Doðu’nun Batý’ya hükmedeceði günler geliyor

Bir yazarýn notunu yeniden okudum; Pasifik çað’a DOÐU önderlik edecek... Sizce? Doðru mu söylüyor bu yazar?

Sevgili dostlar, çok uzun zamandýr hemen hemen her yazýmda Batý’nýn Doðu’ya hakimiyetinin bitiþinden bahsediyor ve YENÝ DÜZEN ve DENKLEM tanýmýný yapmaya çalýþýyorum. Aslýnda bu detayý sorgulayan dünya genelinde birçok yazý kaleme alýnýyor. Yeni denklemi ve hakim güçleri kendi bakýþ açýlarýndan tarif eden birçok yazar var. Bütün bu yazýlarýn ortak bir karesi var; bölgemizde tanýmlanan yeni büyük güç denklemi içinde Türkiye mutlaka var. Kimi Rus-Türk, kimi Avro-Türk, kimi Türk-Ýslam coðrafyasý olarak tarif ediyor. Burada tercih ve oluþum büyük ölçüde elimizde olmakla birlikte Türkiye’nin artýk birçok seçeneði olduðu açýk...

Ýþte tam bu noktada Türkiye’nin attýðý enerji adýmlarý yani Nükleer enerji, Hazar entegrasyonu ve Kuzey Irak iþbirliði çok önemli. Bu adýmlarý engellemek isteyenlerin de sayýsý az deðil. Özellikle Almanya’dan gelen “biz nükleerden vazgeçtik 2022’ye kadar kapatýyoruz, siz de yapmayýn” açýklamalarý ve içerideki uzantýlarýn eylemleri dikkat çekici...

Hemen soralým; “bu oyun neden oynanýyor”...

Soruya cevap olarak kýsa bir þekilde tezimi paylaþmak istiyorum: son 10 yýldýr sürekli büyüyen-genleþen, Avrupa küçülürken % 4’lük oranlarý yakalayabilen Türkiye, önümüzdeki 10 yýlda yani 2023’e giderken, dünya genelinde oluþabilecek “genel büyüme trendini” kat be kat üstünde bir ivme yakalayacak ve bu ivme için gerekli enerjiyi “nükleer katký” olmadan saðlamamýz da mümkün deðil! Kuzey Irak ve Hazar yukarýda belirttiðim gibi diðer önemli 2 bileþen...

Sevgili dostlar, Almanya ve bazý ülkelerin “diðerlerini” tuzaða düþürme yolunda “alýr gibi göründükleri” kararlarý görünce inanýn çileden çýkýyorum! Bu açýklamalar bir de içerideki “yerleþik lobiler” tarafýndan sahiplenip pazarlanýnca iþ çok baþka noktalara gidiyor... Çok açýk yazayým; “enerji dinamiklerimizi” hakkýnda Türkiye’de korkunç bir lobi var! Amaçlarý tek ve net; Türkiye’yi daha 1970’lerde “geçebileceði”-GEÇEMEDÝÐÝ, nükleer enerjiden uzak tutmak, enerji faturasý üzerinden borçlandýrmak ve “ölçek büyütmesine” engel olmak ! Daha açýk yazayým; Büyüyen Türkiye’nin önünü kesmek ve Türkiye’yi çýktýðý kabuða geri doldurmak ! Kuzey Irak ile oluþacak iþbirliðini güçlendiren ÇÖZÜM SÜRECÝ’ni baltalama çalýþmalarý da içten-dýþtan devam ediyor...

Sevgili dostlar, Menderes “Amerika’dan para alamadýðý” için Petrol Ofisi’ni Ruslar’a satmak isterken “canýndan oldu”! Hareketi yapanlar kendilerine göre ülkeyi kurtarýyorlardý fakat gerçekte bugün Türkiye’de “altýn çýkarýlmasýna” iyi niyetle engel olmaya çalýþan “vatandaþlarýmýzdan” farklarý yoktu! Almanlara göre Türkiye altýn çýkarmamalýydý, birilerine göre de o dönemde Rusya ile iþbirliði yapýlmamalýydý...

Sevgili dostlar, YENÝ DÜNYA DÜZENÝ içinde “çok net bir büyüme” trendine giren Türkiye için “enerji” en hayati baþlýk!  Ve en önemlisi Türkiye yeni enerji açýlýmýný “Afrika’dan Orta Doðu’ya, Kuzey Irak’tan Rusya’dan hatta Japonya’ya uzanan yeni bir hat üstünde” yapacak!

Peki yeni model nasýl detaylandýrýlabilir?

Türkiye ve “periferisinde” yeni bir “emperyal” güç doðuyor. Emperyal fakat emperyalist deðil! Bu fark ÇOK ÖNEMLÝ! Bu oluþuma sadece “Türk-Ýslam” sentezi olarak bakmayýn. Bu yapý Rusya, Çin, Ýran, Hindistan, Orta Doðu ve Orta Asya’da birçok “yeni beraberlikleri de” içine alýyor ve birçok yeni tezi de kapsýyor. Bir örnek vereyim; bu yapý temelde “Türk-Ýslam” coðrafyasýný temel-çekirdek olarak alsa bile aslýnda “Türk-Ýslam-Ortodoks” iþbirliðini de, Türk-Çin sentezini de hatta Türkiye sýnýrlarý içinde yaþayanlara “tek kimlikli-çok kültürlü” yeni bir “açýlýmý da” içeriyor... Konjonktürel ve bilinçli adýmlarla ortaya çýkan yapý “çok büyük ve çok kapsamlý”! Büyük Türkiye’nin enerji ihtiyacý da karþýlayabileceði projeleri de BÜYÜK! Bu noktada þunu da belirteyim; Avro-Türk yeni bir güç oluþacak ise buna da karþý deðiliz fakat Avrupa’nýn samimiyetsizliði ve adým atmadaki isteksizliði bize çok vakit kaybettiriyor. O da bir seçenek ama AB için çok önemli olmasýna raðmen ciddi anlamda vakit kaybedip-kaybettiriyorlar, sonsuza kadar bekleyemeyiz!

Sonuç: Türkiye “yeni bir açýlýmýn” ve yýllar sürecek bir büyüme trendinin eþiðinde! Bu BÜYÜME “nükleer enerji olmadan” SÜRDÜRÜLEMEZ ve Türkiye nükleer enerjiyi en kýsa sürede devreye sokarak kullanmaya baþlamalý aynen Kuzey Irak ve Hazar projelerinde hýzlý davranýlmasý gerektiði gibi... Türkiye bu enerji dinamiðine geçerken, Türkiye ile samimi iþbirliði yapmak yerine “oyunlar ile durdurmaya” çalýþanlarýn adýmlarý dikkatle izlenmeli ve özellikle kamuoyunu “biz 2022’de kapatacaðýz” gibi sahte bilgilerle yanýltmalarýna karþý durulmalý... Biz yolumuzda ilerliyoruz, gelene “hoþgeldin” deriz ama bizi yavaþlatýp, durdurmaya çalýþanlarý daha fazla taþýyamayýz...