Dünyanýn; daha doðrusu ABD ve Avrupa’nýn IÞÝD karþýsýndaki çaresizliði ve öngörüsüzlüðü gelip Türkiye’nin kapýsýna kadar dayandý. Bugün izlediðimiz tablonun özeti bundan ibarettir. Müttefiklerimizin, Suriye ve genel olarak Arap Baharý konusundaki yanlýþlarý, telafisi neredeyse imkansýz hatalarýnýn faturasý Ankara’nýn önüne konulmuþ bulunuyor.
Hangi Ankara’nýn?
Baþtan beri, Esad’a müsamaha gösterilirse sahanýn kaçýnýlmaz olarak radikal terör örgütlerine kalacaðýný ikaz eden Ankara’nýn...
Bölgede demokratik rejimlerin önü açýlmazsa, umutsuzluðun ve þiddetin egemen olacaðýný söyleyen Ankara’nýn...
Ve en nihayet, eski anlayýþlarla, uzaktan bakýþlarla Suriye’nin, Irak’ýn ve bütün Ortadoðu’nun anlaþýlamayacaðýný baðýrarak söyleyen Ankara’nýn...
Hem ikaz edip hem fatura ödemek
Türkiye, bugün yaþananlarýn hemen hepsini tahmin edip, ABD ve Avrupa’yý uyarmýþtý. O zaman kulaklarýnýn üzerine yatanlar þimdi Türkiye’ye uluslararasý hukuku boþvermesini söyleyip, “sadece” IÞÝD’e karþý tetiðe dokunma baskýsý yapýyorlar. Baskýlar adil olmadýðý gibi hiçbir þekilde mantýklý da deðil. IÞÝD’le böyle mücadele edilebilmesi mümkün olmadýðý gibi, göstermelik giriþimler de bu örgütü ve tabanýný daha fazla büyütür.
Bölgenin ve dünyanýn baþýna IÞÝD problemini açan Türkiye deðildir. Bilakis, tehlikenin gelmekte olduðunu zamanýnda söyleyerek sorumlu davranmýþtýr. Buna raðmen Türkiye, uluslararasý toplumun ortak bir karar almasý ve herkesin birden elini taþýn altýna koymasý durumunda yine de inisiyatif alacaðýný söyleyerek dürüst bir müttefik olduðunu göstermiþtir. Suriye’den ve son zamanlarda da Irak’tan gelen 1.5 milyon sýðýnmacýya kapýlarýný açarak ekonomisinin taþýmakta zorlandýðý bir bedel ödemekte olan Türkiye daha fazlasýný yapmaya da hazýrdýr. Ancak, bölgenin uzaðýndan konuþanlarýn da risk aldýðýný görmek gerekiyor. Bazý Avrupa baþkentlerinin“Sen hele gir gerisine bakarýz”türünden motivasyonlarý tabii ki bunun için yeterli deðildir. Dahasý, böylesine ezberden ve duyarsýz öneriler saygýsýzlýktýr da...
Birçok ülke, IÞÝD belasýnýn geliþini göremediði gibi böyle önerilerle sorunun gideceði yeri de göremiyorlar. IÞÝD’e karþý kara ordusu kullanmasý istenen Türkiye’nin bu örgütle sýnýr olduðunu da unutuyorlar. Tek baþýna bu örgütle savaþmak onyýllar boyunca bir çatýþmayý göze almak, bilhassa güneydeki þehirlerin açýk hedef olmasýný kabullenmek demektir. Dahasý, yine onyýllar boyunca radikal terörü topraklarýmýza davet etmek demektir. Ortak harekat durumunda bile böyle riskler varken Türkiye’ye tek baþýna saldýrmasýný önermek gerçekten saygýsýzca bir tekliften baþka bir þey deðildir. Sonu belirsiz bir plan için Türkiye’nin elini ateþe deðdirmesi ve uzun bir süre çekmemesini öneriyorlar.
Sonu belli bir plan þart
Sonu belirli plan ise, IÞÝD ve benzeri örgütleri doðuran Esad rejiminin bitirilmesi ve beraberinde Irak’ta yaþayan halklarýn geleceðinin garanti altýna alýnmasýdýr. Güvenli ve uçuþa yasak tampon bölgelerin oluþturulmasý ve müttefiklerin bütün sýðýnmacýlarýn sorumluluðunu üstlenmesidir. En önemlisi de uluslararasý güçlerin yolun bir yerinde sýkýlýp yorulmayacaðýnýn garanti edilmesidir. Çünkü, herkes biliyor bölgeyi terörden temizlemek zor ve uzun bir mücadele gerektirmektedir. Çözülmesi ve düzene koyulmasý gereken o kadar çok problem var ki, bazýlarýnýn ne olduðu þimdiden belli bile deðildir.
Türkiye, bölgedeki tek demokrasi olarak IÞÝD’den deEsad’dan da en çok zarar gören ülkedir. Ýstikrar ve düzenin bozulmasý en çok, demokratik ve ekonomik hedefleri olan Ankara’yý rahatsýz etmektedir. Sýnýrdan içeri düþmeyen bombalar bile ülkeyi destabilize etmeye yetiyor. Hal böyleyken bir askeri müdahaleden söz etmek ve buna karar vermek için masa üstüne daha çok garantinin konulmasý þarttýr.
Kobani bahanesiyle yapýlan eylemlerin yaþattýðý tablo hazindir. HDP/KCK/PKK’nýn sokaða döktüðü gençlerin ülkeye ve Kürtlere verdiði zararlar saymakla da bitmez. Yaþananlar utanç vericidir, utanç. Böyle bir barbarlýðý ne bu ülke ne de Kürtler hak ediyor.
En kötüsü ise, bu eylemlerin hepimizin damaðýnda býraktýðý ekþi tat olmuþtur. Birlikte çözüm süreci için el ele verdiðimiz ve geçmiþi unutmaya baþladýðýmýz anda birden bire rüyadan uyandýk. Parmaklarýmýz tam da barýþa ve çözüme dokunmak üzereyken sokaklarda eli silahlý, yüzü maskeli insanlarý bulduk.“Ne yapýyorsunuz siz?” bakýþlarýna silahla ve ateþle cevap veren insanlar...
Ýnsanlar öldü, binalar ateþe verildi, þehirler tahrip edildi ve geride koskoca bir hayalkýrýklýðý kaldý... Birlikte barýþa gideceðimiz insanlarýn nefret ve öfkesi hepimizi þaþýrttý. Peki ne yapacaðýz?
Evet, kandýrýldýk. Evet, hançerlendik. Evet zor olacak ama þimdi yaralanan barýþý onarmanýn ve zihinlerdeki bu kötü hatýrayý silmenin zamanýdýr. Zira, Türklerin de Kürtlerin de çözümden baþka yolu yoktur. Bu topraklar üzerinde 77 milyon makul ve mantýklý insan varken vandallýk kazanacak deðil ya!