Bu yazýnýn ana konusu Kýbrýs ama yukarýda baþlýk Türkiye için de geçerli. Kýbrýs sorununun çözümü için nasýl ki sorunu doðru teþhis etmemiz ve tedbiri ona göre almamýz gerekiyorsa, Türkiye’nin þu an içinden geçtiði krizi de doðru teþhis etmemiz ve ona göre tedbir almamýz gerekiyor.
Kýbrýs’ta bunu baþardýk. 2003’ten bu yana hep bir adým ileride durduk. Çözümün önünü açan Türkiye ve Türk tarafý oldu. Ben, ülke tarihinin ve AK Parti Hükümeti’nin en ciddi krizini de yenilenme ve aklanma ile aþýlacaðýný umuyorum. Yeter ki teþhis doðru koyulsun, sorumluluk baþkalarýna atýlmasýn. Sürece deðil sonuca bakýlsýn.
Teþhis yanlýþ koyulursa kriz derinleþir, sorun mahkemeden sokaða taþýnýr. Ekonomi zarar görür, ülke zarar görür. Türkiye’nin dünyadaki imajý, dolayýsýyla da etkisi zafiyete uðrar. Kürt sorununun çözümü rafa kalkar. PKK kendi çözümünü bize dayatýr. AK Parti iktidarýnýn 11 yýldýr yaptýðý iyi þeyler unutulur.
***
Kýbrýs’a dönecek olursak: Doðru teþhis 10 yýl önce konuldu, çözümsüzlüðün çözüm olmadýðý, çözümsüzlüðün Kýbrýslý Türklerin ve Türkiye’nin önünü týkadýðý görüldü. Çözüm yolunda ilerlenmediði takdirde Türkiye’nin bunalacaðý, AB ile olan sorunlu iliþkisini askýya almak zorunda kalacaðý anlaþýldý.
AK Parti iktidarý kendisine yönelik darbe tehditlerine raðmen Annan Planýna destek verdi. Mehmet Ali Talat’ýn önderliðindeki CTP rüzgarýný da arkasýna alan Türkiye 1959’dan bu yana yapmadýðýný yaptý, Kýbrýs’ý taksim etmek yerine birleþtirmeyi öngören bir politika izledi.
Bu politika baþarýlý oldu. 24 Nisan 2004’de yapýlan referandumda Kýbrýslý Türkler önlerine konan planý yüzde 65 oranýnda onayladý. Ancak Rumlar üçte iki çoðunlukla reddetti. Sonuçta sorun çözülemedi ama inisiyatif Türkiye’nin ve Kýbrýslý Türklerin elinde kaldý.
Eðer Türkiye plana destek vermemiþ olsaydý, sonuçlar hem Türkiye, hem de Kýbrýslý Türkler için çok daha aðýr olurdu. Verdiði sözleri yerine getiremediði için AB’yi suçlamamýz, moral üstünlüðü elimizde tutmamýz mümkün olmazdý. Kýbrýs Cumhuriyeti adýna AB’ye üye olan Rumlar kendilerini çok daha güçlü hissederdi.
Evet, plan reddedildi ve Türkiye Rumlara uyguladýðý ekonomik ambargoyu gümrük birliðinden doðan sorumluluklarýna karþýn yerine getirmedi. Ancak müzakereye her zaman açýk oldu. KKTC cumhurbaþkanlarý Talat’ý ve Eroðlu’nu müzakere için cesaretlendirdi.
En son da geçen hafta sonu Dýþiþleri Bakaný Davutoðlu Kýbrýs sorunun önündeki bir engelin daha kalkmasý için KKTC’ye gitti, iktidar ve muhalefet partilerini bir araya getirerek onlarý BM tarafýndan önerilen açýklama metni üstünde uzlaþmaya teþvik etti.
***
Dün Ýstanbul Kültür Üniversitesi’ndeki Küresel Siyasal Ýliþkiler Merkezi’ne (GPoT) gelen ve sýnýrlý sayýda gazeteci, yazar ve kanaat önderiyle konuþan KKTC Dýþiþleri Bakaný Özdil Nami’nin de vurguladýðý gibi Davutoðlu’nun ziyaret sýrasýnda bir ortak akýl ortaya çýktý.
Eðer Rum tarafý Türk tarafýnýn yaptýðý teklifi kabul edecek olursa ya da orta yolda uzlaþma saðlanýrsa, yakýnda bir sayfalýk açýklama için Anastasiadis ile Eroðlu buluþacak ve müzakereler baþlayacak.
Türk tarafý hala yapýcý olmaya gayret ediyor. Özdil Nami’nin dünkü Ýstanbul temaslarý ve yaptýðý konuþma da bu yönde atýlmýþ bir adýmdý. Çünkü doðru teþhis bir kez daha Eylül ayýnda New York’ta BM Genel Sekreteri ile konuþulurken konmuþ, Türk tarafý çözümden kaçmamanýn gereðini anlamýþtý. Umarýz Türkiye, daha doðrusu Ýktidar da kendi sorununa teþhisini en doðru þekilde koyar...