı. Dodurga aynı zamanda SP'nin tabanını YRP'ye kaptırdığının tescilli ispatıdır. SP, altılı masada ısrar ettikçe tabanı YRP'ye kaymaktadır. Başkanlık seçiminde de HDP ile anlaşılmış bir ortak adaya SP tabanının oy vermeyeceği aşikârdır.
Aslında altılı masa parlamenter sistem va'diyle ülkeye kargaşayı ve kaosu vadetmektedir!
Daha bir beldede mutabakat sağlayamayan altılı masa, devletin önemli meselelerinde nasıl mutabakat sağlayacak?
Mesela terörle mücadele amaçlı tezkereye CHP ret, İP Kabul oyu verdi. Böylesi önemli bir konuda dahi anlaşamayan bu ittifak ülke güvenliğini nasıl sağlayacak?
CHP ve İP İstanbul Sözleşmesi'ne döneceğini ilan ederken SP ne yapacak ya da ne yapıyor?
CHP'nin LGBT'ye verdiği desteğe SP, DEVA, GP ne diyecek?
İP İslam'ı tahkir eden Medeni Bilgiler kitabını okullara ders kitabı olarak önerince SP, DEVA, GP nasıl bir tavır alacak?
Mesela AB'ye giriş konusunda nasıl bir mutabakat sağlayacaklar?
HDP'siz seçim kazanma ihtimali olmadığına göre ve İP HDP'yi PKK'nın yanında konumlandırdığına göre kuracakları hükümette HDP'ye hangi tavizleri verecekler?
Bunlar sadece birkaç ana başlık.
Bir cumhurbaşkanı seçecekler ama o cumhurbaşkanı altı liderin emrinde olacak?
Şaka gibi.
Şurası bir gerçek ki, altılı masanın kuracağı koalisyon hükümeti ülkeye huzur değil 2002 öncesi problemleri ve kaosu getirmekten başka bir işe yaramaz.
Ben vatandaşın bu gerçeği gördüğüne ve göreceğine inanıyorum.
Evet, bugün cüzdan yakan bir pahalılık var ama onunla mücadele eden de bir hükümet var. Memura ve emekliye verdiği yüzde 42'lik zam bu mücadelenin en belirgin göstergesidir.
Evet, pahalılık var ama ekonomik kriz yok. Akaryakıt sıkıntısı yok. Ekmek ve gıda madde sıkıntısı yok. Bolluk var ama problem pahalılıkta.
Devlet işçiye de memura da her altı ayda gereken desteği veriyor.
Çünkü muhalefetin iddia ettiği gibi kasa boş değil devlet bütün büyük projeleri yürütürken bir taraftan da vatandaşa gereken desteği verecek ekonomik güce sahip.
Ocak ayında işçiye memura emekliye yapılacak zamlarla ülke problemlerini yine bu iktidarın çözeceğini vatandaş yaşayarak görecek ve 2023 seçimlerinde tercihini ona göre yapacaktır!
Görünen köy kılavuz istemez!