Doðrusu “blok satýþ” veya “devir” deðil!

Köprü ve otoyollarýn özelleþtirilmesinin “yönetim devri” þeklinde yapýlmasýný takip eden günlerde “olmaz-olamaz” baþlýðý altýnda tespitlerimi aktarmýþ ve “yöntem, fiyat, potansiyel getiri” açýsýndan eksikleri kendi tezime göre sorgulamýþtým... O günlerde konu hakkýnda “sesini çýkaran” yoktu, bugün hemen hemen her gazete ve köþe yazarý, “Baþbakan konuyu açýp, riski üstlenip, bu noktaya getirdikten sonra”, konu hakkýnda bilgi ve görüþ sahibi oldular...

Sevgili dostlar, bizim basýnýmýz malesef BÖYLE! Ýhale yapýlýp, reklam veren büyük bir þirket özellikle ÇARKIN ÝÇÝNDEN BÝR HOLDÝNG kazanýrsa konu hakkýnda konuþan-yazan olmaz. Basýnýn “olmaz-olamaz” demesi için ihaleyi alanýn ya “güçsüz yerli-iliþkileri olmayan yabancý bir kuruluþ” olmasý ya da Devlet büyüklerinden birinin öne düþerek açýkça OLMAZ demesi gerekli... Basýnýmýzýn bir bölümünün ne halde olduðunu sizlerin görüþüne sunuyor ve “deðerlendirmesi size ait” diyerek, konunun “olmasý gerekenler” kýsmýna geçiyorum...

Bu özelleþtirmelerde “fiyat harici yanlýþ olan ne” sorusunu soralým ve detaylarý birlikte sorgulayalým...

Sevgili dostlar, köprü ve otoyol ihalelerinde en büyük yanlýþ “yönetim devri” noktasýnda baþlýyor. Böyle bir satýþ için “devir anlamsýz ve gereksiz” olduðu kadar Türk Halkýný da “rencide ediyor”! Bu iþlem sonrasý en çok sorulan soru þuydu; “25 yýl bilmem kimin yolundan mý geçeceðiz?”! Türk Halký bir Holding yolundan geçmek istemiyor ve bu isteksizlik kalýcý bir durum...

Peki devir yapýlmadan iþlem nasýl yapýlacak? Ýhale yapýlmadan, yapýldýktan sonra ve birçok yazýmda detaylý þekilde modeli paylaþmýþtým, yeniden kýsaca özetlemeye çalýþacaðým...

Ýlk etapta “Türkiye Geçiþ A.Þ.” adýnda bir þirket kurulacak ve bu köprü-otoyollarýn 25-99 yýl arasýndaki gelirleri bu þirkete devredilecek. Böylece ortaya “nakit akýþý” belli olan yani yýllýk “temettü verme potansiyeli önceden” görülebilir bir yapý çýkacak. Sonrasýnda bu þirketin % 99’a kadar olan hisseleri sermaye piyasalarýnda içeride ve dýþarýda arz edilecek. Ne kadar çok nakit bugüne indirgenmek istenirse, yýl o kadar uzun tutulacak ve hisseleri alanlar yýllýk ne kadar getiri elde edebileceklerini bilecekler. Bu noktada önemli bir avantajý da aktarmam lazým; ekonominin büyüme hýzýna göre araç sayýsý artacaðý için yýllýk getiri de hisseyi alan açýsýndan artacak. Ayný mantýk elektrik ve gaz daðýtým ihaleleri için de geçerli. Aylýk ve yýllýk getiri belli olduðu için bu þirketlerin de ayný yöntem ile halka arz edilmesi mümkün..

Sonuç: Türkiye’de 1980 sonrasý baþlayan “blok satýþ en iyi yöntemdir” saplantýsý azalmasýna raðmen malesef hala devam ediyor. Bürokrasi ve siyasette “ayný ekolden, okullardan” özellikle “yabancý etkisi altýnda” yetiþenler genelde bu “yöntemi savunuyorlar”! Onlara göre “blok satmaktan baþka bir çare” olamaz. Oysa bugün Türkiye 1980’ler hatta 90’lar, 2000’ler gibi deðil. Türk Halkýnýn bankalarda trilyon TL birikimi var ve Türk Halk bu þirketlerin tamamýný alabilecek maddi birikime sahip...

Son söz:Ekonomi yönetiminde özellikle “Merkez Bankasý” odaklý yanlýþ olan bir akým var. Ayný yanlýþ tutum ve hatta bazen inanýlmaz davranýþlar “özelleþtirmelere de” yansýyor, son anda Erdoðan devreye giriyor ve hatayý durduruyor. Dikkat ederseniz Zafer Çaðlayan da son günlerde artýk bu gidiþe “isyan etti” ve “uçmasý gereken” Türkiye’yi “emekletmeye çalýþan” bu takýma rest çekti...

Önemli not: 2008’e kadar Türkiye’deki faiz ve “dünya piyasalarýna” akýþ grafiklerine bir bakýn lütfen. Dünya genelinde dolar yaðarken bizim MB adeta þemsiye açtý ve faizi indirmemek için direndi. Hala ayný direniþ, hala “ekonomiyi soðutma” çabasý devam ediyor ve “faizi belli bir seviyede koruma” direniþi “milli bir açýdan bakýnca” inanýn anlaþýlabilir deðil. Buna mukabil yabancýlar ve “içimizdeki yabancýlar” ekonomi yönetiminin özellikle “bürokratik oligarþik kýsmýný” öve öve bitiremiyorlar...