Dokunulmazlýklar kalktý, peki sonra?

Varsayalým, yaramazlýk sýnýrýný aþtýklarý için cezalandýrýlmasý gereken BDP’lilerin dosyalarý Meclis’e geldi... Parmaklar kalktý, indi ve dokunulmazlýklarýn kaldýrýldýðý anlaþýldý... Peki sonra ne olacak?

Bu soruyu kendi öfkeli dönemlerimde yaþadýklarýmdan hareketle soruyorum. Bir pire için yorgan yakan cins milletiz ya, önünü ardýný pek düþünmeden öfkemizi yatýþtýracak keskinlikte davranýr, eser gürler, kýrar döker, filme çekilip sonradan gösterildiðinde yüzümüzü kýzartacak biçimde tepkiler veririz... Bazýlarýmýz daha ileri gider, hiç hesapta yokken yýllarca cezaevinde yatmayý getirecek türden yanlýþ iþler de yapar; elini kana bulayan bile çýkar...

Dokunulmazlýðý kaldýrma aþýrý bir siyasi tepkidir; ardýndan beklenen geliþmeler yaþanýr ve dokunulmazlýðý kaldýrýlan milletvekilleri cezaevine gönderilirse, bu, ‘siyaseten katl’ demektir... Siyasi açýdan haklý bir öfke siyasi algýda ölümcül bir yanlýþlýða dönüþür.

Olumlu bir sonucu olmaz mý öfkeyle yaptýðýmýz dokunulmazlýk kaldýrma giriþiminin? Sözgelimi, cezaevine gönderilen on milletvekilini gören diðer BDP’liler uslanýr ve bundan böyle cezalandýranlarýn istediði gibi davranýr mý? Yaramazlýk sýnýrýný aþmalarý yüzünden bölge halkýnýn BDP’den sýtký sýyrýlýr ve siyasi eðilimleri daha ‘mâkule’ doðru kayar mý? PKK saldýrýlarý býçakla kesilmiþcesine durur mu? Kandil boþalýr, militanlar silâhlarýný teslim mi eder? Ýmralý ilk temasta “Söyleyin, her dediðinizi yerine getireyim” mi der?

Ne olur, ha ne olur?

Günlerden beri beynimi pnömatik cihazýyla oyarcasýna zorluyorum, dokunulmazlýk kalkýnca olmasýný umabileceðim bir tek olumlu geliþme gelmiyor aklýma... Hani tek bir olumlu geliþme beklentim olsa, ayný öfkeyi duyduðum için ben de “Dokunulmazlýklar kalksýn” diyenlere katýlacaðým... Taraftarlarýn gerekçeleri arasýnda öfkelenmeyi haklý çýkaran sebepler var, ama ‘dokunulmazlýklarý kaldýrma’ cezasýnýn ne iþe yarayacaðýna dair hiç iþaret yok...

Korkarým, öfkeyle kalkan bir kez daha zararla oturacak...

Acaba etnik terörle baþetmek zorunda kalmýþ baþka ülkelerde çözüm yoluna girmiþ bir sürece uygun davranmadýklarý için iktidar sahiplerini öfkelendiren seçilmiþ kadrolara uygulanmýþ benzer bir ceza var da biz mi bilmiyoruz? Milletvekillerinin hepsine tanýnmýþ bir imtiyazý bazýlarýndan kaldýrma gibi? Ya da halkýn oyuyla temsil görevi almýþ milletvekillerini cezaevlerine týkmak gibi?

Çözüm yolunda olaðanüstü adýmlar atarken terörle mücadeleyi bir an için yavaþlatmayan ülkeler var, ama iþi siyasi sistemi altüst edecek bir noktaya kadar götüren tek bir örnek bilmiyorum.

Giriþimi doðru bulup “Dokunulmazlýklar kalksýn” diyenler “1994’e döneriz” tespitinden rahatsýzlýk duyuyorlar; tuhaftýr, BDP liderleri de “1994’e benzemez” diye tersliyorlar benzetme yapanlarý... Doðrudur, 1994 ile 2012 arasýnda geçen 18 yýlda Türkiye çok deðiþti, tabii dokunulmazlýk tartýþmasýnýn sürdürüldüðü þartlar da...

Þartlar bugün 1994’ten daha da fazla siyasi sistemi taðþiþ edecek giriþimlerde bulunmamayý gerektiriyor. Ayrýca 1994 deneyimi yaþandý ve hiçbir iþe yaramadýðý görüldü; yanlýþta ýsrar etmeyecek kadar akýllanmýþ olmalý siyasi kadrolar...

Ýþi tadýnda býrakmalý; öfkenin haklýlýðýnýn anlaþýlmasýyla ve öfkelenilen eylemi yapanlarýn duyduðu rahatsýzlýkla yetinilmeli...