Selim ATALAY
Selim ATALAY
http://www.selimatalay.com
Tüm Yazıları

Doğu Akdeniz’de enerji oyunu

Türkiye’siz ve Türkiye’ye rağmen bir kapıp-kaçma telaşı başladı… Ki mümkün değil. 

Akdeniz’de Kıbrıs’ın Güneyi ile Mısır arasındaki alanda gaz yatakları var. Bu bölgede Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin-Gazze ve Mısır’ın hak iddiası var. Kıbrıs’ın da hem Güneyi, Hem de Kuzeyiyle bu yataklarda payı bulunuyor. Ancak Güney, Kuzeyi karıştırmadan, üstelik Yunanistan’ı da yanına alarak bir şeyler yapmak istiyor. Ve tek dertleri, Türkiye’yi dışlamak...

Doğu Akdeniz’deki oyunlardan biri, enerji oyunu... Genel dünya piyasası için önemi olan ya da olmayan yataklar, kaynaklar ve geçiş yolları üzerinde enerji kavgası var. Suriye, bir enerji kavgasının sahasıdır: Hem yeraltı kaynakları, hem denizi, hem de geçiş yolu olarak. 

Doğu Akdeniz’de telaşla bir fiili durum yaratma çabası var. Fiili durum, zamanla ve aşınmayla hukuki oluyor. O yüzden ‘gaz benim’ diyen, mülk sahibi olmaya da ilk adımı atıyor. Kıbrıs Güneyinden başlayarak, Lübnan-İsrail arasında ihtilaflı bölge var. Daha güneyde Filistin ve Gazze’nin hakkından hiç söz eden yok... Bölgede şimdilik Mısır kendi kıyısına yakın bir bölgede gaz çıkartıyor.

Konu, son haftada İtalyan sondaj gemisinin Kıbrıs’ın güneyinde arama tarama yapmasının Türk donanmasınca engellenmesiyle yeniden ısındı. İtalyan gemisinin bayrağı İtalya’yı, Rum kesiminin kendisi de AB’yi bu konuya taraf yapmaya çalışıyor. 

 

Kıbrıs ve Akdeniz’in doğusu oldubittilere ve yangından mal kaçırmalara alışkındır. Uyutma ve oylama ile gasp, bölgenin adeta bir kuralı haline gelmiştir. Neyse ki Türkiye de bu oyunları bozma konusunda artan refleksler geliştirdi. Herkese, anladığı dilden konuşmaya başladı. Oldubittiye karşı Türkiye’nin çarpan etkisi var. Bildiğin, çarpıyor. 

 

Doğu Akdeniz’de bir telaş bir telaş

Mısır, Rum Kesimi ile arasında ‘Münhasır Ekonomik Bölge’ adı altında Akdeniz’in karşılıklı kısmını paylaşmış ve araya sınır koymuş durumda. Türkiye meşru olmayan bu paylaşımı tanımıyor. 

Abdülfettah Sisi, Kasım 2017’de Anastasiyades ve Çipras ile Kasım 2017’de Kıbrıs’ta buluşup ‘Kıbrıs açığındaki Afrodit yatağından Mısır’a boru hattıyla gaz yollama’ projesi konuştu. 

Afrodit 6 yıl önce bulundu ama hala işletilemiyor. Nedeni, Türkiye vetosu… Mısır’ın ise kendi gazı var. Mısır kıyısından 150 mil açıktaki Zohr yatağından gaz üretimi başladı. Sisi, Kıbrıs gazına ihtiyacı olduğundan değil, fotoğraf çektirmek için bu konuyla ilgilendi.

Kıbrıs açığından çıkan gazı boruyla Mısır’a getirip, oradan LNG olarak gemiyle yollamak, bir çare. Ancak bunlar, projelerin çekiciliğini azaltan ek maliyetler demek. 

Asıl Mısır, en hızlı şekilde Zohr’dan gazı alıp, kendi tüketimine kullanma çabasında. Enerji altyapısı dökülen, elektrik açığı olan Mısır için bu gazın hayati önemi var. Mısır’ın 2 yılda kendi tüketimini bu yataktan karşılaması bekleniyor. Sonra da Mısır ihtiyaç fazlasını LNG olarak satmaya çalışacak. 

Zohr yatağında uluslararası enerji kavgasının da yansıması var. Kaynağı İtalyan Eni buldu. Sonra yüzde 10 hisseyi BP’ye, yüzde 30 hisseyi de Rusya şirketi Rosneft’e sattı. Rosneft, dünyaya Rus doğalgazı satmaya uğraşıyor. Normalde bu proje kendisine rakip. Ama Rus şirketi köprü başı tutmak için de rakip projeden hisse alıyor, Doğu Akdeniz’de taraf oluyor. 

Bu arada gaz üzerinden hava yapmak isteyen Rum-Yunan ikilisinin İsrail ile anlaşıp İtalya üzerinden Avrupa’ya ulaşma çabaları, ayrı bir hikaye. İsrail’in açığından başlayacak, Kıbrıs’ın güneyinden Girit’e, oradan İtalya’ya boru hattı konuşuyorlar. Ne mesafe, ne deniz derinliği, ne maliyet, ne de talep böyle bir hattı mümkün görüyor ama maksat heyecan olsun. 

Türkiye’yi dışlamaya çalışan bu projeleri haklı gösterecek bir durum yok. Türkiye olmadan bu işlerin olmayacağı anlaşılana kadar bu denemeler sürecek. 

 

Bu arada bizzat, şahsen, cidden Mısır...

Mısır’da Abdülfettah Sisi darbe ile geldi. 2013’te Muhammed Mursi’yi ancak silah zoruyla aşabildiler. O zaman Mısır ve Türkiye’de aynı oyun tezgahlandı. Türkiye’deki senaryo işlemedi.  

Sisi, 2014’te yüzde 48’in katıldığı tek adaylı darbe seçimiyle devlet başkanı oldu. Dört yıl ne kadar çabuk geçmiş. Şimdi 26-28 Mart’ta Mısır’da yine seçim var.

Seçimi iki aday şereflendirecek. Biri Sisi. Diğeri de, Sisi’yi canından çok seven bir siyasetçi. Tek adaylı seçim sıkıcı olacağı için, bu adayı da Sisi’nin oluruyla Sisi’nin yanına kattılar. Adını yazmaya gerek yok, nasılsa kazanamayacak. Bu arada, tanınmış muhalifler gözaltına alındı. 

Sisi seçim kampanyası kapsamında son birkaç haftada: 

- Zohr doğalgaz yatağından gelen gazı törenle karşıladı. Törende Mübarek’in devrildiği sokak ayaklanmasının bir benzerinin artık yaşanamayacağını, girişimi ordunun bastıracağını söyledi... Acaba neden böyle bir şey söyleme gereği duydu? 

- Kahire’nin dışına kurulan ve gerekli olup olmadığı tartışmalı yeni kenti ziyaret etti. Mısır’ın müteşebbis ordusunun müteahhitliğinde alternatif ‘Kahire’ kuruluyor. Devlet, Cumhurbaşkanlığı, Meclis, Bakanlıklar, Merkez Bankası elçilikler, oraya taşınacak. 2019 sonunda bitebilir. İlk masraf 4.5 milyar dolar. Kahire’yi düzeltmekten umut kesilmiş. 

- Nil nehri üzerindeki Etiyopya barajı hakkında kötü konuşup, ‘Kimse Mısır’ın su payına el uzatamaz’ dedi. Mısır medyası ‘Barajı bombalarız’ havasında. 

- Sina’da yerleşen silahlı gruplara karşı kapsamlı bir askeri harekat başlattı. Bu harekat, İsrail uçaklarının Sina’yı Mısır adına bombaladığının duyulmasından sonra geldi. İsrail, Mısır onayıyla Mısır toprağında bombardıman yapıyor. Peki Mısır kendi toprağını bombalamaktan bu kadar aciz mi? Son harekat, işte itibar açığını kapatmak için... 

Görenler anlatıyor, TV’lere harekata dair görüntü verilmiş. Konu: Sina çölünde harekat. Görüntü: Mısır hücumbotları açık denizde suları köpürte köpürte ilerliyor. ‘Sina çölünde donanmanın ne işi var’ diye sorana da cevap hazır: Donanma Sisi sayesinde çok gelişti, artık kumda da gidiyor!

 

Mısır’da gaz var, su bitiyor…Ekmek ve benzin devletten 

Mısır’ın 94 milyon nüfusu Nil nehri boyunca dar bir şeritte yaşıyor. Nil’in dışı çöl... Bu nüfus su kullanıyor ve devlet eliyle ucuz tutulan benzini yakıp, ekmeği tüketiyor. 

Devlet Mısır lirasını da tutmaya çalışıyordu ama iki yıl önce vazgeçtiler. Her şey iki kat zamlandı. Petrolü kısmen Suudi Arabistan yolluyor. İndirimle %60 ucuzlamış benzini bol bulan trafiğe çıkıyor, Mısır trafiği felç. Dünya Bankasına göre Mısır’ın 330 milyar dolarlık milli gelirinin yüzde 4’e yakını trafik tıkanıklığında heba oluyor. 

Mısır devleti 1920’den beri ekmek, şeker ve yağ fiyatını ucuz tutuyor. Sokağın bu sayede rahat durduğu düşünülüyor. Dünya Bankası’na göre ekmeğe yüklenen Mısır halkı obez olmuş. Aynı zamanda devlet eliyle fiyat düşürmenin astarı, yüzünden pahalı... Araştırmaya göre benzin ve gıda sübvansiyonu durdurulsa, elde kalacak paranın yarısı en yoksul %60’a elden verilse, her haneye yılda 600 dolar düşer. En yoksulun geliri de bu sayede iki kat artar. Yani, olmayan para devlet eliyle heba ediliyor. 

Su durumu daha da vahim: 21. yüzyılın coğrafya sıkıntısı çoktan başladı. Dünyada su azalıyor. Olan su için de eller silaha gidiyor. 

Nil Nehri kollarıyla Etiyopya’dan başlayıp Sudan’da tamamlanıp, Mısır’da biter. Etiyopya kendi toprağında baraj yapıyor. Mısır da suyun azalacağını düşünüp telaşlanıyor. Baraj bir yıla tamamlanacak. Mısır, baraj yokmuş gibi halen akan suyun aynen akmasını istiyor. Etiyopya ile Sudan, bakarız-ederiz demekteler. Sudan ile Türkiye’nin son yakınlaşması, nedense Mısır’ı gerdi. 

Esas mesele, Mısır’ın suyu idareli kullanmaması, çiftçiden suya para almaması ve suyun israf edilmesi. Afrika ve Nil bu yanlışları artık affetmiyor. Suyun varsa, artık damla damla kullanacaksın. Türkiye ile de iyi geçineceksin.