‘Dolar' da ‘boşalır' ve ‘av'a gidenler de av olurmuş' meğer...

Ülke birkaç haftadır 'saadet zincirleri' etrafında gelişen skandal hikayelerle meşgulken; şimdi de, özellikle spor alanında, hele de genç nesillere, 'kral, idol, (yani, put edinilen) vs..' gibi yaldızlı sıfatlarla sunulan kişilerin milyonlarca 'dolar'larının dolandırılması haberleriyle çalkalanıyor.. 'Lağım patlaması' gibi bir durum.. Cîfelerinin daha nerelere sıçrayacağı da bilinmiyor henüz..

Bu 'lağım' patlamasaydı, birileri kurnazlıklarının tadını çıkaracaklardı; şimdiyse, tamahkârlıklarının dayanılmaz ağırlığı altında eziliyorlar.

'Ekonomik' bir 'virüs'le toplumun birçok kesimlerine bulaşan bu 'sosyal hastalık', geçmişten ders alınsaydı, bu kadar rahat sahnelenemezdi herhalde..

*

Çocukluğumda 'gâvur parası' lafını duyardık, ama, özel adlarını bilmezdik.. 'Dolar' sözünü, ilk kez, ortamektep sıralarında duymuştum, 'dolmak ve boşalmak' fiilleriyle ilişkilendirmeye çalışarak.. 'Ne doluyor ve boşalıyor?' diye.. Sonra.. Anlamıştım ki, 'dolar', Amerikan parasıymış.. Ama, bunun diğer paralardan farkını yine anlayamazdık..

Bizim bildiğimiz 'para'lar başkaydı o zamanlar.. Hattâ, bir 'emek', 'mal' veya 'eşya'nın 'değer'inin alım-satım veya değişim birimi olduğunu sonraları öğrenecektik..

Bizdeki para sisteminde 'para, metelik, kuruş ve lira' lafları vardı. En küçük para birimine de 'para' denilirmiş.. Değersiz şeyler için, '5 para etmez..' denildiğini duyardık. Âşık Veysel de, bir mısraında, 'Güzelliğin 10 par'etmez, bu bendeki aşk olmasa..' diyordu; güzelliğin, görülende değil, 'görüş'te olduğunu anlatırken..

'40 para', 1 kuruş oluyormuş.. 'Para ve metelik'lere yetişmemiştik. Ama, 1 kuruşlara ve 100 para denilen '2,5 kuruşluk madenî paralara yetişmiştik.

100 kuruş ise, 1 lira oluyordu.. 1 lira epeyce büyük bir paraydı..

Köyümden her gün, ilçedeki ortamektebe giderken; öğleyin fırından 15 kuruş'a yarım ekmek alır, bir kenarda yerdim. Ama, evden 10 kuruş harçlık verilirse, onunla, Ekim- Kasım aylarında kilosu 40 kuruş olan taze üzümden 250 gram alır ve kendime ziyafet çekmiş olurdum.

Şimdi, bunları niye mi anlatıyorum? O geçmişten gelen birisi, bugünlerde çok konuşulan şu, 'dolar dolandırıcılığı'nı veya öteki 'saadet zinciri' denilen özel kurnazlıkları ve bankacılık oyunlarını ve o oyunlara insanların nasıl kapıldıklarını, o 'yüksek sosyete'ye dâhil olmadan nasıl anlayabilir ve anlatabilir?

Bu son 'dolar dolandırıcılığı'nın baş mimarı, bir banka müdiresi..

Söz konusu müdire hanım, arkeoloji okumuş, bankacı olmuş.. Üstelik de, 'kral..' denilenle yakınlığı, 'baba-kız' gibiymiş.. O kadar itimâd oluşmuş, yani.. Ve müdürlüğünü yaptığı bankada 'çok özel kişiler' için açılan ve 'mevduatın üçte biri' kadar kâr veren bir 'özel fon' bulunduğundan söz etmiş. Ancak, yatırılacak meblağın '3 milyon dolar'dan az olmaması gerekiyormuş..

Bu müdire hanım, başka ünlülere, 'kral diye anılan kişinin' de 'özel fon'a, '20 milyon dolar yatırdığı'nı söylüyormuş.. Yani, o isim de, 'balıklar için, oltadaki yem'!.

Müdire hanım, çantalarla getirilen o büyük meblağları banka dışında alıyormuş.. Herhangi ciddî bir kayıt yok.. Bu insanların gözünü, para hırsı kör etmiş âdeta.. Uluslararası şöhreti olan nice futbolcular da kaptırmışlar milyonlarca 'dolar'larını..

Dahası, bu dolandırıcılık 2 senedir devam ediyormuş.. Ama, 7 Nisan 2023 günü, söz konusu bankaya müracaat eden bir 'mudî'ye, 'Bankamızda herhangi bir mevduatınız gözükmüyor..' denilmesiyle 'lâğım' patlamış.. Ama, konu, yine çok özel yöntemlerle halledilmeye çalışılmış, ama, milyonlarca 'dolar'ın buharlaştığı 7 ay sonra anlaşılınca, 'Bütün varımız-yoğumuz uçtu- gitti..' feryadları yükselmeye başlamış.. Şu âna kadar ortaya çıkıp feryad edenlerin ellerinden uçup giden meblağ, 45 milyon dolar'ı buluyormuş.. Yani, bugün, 1 milyar liradan fazla..

Açgözlülükle 'av'a gidenler, kendileri av olmuşlar..

Müdire hanım, şimdi kodeste.. On milyonlarca 'dolar'lar boşalmış; yurt dışına kaçırıldığı sanılıyormuş..

'Tüyü bitmedik yetimlerin hakkı vardı, o servetlerde....' desem, yüzleri kızaracak olanlar var mıdır, bilmem..