Cumhuriyet döneminin ilk geniþ kapsamlý askeri darbesi 27 Mayýs 1960 tarihinde gerçekleþtirildi. Ta Dersim isyanýndan bu yana bir çýban baþý olarak duran Doðu ya da Kürt Sorunu, 27 Mayýs'çýlarýn da gündemine oturmuþtu. Devleti sadece yarbay, yüzbaþý ve üst teðmenlerle yönetemeyeceðini anlayan cunta, yeni emekliye ayrýlmýþ Orgeneral Cemal Gürsel'i alelacele Ankara'ya getirterek, iþin baþýna getirmiþti. Bu sýrada Rus ‘bilim’ adamý ve siyasetçi Minovski'nin kaleme aldýðý bir rapor, Kürt diye bir ýrkýn ya da kavmin olmadýðý, “Kendini Kürt sananlarýn kökeninde Ýran vardýr” iddiasýný öne sürmüþ ve bu iddia Ýslam Ansiklopedisinde yer bulmuþ. Gürsel ve arkadaþlarý "kendini Kürt sananlara" aslýnda Türk olduklarýnýn anlatýlmasý konusunda karar almýþ.
Uzmanlarca skeçler, tiyatro oyunlarý hazýrlanarak bunlarý bölge halkýnýn ayaðýna götürüp geniþ kapsamlý bir Türklük propagandasý yapýlmasýna karar verilmiþ. Radyoda Türkçe türkülerin çalýnmasý, propaganda uzmanlarýnýn hazýrlayacaðý özel programlarýn devreye girmesi de öngörülmüþ.
Diyarbakýr'ý 27 Mayýs'tan bir süre sonra ziyaret eden Orgeneral Cemal Gürsel, "Bu memlekette Kürt yoktur. Kürdüm diyenin suratýna tükürürüm!" diyerek soruna nasýl yaklaþtýðýný açýklamýþ.
Gürsel'in bir baþka "dahiyane fikri" Kürtleri Batýya sürerken, Türkleri de Doðu'da iskana zorunlu kýlmaktý. Darbeciler yeniden göç ve iskan yöntemlerinde çare ararken, "kendini Kürt sananlarla" Ýran ve Irak'taki Kürtlerin herhangi bir baðlantýsý olmamasýna özen göstermiþler. Lozan'da Irak'ta bulunan Kürt nüfusun Anadolu'nun doðal bir parçasý olduðu tezini öne süren irade, 1960'larda bu baðýn tümüyle ortadan kaldýrýlmasýný ister!!
Lozan'daki tez mi doðrudur, yoksa darbecilerin tezi mi? Darbeciler, bu gibi ayrýntýlarý ve tezatlarý bile fark etmeden, günü birlik kararlarla sorunu yönetip yönlendirme yolunu seçmiþ, ve her þey Arap saçýna dönmüþ.
Darbecilerin DPT'ye yaptýrdýklarý sözde yeni çalýþmalarda "yeni" denebilecek hiçbir þey yoktur. Ýskan, tehcir, Türkleþtirme, köylerin kaldýrýlmasý/birleþtirilmesi, yöreye ilkeli memurlarýn atanmasý gibi çözümler tek parti döneminin önerileridir ve daha önce denenmiþ, fiyaskoyla sonuçlanmýþtýr. Aradan geçen onca zamana raðmen bir özeleþtiri yapýlmamasý, geçmiþin akýl/mantýktan uzak çözümlerine dönülmesi, sorunu daha da büyütmüþ.