Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Tüm Yazýlarý

Doðu Akdeniz Gerilimi ve.. Kemâleddin Erbakan

Doðu Akdeniz ve Ege’de meydana gelen yüksek gerilim, her an daha büyük gerilimlerin odaðý olabilir.

Mesele, muhtemel deniz dibi zenginliklerini ele geçirmek deðil.. O, sonuç..

Asýl mesele, Türkiye’nin Ege’de karasularý içine ve Akdeniz’de de Antalya Körfezi’ne..

Lozan Andlaþmasý zâten, Ege Denizi adalarýný ve Kýbrýs’ý vermiþti. ‘O günün þartlarý..’ diye izah edilse de..

Ama, 2. Dünya Savaþý’nýn son demlerinde Ýtalya, Mussolini’nin öldürülmesinden sonra savaþtan çekilirken.. Osmanlý’dan 1913’lerde aldýðý adalarý Türkiye’ye geri vermeyi gizlice teklif ettiði iddialarý üzerinde çok konuþulmasa da çok ciddîdir. Ama, o zamana kadar savaþa girmemiþ ve tarafsýzlýðýný ilân etmiþ olan bir Türkiye’nin 12 Ada sözkonusu olunca bu teklife, balýklama dalmasýnýn yanlýþ olacaðýyla izah edildi.

Esasen Türkiye’nin savaþa girecek bir gücünün olmadýðý da düþünülüyordu, Ýnönü tarafýndan.. O da, o günün þartlarý açýsýndan izah edilebilir.

***

Türkiye’nin bu noktadaki çekingen tutumunu, o zaman Yunanistan iyi deðerlendirdi. Üstelik de, savaþta, Hitler Almanyasý’ndan darbe yemiþti. Yani, bu adalar, Yunanistan’a Hitler’in darbesini yemenin bedeli olarak sunulmuþ oldu.

Türkiye bugün, hem Lozan’ýn ve hem de 2. Dünya Savaþý sonunda Ege ve Akdeniz’de oluþturulan statünün sýkýntýlarýný en üst derecede çekiyor.

Yunanistan, taa baþtan beri bütün Avrupa’nýn desteðine sahib olduðu gibi, bugün de baþta Fransa olmak üzere, diðer emperial odaklarý yanýna alarak Türkiye’ye karþý bir gövde gösterisi yapmak istiyor. ‘Sisi Mýsýrý, Suûdî ve sionist Ýsrail rejimi vs. gibi mahallî figüranlar da cabasý..

***

Bu konular ekranlarda da tartýþýlýyor. Ancak, hele de em. generaller devreye girince, ortaya sadece resmî ideolojinin 100 yýllýk iddia ve suçlamalarý tekrarlanýyor.

11 Aðustos akþamý, HT’de, Türkiye- Yunanistan gerilimi konuþulurken, bir em. koramiral, 1911-13 arasýndaki aðýr Balkan Savaþý yenilgisini de, ‘Ýttihad- Terakkî’ye deðil, 3 sene önce tahttan indirilmiþ olan Sultan Abdulhamîd’e baðlýyordu.

Bir Prof. H. Ü. ise.. 1897’’deki Osmanlý-Yunan Savaþý’na deðinirken, Osmanlý’nýn ‘yarý sömürge durumunda olduðu’nu iddia ediyordu. Kimse de düzeltmedi onun iddiasýný..

Halbuki, 1897’de Yunanistan, Osmanlý’ya saldýrmýþ ve Osmanlý da, Sultan Abdulhamîd’in kendi kararýyla açýlmýþ olan bu tek savaþ örneðinde, Müþir Gazi Edhem Paþa komutasýnda, 1 ayda Atina’ya dayanmýþ ve ama, Avrupa’nýn ‘Yunanistan’ý yedirmeyiz!’ korosu karþýsýnda Osmanlý, sadece saldýrganý cezalandýrýp geri çekilmek zorunda kalmýþtý.

Bu emperial ittifak her zaman tekrarlanmak istenebilir.

***

VE.. KEMÂLEDDÝN ERBAKAN AÐABEYÝN ARDINDAN

Dün, bir ebediyet yolcusunu daha, Kemâleddin Erbakan’ý hayýr ve rahmetler dileyerek uðurladýk.

Kemâleddin aðabey Fatih’te diþtabibi idi.. Aðabeyi (merhûm) Necmeddin Erbakan dolayýsiyle yarým asýr öncelerde baþlayan âþinalýðýmýz derinleþerek devam etmiþti.

Onunla sohbet ederken, bazý görüþ ve tavsiyelerini dile getirir ve, ‘Âbi, bu sizin þahsî görüþünüz mü; yoksa, Erbakan Hoca’nýn mý?’ dediðimizde, ‘Ýkisini de kabul edebilirsiniz..’ diye karþýlýk verirdi.

Zaman zaman -ve bazan rahmetli Sedat Yenigün’le de- gidip, ona -ve dolayýsiyle Erbakan Hoca’ya ulaþtýrýlmasýný istediðimiz- görüþ ve eleþtirilerimizi ifade ederdik.

Bazan aykýrý noktalara düþsek bile, aramýzdaki bað hep samimî ve kardeþçe idi.

Dergilerimizi, baþýnda bulunduðu Millî Gazete’nin tesislerinde bastýrdýðýmýzdan, daha dizgi sýrasýnda bile dergilerimizin muhtevâsýndan haberdâr olur ve basamýyacaklarýný söyler ve biz de sahife filmlerini toplayýp basým için baþka matbaalara giderken, ona da gönlü râzý olmadýðýndan, bizi geri çaðýrýrdý.

Aradan uzuun yýllar geçti. 1980-2015 arasýndaki 35 yýllýk coðrafî kopuþ sonrasý dönüþümde, Kemâleddin aðabeyi yine eski heyecaný ve dikkati içinde buldum.

Elbette zaman hükmünü icra etmiþ ve hareket etmekte bir takým zayýflamalarla karþýlaþmýþtý. Ama, yine de, konferanslara, sohbet toplantýlarýna katýlýyor, bazý konularý enine-boyuna sohbet ve yayýnlarý da dikkatle takib ediyordu. Bu arada, özellikle Erbakan Hoca ve etrafýnda oluþan birçok siyasî ve diðer insanî iliþkilerle ilgili, çoðumuzun bilmediði düþündürücü hâtýrâlarýnýn bir kýsmý da Ýnkýlab Yayýnevi’nce yayýnlandý.

Kemâleddin aðabey, son 1 yýldýr hareketlerinde daha bir zayýflama olduðundan dýþarýda pek görülemez olmuþtu. Ve nihayet, dünya emanetini, ezelî sahibine iade etti.

13 Aðustos 2020 Perþembe günü öðle namazýný müteakib, Fâtih Câmii’nde büyük bir kitlenin iþtirakiyle kýlýnan cenaze namazýndan sonra, 92 yýllýk fâni dünya yolculuðundan ebedîyet yolculuðuna çýktý. (Müslüman kesimlere þirin gözükmek için, yýllardýr, ilginç yollarý deneyen kemalist-laik bir siyasî hareketin liderinin, ismini de kocaman yazdýrarak cenazeye gönderdiði çelengi merhûm Kemâleddin aðabey görseydi, herhalde, ‘Biz Müslümanlarý böyle atraksiyonlarla kendisine cezbedeceðini sanýyor olmalý..’ diye tebessüm ederdi).

Kemâleddin aðabeye, çýktýðý bu ebedî yolculuðunda Allah’u Teâlâ’dan hayýrlar ve rahmetler; yakýnlarýna ve gönüldaþlarýna sabýrlar diliyorum.

***