Doğrunun yanlışı... Yanlışın doğrusu...

Sporda öncü olmuş önemli bir gazetenin spor sayfasında, meslek adına içimi acıtan satırlar vardı. Daha doğrusu satır da değil, haberin tamamı yanlış kurgulanmıştı.

Gazete, F.Bahçe’nin Benfica’yı elemesi halinde; G.Saray’ın Şampiyonlar Ligi kura çekiminde 3. torbada kalacağını, aksi halde 4. torbaya düşeceğini yazıyordu. Bu yüzden de “Sakın elenme Fener” manşetini atıyordu.

Haberin bir doğru, bir yanlış tarafı var. Evet, F.Bahçe elenirse G.Saray 4. torbaya düşecek ama;  Sarı-lacivertliler tur atlarsa, G.Saray’a sağlayacağı herhangi bir garanti yok.

Çünkü, söz konusu avantajın yakalanabilmesi için; F. Bahçe’nin tur atlaması dışında Dinamo Kiev, Salzburg, PSV Eindhoven ve Celtic gibi takımların tamamının elenmesi de gerekiyordu. Bu olmadan, F.Bahçe’nin tur atlamış olmasının hiçbir önemi yok. G.Saray 4. torbaya düşecek.

O zaman, “Sakın elenme Fener” manşetinin dayanağı, tamamen çürümüş olur.

***

Aynı haberde, G.Saray’ın UEFA nezdindeki kulüp puanının 29 bin 500 olduğu yazılıyordu ki; buradaki yanlış, facia ötesi bir şeydi...  29 rakamından sonra araya konulan nokta, binler hanesini ayırmak için değil; küsuratı göstermek içindir.

Yani doğru tanım; 29 bin 500 puan denmesi yerine 29.5 puan olması gerekirdi. Arada 28 binden fazla fark var. İnsaf!

***

Aynı gün, önemli bir spor radyosunun programlarında da; bu puanlama gene binler üzerinden verildi ki; bizim medya tam cehalete batmış...

UEFA bu küsuratı neden uyguluyor, onu anlatayım... Bir ülke, Avrupa kupalarında kaç kulüple temsil ediliyorsa; aldığı puan ya da puanlar, o sayıya bölünür. Diyelim ki; A takımı 3 kulüplü bir ülkenin kupalaraki tek takımı olarak kalmış olsun... Bir maçta berabere kalıp tek puan aldığında; o tek puan 3’e bölünür. Onun da ifadesi 0.333’tür.

Bu nedenle, noktadan sonraki rakamlar; bir puanın bölünmüş halidir. Yani tam sayı değildir... Ama bu basit gerçeği, 60 yıldır öğrenemiyorlar. Ayıp yahu!