Dönemin hocaefendisi

Gene suç duyurusunda bulunmuþ. Bu sefer “Benden 30 bin lira isteyen Fethullah Gülen’e açýk mektup” baþlýklý yazýmdaki bazý ifadelere takmýþ. “30 bin lira mý istiyorsun? Ben sana 330 bin lira vereyim” dedim, gene yaranamadým. Tek þartým, bazý sorularýma cevap vermesiydi. Cevap vermedi. Veremedi veya buna tenezzül etmedi. Ýyi de, beni umursamayan adam niye her hafta mahkemeye koþup “Hakan Albayrak’tan þikayetçiyim” desin ki? Yok yok. Verecek cevabý.

Ýçinden geçtiðimiz þu süreçten önceki dönemi hatýrlýyorum da... Dönemin hocaefendisi Fethullah Gülen, þahsý için kimseden davacý olmayacaðýna söz vermiþti (Aynen böyle). Hiçbir tevile mahal býrakmayacak bir netlikte yazmýþtý bunu bir kitabýnda. Þimdi ise Fethullah Gülen, kendisi ve malum “abi”ler hakkýnda kamuoyuna mal olmuþ olan bariz gerçeklerin telaffuzuna bile hakaret ve iftira damgasýný vurarak maþeri vicdaný susturmaya çalýþýyor. Ya gerçeklikle baðý koptu ya da gerçeði kimsenin göremeyeceði kadar gizlediðini / gizlediklerini zannediyor, bu saatten sonra bile. Ýkinci þýk geçerliyse, sonuç birinci þýkla ayný.

Yýllar boyu ince eleyip sýk dokuyarak kazandýðý ve 17 Aralýk sürecindeki tavrýyla hýzla tükettiði itibarýnýn ihyasý için ona buna hakaret davasý açmaktan baþka yol bulamayan Fethullah Gülen, çok acýklý bir manzara arz ediyor. Dün diyebileceðimiz kadar yakýn bir geçmiþte toplumun müþterek bir deðeri gibi muamele görüyordu, þimdi ise geliþen ve güçlenen Türkiye yolunda bir mayýn gibi görülüyor toplumun geniþ kesimleri tarafýndan. Grafiði düþtükçe düþüyor. Mahkemelerin bu konuda yapabileceði bir þey yok.

Fethullah Gülen, mevzi üstüne mevzi kaybederken, takkeyi önüne koyup “Neydik ne olduk? Nereden gelip nereye gidiyoruz? Felaketin önüne nasýl geçeriz?” diye düþünmez mi hiç? Düþünse de aklýna doðru dürüst bir þeyin gelmediði anlaþýlýyor. Türkiye’nin sevk ve idaresine talip olan “abi”lerin mürþidi, feraset ve basiret bakýmýndan bu kadar iþte.