Ýki hafta önceki yazýda Derin Tarih Dergisinden söz etmiþtim. Derginin Eylül sayýsý “Ýzmir’i kim yaktý? - Asýrlýk tartýþmaya yeni yaklaþýmlar” özel dosyasýyla çýktý. Yaþar Aksoy, bilenler bilir, bir Ýzmir sevdalýsýdýr. Konuyu o kadar derli toplu ve ikna edici biçimde ele almýþ ki bir çýrpýda okuyup bitiriyorsunuz. “Çok bilinenin aksine” diyor Yaþar Aksoy, “Ýzmir’i ne Yunanlýlar, ne de son zamanlarda konuþulduðu gibi Türkler yaktý, Ýzmir’i Ermeni çeteleri yaktý.” Hem takdim yazýsýnda Mustafa Armaðan, hem Yaþar Aksoy ‘Ermeniler’ deðil ‘Ermeni çeteleri’ ibaresini kullanmaya özen gösteriyorlar. Dosyaya Yaþar Aksoy’la birlikte Oktay Gökdemir, Bestami Bilgiç ve Heath W. Lowry yazýlarýyla katký vermiþler.
Yerel seçimlerin erkene alýnmasý gündemde. Ýzmir’i yönetmeye talip olacaklarýn önce Ýzmir’i tanýmalarý gerekiyor. Bu da Ýzmir’in tarihini bilmekle baþlar diye düþünüyorum. 9 Eylül 1922’deki zaferden sonra 13 Eylülde çýkan büyük yangýnda Ýzmir’in önemli bir kýsmý yok oluyor. Bildiðim kadarýyla bugünkü Fuarýn bir eski adý da “Yangýn Yeri”.
Ýzmir’in bazý bölgeleri bugün yangýn yerinden beter. O bakýmdan kentsel dönüþüm kaçýnýlmaz. Uzun yýllarýn ihmali var belki, ama bu yönde baþta yerel yönetimler olmak üzere herkes, en az Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn çýrpýnýþýný anlamak zorunda. Allah korusun, bir deprem halinde, yangýndan daha kötü bir manzarayla karþýlaþma ihtimali çok yüksek. Her gün bir duvarýnýn tuðlasý düþen evi, sahibi tuðlayý yerine koyup kullanmaya devam etmiþ. Duvar çökünce ev sahibi duvara sitem etmiþ, “haber versen olmaz mýydý!..” demiþ. Duvar dile gelip söylenmiþ, “seni kaç kere ikaz ettim, anlamadýn.” Bizim ki de o hesap, eðer kentsel dönüþümü ha bire erteleyecek olursak, sitem edecek yer de bulamayabiliriz.
Toplumdaki deðiþim ve geliþme bir zamanlar çok konuþulan mevzularý geri plana itiyor, anlamsýzlaþtýrýyor, bugün o konulara gündemde yer vermeyi imkânsýz kýlýyor. Laiklik adýna bir zamanlarýn çarpýk uygulamalarýný hatýrlayalým. Günümüzde hala onlardan izler varsa da artýk sýra dýþý kabul ediliyor bunlar. 4+4+4 bahane edilerek bazý kýþkýrtmalar yapýlmadý deðil ama piyasasý yok bunlarýn artýk, pazar deðeri sýfýra yakýn duruyor, dolayýsýyla da borsada yatýrýmcý bulamýyor.
Burada asýl olan toplumun bu tür anlayýþlarý dýþlamasý olsa gerek. Kendiliðinden bir müeyyide diyebiliriz buna. Terör konusunda da benzer bir durum yaratmalýyýz. Bütün Türkiye’de terör örgütü ve destekçilerini insan içine çýkamaz hale getirmek gerekiyor. Bu yolda atýlmýþ adýmlar yok deðil. Gaziantep’teki saldýrýdan sonra sivil toplum örgütleri böyle bir giriþimde bulundular.
Benzer bir giriþimi Ýzmir’de yaþayan Güneydoðulularýn oluþturduðu sivil toplum örgütlerinden bekleyelim mi? Ýzmir’in birikimi bu konuda da Türkiye’ye örnek olacak adýmlar atmaya yeter de artar.
Terör örgütü doðrudan Ak Parti’yi hedef alýyor. Çünkü Ak Parti Kürt sorununda þimdiye kadar çok önemli adýmlar attý ve atýyor. Ak Parti çözdükçe terör örgütü zemin kaybediyor, altýndaki zemin kayýyor. 30 yýldýr olup bitene bakalým. Çözüm yolunda atýlan her adýmý engellemek için yapmadýklarýný býrakmadýlar, þiddeti azdýrdýlar.
Terör örgütünün Kürt sorunu diye bir meselesi yoktur. Kürtlerin kimlik ve kültür sorunlarý deðildir onlar için esas olan. Kürtler ve haklarý için PKK gerçek bir tehdit haline gelmiþ bulunmaktadýr.
Kandil altý bin kiþiyi barýndýrabiliyor. Þimdiye kadar 35 - 40 bin terörist ölmüþ. Demek ki Kandil altý yedi defa dolup boþalmýþ. Öldürmek çare deðil yani. Ýþte bunun farkýnda olan Ak Parti ve Baþbakan Erdoðan çarenin daha çok demokrasi, insan haklarý ve hukukun üstünlüðü olduðunun farkýnda. Daða çýkmayý önlemek için öncelikle yapýlmasý gerekenler bunlardýr.