Prof. Dr. Mustafa Þentop: Dört anayasayla referanduma

Þentop: Meclis’te grubu bulunan dört parti dört ayrý anayasa hazýrlar, bunlar millete götürülür, Millet de seçimini yapar. Muhalefet anayasa konusunda samimi ise bunun üzerine çalýþýlýr.

1982 darbe anayasasý kabul edildiði günden beri Türkiye yeni sivil bir anayasa ihtiyacýný duyuyor. Aradan geçen sürede yüzlerce anayasa taslaðý yazýldý, konuþuldu, partiler yeni anayasa vaadiyle oy topladý ama sonuç deðiþmedi. Üzerine yaþanan sistem krizleri de eklenince; demokratik yeni bir hükümet sistemini getirecek, hem güçler dengesini tesis edecek hem istikrarý saðlayacak yeni bir anayasa þimdi daha da elzem. Lakin iki anayasa uzlaþma komisyonu denemesi de baþarýsýz oldu. Üstelik ne Meclis aritmetiði izin veriyor anayasanýn Mecliste uzlaþmayla yapýlýp halka götürülmesine, ne Türkiye’nin beklemeye tahammülü var. Peki ne olacak? AK Parti Ýstanbul milletvekili, Meclis Anayasa Komisyonu Baþkaný, hukukçu Prof. Dr. Mustafa Þentop ile konuþtuk. Tünelin ucunda ýþýk göründü.

***

AK Parti 22 Mayýs’ta kongreye gidiyor ama hala “neden böyle oldu” sorusuna cevap arayanlar var.  Sizin bakýþýnýz izahýnýz ne?

2011 seçimleri ile oluþan 24. dönem parlamentosunda Yeni Anayasa yapmak üzere bir Uzlaþma Komisyonu tesis edildi ve biz AK Parti olarak Kasým 2012’de Baþkanlýk Sistemi ile ilgili bir öneri verdik. O tarihten itibaren de baþkanlýk sistemi, AK Parti'nin resmî görüþüdür. Bu tekliften sonra, önce 30 Mart yerel, arkasýndan 10 Aðustos cumhurbaþkanlýðý seçimleri yapýldý. 10 Aðustos seçim kampanyasý boyunca da sayýn cumhurbaþkanýmýz farklý bir cumhurbaþkanlýðý yapacaðýný, baþkanlýk sistemini getirmek için gayret göstereceðini açýkladý. Seçimden galip çýkan Sayýn Cumhurbaþkanýmýz AK Parti kongresinde görevini býraktý. Fakat oluþan bu yeni durum, AK Parti'nin Yeni Anayasa ve bunun bir parçasý olarak Baþkanlýk Sistemi tezini ortadan kaldýrmadý.

AK PARTÝ 2012’DE “BAÞKANLIK” DEDÝ

AK Parti bu yeni duruma mý intibak edemedi?

Tekraren belirteyim; AK Parti’nin tezi Kasým 2012’den beri baþkanlýk sistemiydi. 10 Aðustos'tan itibaren iki husus öne çýkmýþtýr. Öncelikle; ülkeyi yöneten hükümetin arkasýndaki güç olarak AK Parti'den, Türkiye’nin gerekli rutin çalýþmalarýný yürütmenin yanýsýra yeni bir anayasa yapmasý ve bu anayasanýn önemli bir parçasý olan Baþkanlýk Sistemini hayata geçirmesi beklenmekteydi. Ýkinci husus ise, sayýn Cumhurbaþkanýmýzýn seçilmesiyle ortaya çýkan yeni durumdu. Doðrudan halk tarafýndan seçilen ve sonraki seçiminde yarýþma hakký bulunan Sayýn Cumhurbaþkanýnýn yetkilerinin ve tarafsýzlýðýnýn yeniden ele alýnmasý, bunun tartýþýlarak fiilî durumun hukukî bir zemine oturtulmasý gerekmekteydi. Üstelik bu, belli bir þahýs için deðil, bizzat sistemin saðlýklý ve sorunsuz iþleyebilmesi için zorunluydu. Türkiye'nin þartlarý ve doðrudan halk tarafýndan seçilmenin verdiði meþruiyete dayanarak sayýn Cumhurbaþkanýmýz inisiyatif aldý. Dolayýsýyla hükümetle ve ayný zamanda partiyle cumhurbaþkaný arasýnda bir senkronizasyonun olmasý zarureti hasýl oldu. Bütün süreçler büyük ölçüde kamuoyunun gözleri önünde cereyan etti. 7 Haziran öncesi, 7 Haziran sonrasý yaþananlar; 1 Kasým öncesi, 1 Kasým sonrasý yaþananlar Ak Parti’yi bu noktaya getirdi.

13 YILLIK BÜTÜNLEÞME 20 AYDA SAÐLANAMADI

Cumhurbaþkaný ile Baþbakan arasýnda bir senkronizasyon sorunu oldu diyorsunuz. Öte yandan yetkileri konusunda 47 imzayla MKYK’nýn genel baþkanýna bir uyarýsý oldu. Bu da bir anlamda aslýnda AK Parti yönetimi ile Baþbakan arasýnda da bir senkronizasyon bozukluðu anlamýna gelmez mi?

SayýnTayyip Erdoðan AK Parti’nin kurucu genel baþkaný. AK Parti kurulduðu zaman genel baþkan ile kurullar arasýndaki iliþkiler belli bir tabloyu ortaya koyuyordu. Sayýn Tayyip Erdoðan cumhurbaþkaný seçildikten sonra görevi býraktýðýnda genel baþkan ile parti kurullarý, delegeler, teþkilatlar arasýndaki iliþki farklý bir aþamaya gelmiþti. Yani 2001 ile 2014 arasýndaki tablonun ayný olduðunu söyleyemeyiz. Yani Sayýn Cumhurbaþkanýmýz 2012 Aðustosunda genel baþkanlýðý býrakýrken parti üzerinde sahip olduðu otoritesi ile 2001 14 Aðustos’ta partinin ilk kurulduðu sýrada sahip olduðu otorite arasýnda fark var.  Bir taraftan genel baþkan güçlenmiþ, öbür taraftan parti kurullarý güçlenmiþ. Ve bir bütünleþme yaþanmýþ. Zaman içinde, tabii bir geliþim süreci içinde oluþan bir iliþki þekli var. Tabi Tayyip Erdoðan gibi güçlü ve karizmatik bir liderden sonra AK Parti’de bu karþýlýklý iliþki þekillerinin yeniden inþasý gerekmekteydi. Zaman içerisinde genel baþkan ve parti kurullarýnýn birlikte çalýþabileceði, ortak akýla dayanan bir yapý kurulabileceði düþünüldü. Doðru olan da buydu.

GÜÇLÜ GRUP, GÜÇLÜ BAÞBAKAN, GÜÇLÜ HÜKÜMET

Ama olmadý öyle mi?

Bunun gerçekleþmesi biraz zaman isterdi. Sayýn Cumhurbaþkanýmýzýnda parti liderliði ve partinin her kademesiyle kurduðu iliþki zaman içerisinde oluþmuþ þeylerdi. Onun býraktýðý yerden, onun yýllar içinde sahip olduðu güçle, yetki ile devam etmek mümkün deðildi. Bu bakýmdan AK Parti’de farklý bir kurumsallaþma veya kurumlarýn kurullarýn biraz daha öne çýkacaðý yeni bir tablo beklentisi vardý. Nitekim olaðanüstü kongrede sadece genel baþkan deðiþikliði yapýldý, parti kurullarý göreve devam etti. Burada amaç, deðiþim ve sürekliliði bir arada gerçekleþtirmekti. Daha sonra hýzlý bir þekilde gidilen 12 Eylül kongresi oldu. Bu kongrede de ortak akýla ve kolektif hareket etmeye iliþkin iþaretler vardý. Ve elbette hareketle özdeþleþmiþ güçlü liderden sonra bu ortak akýlla hareket edecek bir yapýyý oturtmak zaman, sabýr ve dikkat istiyordu. AK Parti bir dava hareketidir; bizde bütün görevler itibarîdir. Bunun þuurunda olarak çalýþmak ve Milletimize hiçbir sýkýntýyý yansýtmamak, hissettirmemek görevimizdir. Önümüzdeki dönemde, her zaman olduðu gibi, daha güçlü bir Meclis grubu daha güçlü bir kabine ve daha güçlü bir Parti olacaktýr, kimsenin endiþesi olmasýn.

BAÞKANLIK ÖNERÝSÝ AK PARTÝ’DEN ÖNCE BAÞLADI

AK Parti “sistem sorun üretiyor deðiþtirilmeli” diyor, bunu vaad ediyor. Anayasanýn nasýl deðiþeceði de anayasal hükümlerle belli. Ama mevcut parlamentonun aritmetiði buna imkan vermiyor, partiler de fikrini deðiþtirmiyor. Diðer üç parti de çok net olarak baþkanlýk istemine hayýr diyor. Geçen hafta partili cumhurbaþkanlýðý bir seçenek olarak görünür oldu. AK Parti baþkanlýk önerisinden vazgeçti ve partili cumhurbaþkanlýðýný mý tartýþmaya açýyor?

2007’de yapýlan cumhurbaþkanýnýn halk tarafýndan seçilmesini saðlayan anayasa deðiþikliði ile beraber teorik ve hukuki olarak Türkiye’nin yeni bir sürece girdiði biliniyordu. Bunun gerçekleþmesi 10 Aðustos seçimleri ile beraber oldu. Sistemle ilgili meseleye gelelim; Türkiye’de baþkanlýk sistemi veya bununla baðlý olarak yarý baþkanlýk ve hükümet sistemi tartýþmalarý yeni deðil. 50 senelik bir tartýþmadýr. Bunu çok hýzlý baþlýklarla söylemek gerekirse; Kasým 2012’de böyle bir teklifi AK Parti olarak biz verdik. Daha öncesinde, henüz 2004 yýlýnda Tayyip Erdoðan o zaman baþbakanken baþkanlýk sistemi ile ilgili teklifimizi ortaya koyuyor. Biraz daha geriye gittiðimizde 2001’de AK Parti programýnda hükümet üyelerinin dýþarýdan atanacaðý bir sistemi tartýþmaya açmaktan söz ediliyor. Bu sistemin adý baþkanlýk sistemidir. 1988’de rahmetli Özal’ýn tartýþmalarý var. Nisan 1988’de genel yayýn yönetmenliðini üstlendiðim Teklif dergisinin kapak dosyasý baþkanlýk sistemidir. O dönem henüz barajý aþmadýðý için Meclis'te bulunmayan Refah Partisi Ýstanbul Ýl Baþkaný olan Tayyip Erdoðan Baþkanlýk sisteminin lehinde görüþ beyan etmiþ. Ayný o tarihlerde Sezai Karakoç’un Diriliþ dergisinde baþkanlýk sistemi lehine yazdýklarý var. Yine 1989’da Diriliþ Partisi programýnda baþkanlýk sisteminin getirileceði ifade edilmiþ.

CHP DE GEÇMÝÞTE BAÞKANLIÐI SAVUNDU

Bu sadece Ýslami camianýn düþünce dergilerinde, düþünce dünyasýnda tartýþýlan bir þey miydi?

Ben AK Parti’nin ve Tayyip Erdoðan’ýn siyasi çizgisi itibarý ile bunlarý öne çýkararak söylüyorum. Ama biraz daha geriye doðru gidersek mesela 1982 Anayasasý hazýrlanýrken yine cumhurbaþkanýný halk tarafýndan seçilmesi tartýþýlýyor. 1972’den itibaren baþkanlýk ve yarý baþkanlýk sistemi tartýþmalarýnýn yapýldýðýný görüyoruz. 1980 Mayýsýnda Yeni Forum dergisinde Coþkun Kýrca ve Adnan Baþer Kafaoðlu’nun hazýrladýðý bir anayasa taslaðý var. 1982 Anayasasýnýn hüküm bazlý olarak yüzde 80’e yakýný bu taslaktan alýnmýþtýr. Mesela bu taslak yarý baþkanlýk sistemini esas olarak savunan bir taslaktýr. Yine Fahri Korutürk’ten sonra altý ay kadar cumhurbaþkaný seçilememiþ o tartýþmalarda Ecevit CHP Genel Baþkaný olarak AP’yi ve Demirel’i ‘Cumhurbaþkanýný meclis seçemesin, halk seçsin diye uzlaþmaya yanaþmýyorlar’ ifadeleriyle itham ettiðini görüyoruz. Ayný sýralarda 1979’da bu sefer AP’nin yarý baþkanlýðý savunduðunu, Demirel’in buna dair görüþleri olduðunu biliyoruz. Hatta CHP içerisinde yarý baþkanlýðý savunanlar var.

1969’DAN BERÝ BAÞKANLIK TARTIÞILIYOR

Türkiye siyaseti baþkanlýðý tartýþmaya Erdoðan ile baþlamadý diyorsunuz?

Evet daha 1970'li yýllarda MSP’nin seçim bildirgesinde baþkanlýk sistemini getirme vaadi var. Yine Milli Nizam Partisinin parti programýnda, 1969'da baþkanlýk sistemi savunulmakta. Ayný yýllarda Türkeþ’in baþkanlýk lehinde konuþmalarý var. Bu aþaðý yukarý Türkiye siyasi tarihinde son elli yýldýr hükümet sisteminin tartýþýldýðýný gösteriyor. Bunun sebebi de 1961 Anayasasýnýn getirdiði hükümet sistemidir. 1961 Anayasasý, milletin seçmiþ olduðu, milli irade ile oluþan iktidarý zayýflatmak istemiþtir. Anayasanýn temel hedefi budur. Mesela, yasama iktidarýný Senato ve Büyük Millet Meclisi diye ikiye bölmüþtür. Yürütme iktidarýný, tarafsýz olduðu iddia edilen bir cumhurbaþkaný ile meclisin çoðunluðuna dayanan bir hükümet arasýnda paylaþtýrarak zayýflatmayý hedeflemiþtir. Hâlbuki 1924 Anayasasýndaki model böyle deðildir. Orada hem parlamento yeknesak bir bütünlük içerisinde, hem de cumhurbaþkaný ile hükümetin birlikte çalýþabileceði, bizim partili cumhurbaþkaný dediðimiz bir model ortaya koymaktadýr. Dolayýsýyla bu tartýþma, AK Parti’nin ortaya attýðý, Tayyip Erdoðan’ýn talepleri ile ortaya çýkmýþ bir tartýþma deðildir.

ATATÜRK VE ÝNÖNÜ PARTÝLÝ CUMHURBAÞKANIYDI

Parlamenter sistemin 1961 Anayasasý ile kurgulandýðýný söylediniz. 60 öncesinde ise partili cumhurbaþkanlýðý var. Hem Ýnönü hem Atatürk partili cumhurbaþkaný. Siyaset gündemine AK Parti sokmuþ gibi görünse de bu kavramlar bütün siyaset tarihi boyunca tartýþýlmýþ?

Partili cumhurbaþkaný bizim uydurduðumuz bir þey deðil. 24 Anayasasý modeli. Þunu da belirteyim. Seçilen cumhurbaþkanýnýn partisinden istifa etmesine dair hüküm dünya anayasalarýnda da çok az rastlanan bir þey. Bir veya iki ülkede var.

Türkiye'de nasýl bir geçmiþi var partili cumhurbaþkanlýðýnýn?

Atatürk CHP genel baþkaný ayný zamanda cumhurbaþkaný. Ýnönü cumhurbaþkaný olunca CHP genel baþkanlýðý devam ediyor. Böyle bir sitemden Türkiye 1961 Anayasasý ile yürütülemeyen iþletilemez sürdürülemez bir sisteme geçiyor. Milet iradesinin oluþturduðu iktidar, yasama ve yürütmede parçalanarak zayýflatýyor. Bizim çýkýþ noktamýz bir açýdan bakarsak baþkanlýk sistemidir. Biz Türkiye için en iyi hükümet sisteminin baþkanlýk sistemi olacaðýný düþünüyoruz. Ama bunun kadar önemli çýkýþ noktamýz, Türkiye’de mevcut hükümet sisteminin sürdürülebilir olmadýðýdýr. Dolayýsýyla mevcut sistemi mümkün olduðu kadar ileriye taþýyacak olan diðer olumlu adýmlar da bizim gündemimizde.

TÜRKÝYE ÝÇÝN EN ÝYÝSÝNÝ ÝSTÝYORUZ

Türkiye’yi türbülansa sokmamak için gerekirse baþkanlýkta ýsrar etmeyiz partili cumhurbaþkanlýðýný tercih edebiliriz mi diyorsunuz, ne anlamalýyýz?

Türkiye için ideal olan Baþkanlýk sistemidir. Ama baþkanlýk olamýyorsa o zaman iþlemeyen mevcut sistemi daha iyi bir sisteme taþýyabilecek adýmlar da konuþulmalý, tartýþýlmalý. Yani yarý baþkanlýk da, partili cumhurbaþkanlýðý da düþünülebilir. Ama bu ikisi de Türkiye’deki sorunlarý, tartýþmalarý bitirmez. Sadece bugünküne göre sistemi daha iyi iþler hale getirir.

DE GAULLE FRANSASI NE YAPMIÞTI?

AK Parti’nin Türkiye’yi deðiþtirirken de uyguladýðý yöntem buydu. Sarsmak yerine evre evre olgunluða ulaþtýrdý konuyu. Bu tarih özetinizden ve vurgunuzdan hareketle “önümüzdeki dönem için AK Parti mevcut þartlar dolayýsýyla partili cumhurbaþkanlýðýna döndü” diyebilir miyiz?

Bizim önerimiz baþkanlýk sistemi. Hazýrlayacaðýmýz yeni anayasa çalýþmasýnda da hükümet sistemi baþkanlýk sistemi üzerine kurulu. Ama mecliste böyle bir çalýþmayý geçirmek için müzakere edildiðinde mümkün olan baþka bir formül çýktýðý taktirde o zaman bunlar düþünülebilir. Ama AK Parti baþkanlýk sistemi konusundaki kararlýlýðýný koruyacak ve sürdürecek. Baþka bir þey söyleyeyim tabi meclisteki hesaplara bakarak sadece bu tabloyu deðerlendirmek sayý hesaplarýna bakarak deðerlendirmek çok doðru olmaz. Buna bir örnek veriyorum hep. 1946’da Fransa’da bir anayasa yapýlýyor.  Bu anayasa yapýlýrken Türkiye’dekine benzeyen bir tartýþma var. Saðcý De Gaulle'ün öncülüðünü yapmýþ olduðu saðcýlar orada güçlü bir hükümet savunuyorlar. Ama mecliste çoðunluðu oluþturan sol kanatklasik saf parlamenter sistem öneriyorlar. Çoðunluk onlarda olduðu için hazýrlanan anayasa böyle oluyor. Referanduma sunuyorlar Fransýz halký reddediyor anayasayý, hayýr çýkýyor. Sonra biraz revize edip hükümetin yetkilerini biraz daha artýrýyorlar, çok düþük bir katýlým az bir oy farkýyla anayasa kabul ediliyor. Bunun üzerine De Gaulle 'Bu anayasa ile Fransa’yý idare etmek mümkün deðil' diyerek siyaseti býrakýyor. Sonra 1958’de De Gaulle'ü çaðýrýyorlar, hükümet kurma görevini veriyorlar Bununla da yetinmeyip parlamento yasama yetkilerini De Gaulle’e devrediyor. Çünkü 1946'dan 1958'e kadar 12 yýlda 23 hükümet kurulmuþ ve siyasi istikrar yakalanamamýþ. De Gaulle bu þartlar altýnda ve geniþ yetkilere sahip olma þartýyla devraldýðý iktidarda önce anayasa yaparak istikrarý saðlamýþtýr. Bu, Türkiye için açýklayýcý bir örnektir.

PARADÝGMAYI DEÐÝÞTÝRÝRÝZ

Çizdiðiniz çerçeve idealist bir çerçeve. Ama mevcut durum öyle deðil. Anayasa deðiþikliðinin yapýlabilmesi için anayasal hüküm belli. Buna uymak zarureti var ve referanduma götürebilmek için 330 oyunuz yok. Diðer partilerde bir karmaþa var. MHP partiyi paralele kaptýrmamaya çalýþýyor. Tüm varlýðýný hükümet sisteminin deðiþmesi ihtimalinin ve PKK’nýn önüne koyan HDP aldýðý oyu hendeðe gömdü, þimdi dokunulmazlýk telaþýnda. Diðer taraftan Kýlýçdaroðlu da kandan bahsediyor ve PKK’nýn seni baþkan yaptýrmayacaðýz tezini tekrarlýyor. Partiler kendi derdine düþmüþken Meclisin fotoðrafý buyken siz bir idealden bahsediyorsunuz! Burada bir týkanýklýk var. Çözüm nerede?

Normal þartlar altýnda 330’la tek tek maddelerin görüþülmesi suretiyle bir anayasa yapýlabilir. Mevcut anayasanýn anayasa deðiþikliðine dair usul hükümleri ile yeni anayasayý yapmak, þu anda görünen o. Uygun olan, herkesin de uygun gördüðü þey bu. Ama biz bir anayasa deðiþikliði yapmýyoruz, bir yeni anayasa yapýyoruz. Bunun için farklý bir formül olmasý lazým. Mevcut anayasanýn gösterdiði yönteme göre yeni anayasayý yapmak doðru deðil. Yeni anayasayý yapmak için yeni bir yöntem ortaya koymak lazým.

HER PARTÝ BÝR ANAYASA HAZIRLAYABÝLÝR 

Paradigmayý deðiþtireceksiniz?

Evet. Þu anda sayýsal olarak mecliste bir anayasa deðiþiklik teklifi veya yeni bir anayasa önerisi yapabilecek tek parti AK Parti'dir. Çünkü anayasa ile ilgili bir deðiþiklik teklifi sunabilmek için en az 184 imza gerekiyor. CHP de, MHP de, HDP de bu sayýya tek baþýna ulaþamýyor. Dolayýsýyla diðer partiler meclise yeni bir anayasa önerisi sunamazlar. Ancak AK Parti’nin sunduðu bir çalýþmayý tartýþabilirler. Ýþte bunu aþabilmek ve siyasi partilerin hepsini yeni anayasa yapým sürecinde kendi önerileriyle ortaya çýkartabilmek için bir yeni formülden bahsediyorum. Anayasa yapýmý ile ilgili bütün partilerin mutabakatý ile bir düzenleme yapýlýr. Bu düzenlemeye göre, parlamentoda grubu bulunan bütün siyasi partiler kendi anayasa tekliflerini önce meclise sunarlar, ardýndan sunulan bu öneriler referanduma götürülür.

DÖRT ANAYASA ÝLE REFERANDUM

4 ayrý anayasayla gidilecek bir referandumdan mý bahsediyorsunuz?

Evet, 4 ayrý anayasa, millete götürülebilir. Millet bunlar arasýndan birini tercih eder. Yapacaðý anayasanýn millet nezdinde karþýlýk bulmasýný mümkün görmeyen partiler olursa, bunlar bir araya gelip ortak bir metin de önerebilirler. Bunu ben 24. Dönemden beri söylüyorum aslýnda.

Ben yeni duyuyorum!

Eðer anayasa konusunda diðer partilerin gerçekten bir samimiyeti varsa,  bunu daha ayrýntýlandýrmak mümkün olabilir. Her parti kendi teklifini de getirebilir ya da uzlaþýlan maddeler mutabakatla çýkar ve ihtilaflý olan maddeler millete sunulabilir. Mesela, tartýþmalý olduðu için anayasanýn hükümet sistemi ile ilgili kýsmýný millete sunarýz. Buradaki meselemiz, yeni anayasa tartýþmalarýný sadece meclis içerisindeki partiler arasýnda bir tartýþma olmaktan çýkarýp millete mâl etmek, bunu milletin önünde tartýþmak ve meseleyi millete götürmektir.

MECLÝS MUTABIK KALACAKTIR

AK Parti hükümet sistemi deðiþikliðiyle ilgili bu teklifi anayasa paketinin içinde mi getirir kamuoyunun önüne?

Yeni anayasa paketinden önce anayasanýn yapým yöntemine dair bir konunun konuþulmasý lazým. Bu çok sýradýþý bir görüþ de deðil. Her zaman anayasanýn nasýl yapýlacaðýna dair özel bir yöntem belirlenmiþtir. 1924 Anayasasý için de, 1961 ve 1982 Anayasalarý için de durum böyle olmuþ. Biz de bunu 24. Dönemde uzlaþma komisyonunda tartýþtýk. Aslýnda partilerle yeni anayasayý 1982 Anayasasýnýn anayasa deðiþikliðine iliþkin hükmüne göre yapmamýzýn doðru olmayacaðý hususunda mutabýk kaldýk. Ama diðer maddelerde mutabýk kalýnmadýðý için bu konu gündeme gelmedi.

HAZÝRAN TAKVÝMÝ ÝÞLÝYOR

Yeni anayasa Haziran’da gelir demiþtiniz Meclis’e. O takvim iþliyor mu, devre dýþý mý?

AK Parti yeni anayasa konusunda sýfýrdan baþlamýyor çalýþmalara. 2007’de yaptýðý bir çalýþma vardý. O çalýþmayý o günün þartlarýnda düþünmek lazým. Bu anayasa çalýþmasýný yaptýktan iki ay sonra AK Parti hakkýnda kapatma davasý açýldýðýný hatýrda tutmak lazým. Yine biz 2011-2012 sürecinde, 24. Dönemde bu konuda tam bir anayasa metni hazýrladýk. Dolayýsýyla bugün yapýlacak olan, eldeki mevcut çalýþmalardan istifade ile bir metin ortaya çýkarmaktýr. Bu çok zor bir iþ deðil. Sýfýrdan yazmaya baþlansa da ortaya çýkacak metin, üç aþaðý beþ yukarý yine ayný þey olacaktýr. Dolayýsýyla meclise belli bir takvimle bir metin sunma kararý alýnýrsa birkaç gün içerisinde bu gerçekleþtirilebilir. Bu bakýmdan, Haziran ayý içerisinde de bu rahatlýkla gerçekleþtirilebilir.

PARTÝLÝ CUMHURBAÞKANLIÐI GÜNDEMDEN DÜÞER

Partili cumhurbaþkanlýðý tartýþmasý gündemden böylece düþtü sanýrým?

Partilerin yapýcý bir tutum takýnmasý mümkün olursa, millet önüne kendi tezleriyle çýkma cesaretini bulabilirlerse, o zaman bu tartýþmalarýn hiç birine gerek yok. Mecliste hiç konuþulmasýn, tartýþýlmasýn demiyorum. Ama nihayetinde son sözü söyleme hakkýný meclise deðil, millete verecek bir yöntem geliþtirilmelidir.

ÝNEB, ÜZÜM, ENGÜR, ÝSTAFÝL

AK Parti’nin yeni anayasa önerisi baðlamýnda gündeme gelen ve tartýþýlan bir diðer baþlýk laiklik. Bu tartýþmayla birlikte gördük ki muhalefet 28 Þubatta donmuþ kalmýþ, refleksler sözler ta o günlerden... AK Partinin anayasa önerisinde laikliðin olduðunu, tartýþýlmadýðýný bile net olarak söylediniz ama muhalefetin korkusunu ciddiye alarak sormak istiyorum yine de. Olur ya, parti tabanýndan ya da teþkilatýndan laiklik kalksýn vesaire diyen parti üst yönetimini zorlayan bir talep tazyik var mý?

Hayýr. Ama tabi kavramlarý tartýþmak çok anlamlý deðil. Mevlana’nýn Mesnevî'de anlattýðý bir hikaye vardýr. Bir Türk bir Rum bir Acem ve bir Arap ellerindeki ortakpara ile bir þey almak istiyorlar. Arap diyor ki 'ineb alalým', Türk diyor ki 'üzüm alalým', Acem diyor ki 'engür alalým', Rum da diyor ki 'istafil alalým'. Farklý þeyler söyledikleri için kavgaya tutuþuyorlar. Oradan, dört dili de bilen birisi geçerken müdahale edip 'Bir dakika niye kavga ediyorsunuz' diyor. Anlaþmazlýðýn içyüzünü öðrenince 'Parayý verin, anlaþtýrayým sizi' deyip üzümü getiriyor. Ýhtilaf böylece bitiyor. Somut içerik ortaya çýkýnca farklý kelimelerin bir anlamý kalmýyor. Bu kýssanýn sonunda denir ki, 'Cümlenin maksudu bir, muradý bir; rivayet muhtelif'  Türkiye’de kavramlar üzerinden yapýlan tartýþmalarý çok anlamlý bulmuyorum. Mesela Demokratik Kongo Cumhuriyeti diye bir ülke var. Adýna bakarsanýz cumhuriyet demokrat falan dünyanýn en demokratik ülkesi diye düþünebilirsiniz, öyle bir ülke deðil. Dolayýsýyla bir ülkede laiklik varsa, din hürriyeti vardýr ya da bir ülkede laiklik yoksa, din hürriyeti yoktur denilemez. Mesela Ýngiltere’de laiklik yok. Hatta Ýngiltere’nin resmi devlet kilisesi vardýr. Kraliçe de Anglikan Kilisesinin baþýdýr. Ama Ýngiltere’deki din hürriyetini Fransa ile de Türkiye ile de mukayese edemezsiniz.

KAVRAMLARI DEÐÝL MUHTEVAYI KONUÞALIM

Türkiye'de durum nedir tarihsel olarak?

Laiklik bizde anayasaya 1937’de giriyor. Sadece laiklik girmiyor aslýnda CHP’nin altý oku, 1934’te oluþan o partinin temel altý ilkesi 1937’de anayasaya konuluyor. Laiklik de bunlarýn içinde. O tarihte dünyada Türkiye üçüncü ülke oluyor laikliði anayasasýna koyan. Diðer iki ülke, Fransa ve Sovyetler Birliði. Ama o tarihten itibaren uygulamalara baktýðýmýzda,1940'lý yýllarda Allah lafzýnýn bile basýn yayýn organlarýnda kullanýlmasýný yasaklayan bir genelge var. Laiklik için yapýlmýþ. 1950-1960 arasýnda biraz daha rahat uygulamalar var ama zaman zaman, özellikle darbeler döneminde din hürriyetine kýsýtlamalar getiren yaklaþýmlar var. Türkiye’deki laiklik anayasada duruyor ama uygulamada çok önemli deðiþiklikler meydana gelmiþ. Yani tartýþmayý sadece kavram üzerinden deðil içeriði ile birlikte tartýþmak lazým. Artýk Türkiye'nin din hürriyeti baðlamýnda bir laiklik anlayýþýný kabul ettiði görünüyor. Dolayýsýyla kavram tartýþmalarýný Türkiye’nim geçmesi lazým kanaatimce içeriði muhtevayý tartýþmak lazým.

Sizin anayasa çalýþmanýzda üzüm var mý yani?

Bizim yaptýðýmýz çalýþmada, resmi önerimizde laiklik var, gerçek manada din hürriyeti de var, evet.

AK PARTÝ’NÝN LAÝKLÝÐE BAKIÞI

Tanýmý nasýl?

Laikliðin ayrýca kavram olarak tanýmýna benim þahsi kanaatim, bir ihtiyaç yok. Din hürriyeti ile ilgili madde anayasada zaten laikliðin tanýmýný ifade ediyor. Yani siz din hürriyeti ile ilgili maddeyi doðru bir þekilde yazdýðýnýz zaman, anayasada þu anda problemli olan 24. maddeyi doðru bir þekilde yazarsanýz, ayrýca bir tanrýma ihtiyaç yok.

ÝLK DÖRT MADDE NE OLACAK?

Muhalefetin tartýþmamayý sevdiði, kutsallýk atfettiði konulardan biri de ilk dört madde. Üç maddeye iliþkin AK Parti’nin bir hazýrlýðý mý var?

Anayasanýn deðiþmez maddeleri ilk üç maddedir, dördüncü madde bu maddelerin deðiþmesinin mümkün olmadýðýný, deðiþtirilmesinin teklif edilemeyeceðini düzenleyen madde. Dolayýsýyla Kýlýçdaroðlu 'ilk dört maddeye dokundurtmayýz' derken anayasayý çok da bilmediðini aþikar etmiþ oluyor. 1961 Anayasasýnda ve 1924 Anayasasýnda tek deðiþmez madde vardýr ve o da devlet þeklinin cumhuriyet olduðu þeklindedir. 1982 anayasasýnýn ilk taslak metninde de durum aynýdýr. Fakat metin MGK’ya gidince beþ general orada ilk üç maddenin deðiþtirilemeyeceðine karar verip bir de dördüncü maddeyi ekliyorlar. Yani bugün 1982 Anayasasýnýn deðiþmez maddelerinin deðiþmezliði konusu esasen 5 generalin verdiði bir kararla ortaya çýkan bir husustur.

Peki AK Parti'nin önerisi nedir?

Birinci maddeyi aynen muhafaza ediyoruz. Ýkinci maddedeki yazdýðýmýz metin 1961 anayasasýndaki metnin aynýsý. 1982 anayasasýnda ikinci maddeye beþ generalin eklemiþ olduðu yoruma müsait, hukuki olmayan tabirleri çýkartarak 1961 anayasasýndaki teknik düzenlemeyi koyuyoruz. O da þudur: Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarýna dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Üçüncü maddeyi de aynen muhafaza ediyoruz: Resmi dil, bayraðýmýz, baþkent, üniter yapýya iliþkin hususlar. Yani ilk üç maddeyi deðiþtirelim dediðimizde bunlarý kaldýrýp bambaþka hükümler koyalým demiyoruz. Bizim dediðimiz sadece darbecilerin ilave etmiþ olduðu darbe zihniyetini yansýtan bazý ifade ve kavramlarý çýkartmak gerektiðidir.

KILIÇDAROÐLU HEZEYANLAR ÝÇÝNDE

CHP lideri Kemal Kýlýçdaroðlu TOBB’da konuþtu ve AK Parti’yi “baþkanlýk sistemi kan dökmeden getiremezsiniz” diyerek kan dökücü bir þeyle, þeylerle tehdit etti. Yýl olmuþ 2016, CHP neden bahsediyor? 

Baþkanlýk sistemi de dahil anayasal deðiþikliklerin yapýlýþ þekli, usulü bellidir. Bir deðiþiklik için mecliste belirli çoðunluk aranýr. Onlar saðlandýktan sonra referanduma gidilir ve millet 'evet' derse, bu milletin kararý olarak tescillenmiþ olur. Milet buna 'evet' dedikten sonra bu tür bir deðiþikliðin kan dökülmesine yol açacaðýný söylemek, 'Biz milletin verdiði bu karara isyan edeceðiz, gerekirse kan dökeceðiz' demektir. Bunu söyleyen siyasetçiye bir doktor önermek gerekir. Bu sözler bir siyasi deðerlendirme deðil, hezeyandýr.

DOKUNULMAZLIK MÝLLETVEKÝLÝNÝ DEÐÝL PARLAMENTOYU KORUR

Dokunulmazlýk bahsine geçelim. Komisyonda resmen kan döküldü, yaralananlar oldu. Türkiye’nin terörü açýkça destekleyen milletvekillerine tahammülü giderek azalýyor, Meclisin milletin meclisi gibi çalýþmasýný talep ediyor. Süreç nasýl iþleyecek?

Dünyanýn parlamentosu olan bütün ülkelerinde dokunulmazlýk diye bir kurum var. Milletvekili dokunulmazlýðýnýn amacý, milletvekilinin þahsýný deðil, parlamentonun iþleyiþini korumaktýr. Þahsý korumak deðildir, çünkü milletvekilinin dokunulmazlýðý kaldýrýlabiliyor. Kaldýrýlmadýðý taktirde de milletvekilliði sona erdikten sonra zaman aþýmý iþlemeden o suçlarla ilgili yargýlanabiliyor. Buradaki mesele, parlamentonun iþleyiþini engelleyecek biçimde yargýnýn bir tasarrufta bulunmasýný engellemek. Yani diyelim çok kritik bir oylama olduðu zaman kararýn çýkmasýný isteyen bir kaç savcý on tane milletvekilini gözaltýna alýr ve oylama istendiði gibi neticelendikten sonra serbest býrakabilir. Bunlar Fransa'da, Ýngiltere’de yaþanmýþ þeyler. Bununla birlikte dokunulmazlýðýn kaldýrýlmasý da bir hukuki kurum. Belli þartlar altýnda dokunulmazlýk da kaldýrýlabiliyor. Burada bu dengeyi korumak lazým. Bir taraftan parlamentonun bu konudaki genel yaklaþýmý ve düzenleme içerisinde parlamentonun hukukunu korumak, diðer taraftan da dokunulmazlýklarý suiistimal edenlere de yine anayasanýn vermiþ olduðu imkanlar içerisinde dokunulmazlýðýn kaldýrýlmasý suretiyle bir cevap vermek lazým.

HDP SEÇMENÝNÝ DEÐÝL PKK’YI TEMSÝL EDÝYOR

Mevcut durumu hangi çerçeveye oturtuyorsunuz?

Þimdi Türkiye’de cumhuriyet tarihinin en kapsamlý terörle mücadele operasyonlarý yapýlýyor. 7 Haziran seçimlerinden sonra gördük ki milletin oy verdiði milletvekili olarak meclise göndermiþ olduðu kiþiler esasen kendi iradeleri ile hareket etmiyorlar. Bunlar bir terör örgütünün yöneticilerinin telkinleri ile hareket ediyorlar. Dolayýsýyla kendini seçenleri deðil, bir terör örgütünün yönetim kadrosunu temsil ediyorlar. Ayný HDP'li milletvekilleri, 7 Haziran’dan sonra dokunulmazlýklarýn kaldýrýlmasý talebiyle meclis baþkanlýðýna dilekçe verdiler. Terörle mücadele artarken HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlýklarýnýn kaldýrýlmasýna iliþkin kamuoyunda geniþ kapsamlý bir talep ortaya çýktý. Biz bütün bunlarý dikkate alarak dedik ki, terörle iliþikli olan milletvekillerinin dosyalarýný, fezlekelerini belli kriterler içerisinde kaldýrmaya baþlayalým. CHP de bütün dokunulmazlýklarýn kaldýrýlmasýný istedi.  Biz de AK Parti olarak 'Terör iddiasýyla bazý dosyalarý kaldýrýyorlar kendi dosyalarýný saklýyorlar' gibi bir takým ithamlarla sürecin sulandýrýlmasýný önlemek için 'AK Partililer de dahil herkesin dokunulmazlýðý kalksýn, herkes gitsin yargýda hesabýný versin' dedik.

138 MÝLLETVEKÝLÝ 667 FEZLEKE

Fezlekelerle ilgili son sayý nedir?

Bugün itibariyle toplam 138 milletvekilinin 667 dosyasý var. Bazý milletvekillerinin birden fazla dosyasý olduðu için sayý bu kadar yüksek. Her bir dosya ile ilgili olarak olaðan prosedürü izlersek Meclis, aþaðý yukarý 7-8 ay, belki bir yýl boyunca baþka hiçbir çalýþma yapmadan sadece bu fezlekelerle uðraþmak zorunda kalacak. Biz dokunulmazlýklarý kaldýrmak, ama bir taraftan da bu prosedürün meclis çalýþmalarýný bloke etmesini engellemek istiyoruz.

Ne yapýyorsunuz?

Onun için anayasaya bir geçici madde koymak suretiyle bir seferlik mevcut dosyalarýn dokunulmazlýðýnýn kaldýrýlmasýný saðlamak istedik. Bununla ilgili teklifimizi verdik ve komisyondan geçti. Önümüzdeki hafta inþallah Salý ve Cuma günü genel kurulda görüþülecek.

CHP FÝRE VERSE DE GEÇER

Geçer mi?

Elbette.AK Parti 316 milletvekilinin imzasý ile bu teklifi verdi. MHP, bazý eleþtirilerle birlikte bunu destekliyor. Sayýn Kýlýçdaroðlu’nun bazý açýklamalarý biraz tuhaf son zamanlarda, ama CHP komisyonda muhalefet þerhi yazmadý. Ek görüþ bildirdiler. CHP’li üyeler de destek verdiler bu deðiþikliðe komisyonda. Kýlýçdaroðlu ne kadar kurumsal olarak CHP’yi temsil ediyor bilemiyorum ama açýklamalarý CHP’nin de destek vereceði yönünde. AK Parti, CHP ve MHP desteðini topladýðýnýzda 489 ediyor. Buna baktýðýmýzda rahatlýkla meclisten 367’nin üzerinde bir sayý ile geçmesi gerekir.  Bunu söylemesine raðmen CHP fire verse bile geçebilir. CHP bütünüyle desteklemezse bir sýkýntý olabilir. 122 milletvekili firesine kadar müsait 367’yi geçme sayýsý. Ama onun altýnda kaldýðý taktirde de bakmak lazým. Gerek görürse cumhurbaþkanýmýz referanduma götürebilir. Takdirlerindedir.

SEÇÝM ERKEN DEÐÝL 2019’DA OLUR

Son soru: erken seçim ihtimali var mý? MHP’deki belirsizlikler, HDP’de vekilliklerin düþme ihtimali..

Ben erken seçim ihtimali olmadýðýný düþünüyorum. Arka arkaya iki seçim yaptýk..  Partiler yeni seçimden çýktýlar. Dolayýsýyla ben Türkiye’de seçimi gerektiren þartlarýn oluþtuðu kanaatinde deðilim. Kanaatimce, seçim 2019’da yapýlýr.

ARA SEÇÝM BÝR ÝHTÝMAL MÝ?

HDP’de özellikle lojistik destek veren terörle baðlantýsý açýk olan milletvekillerini yasama yýlý sonuna býrakýlmazsa onlarýn milletvekilliðinin düþmesi ve dolayýsýyla ara seçim ihtimali doðmasý gibi bir durum var mý?

Parlamentodaki milletvekili eksikliði toplam milletvekili sayýsýnýn, yani 550'nin yüzde beþini bulduðu zaman ara seçim yapma mecburiyeti var. Bu sayý da 28’dir. Yani boþalan milletvekillerinin bölgelerinde yeniden bir seçim yapma mecburiyeti o zaman var. Böyle bir tablonun çýkýp çýkmayacaðýný þimdiden söylemek mümkün deðil. HDP’li vekillerin bir kýsmýnýn devam eden davalarý var. Anayasada dokunulmazlýðýn istisnasý olarak iki husus zikredilir. Biri, aðýr cezalýk suçüstü halidir. Diðeri de anayasanýn 14. Maddesinde yer alan suçlar bakýmýndan milletvekili seçilmeden önce soruþturma, yargýlama süreci baþlamýþsa milletvekili seçilse de sürecin devam etmesine dair husus. Benim bildiðim kadarý ile KCK ana davasýndan yargýlanan milletvekilleri var. Bu yargýlamalarýn ne aþamada olduðunu doðrusu ben bilmiyorum. Ama milletvekilinin milletvekilliðinin düþmesi, dokunulmazlýðýn kaldýrýlmasýyla saðlanacak bir husus deðil. Yargýlamanýn yapýlmasý ve yargýlanan milletvekili hakkýndaki mahkumiyet kararýnýn kesinleþmesi ve kesinleþen mahkumiyet kararýnýn da milletvekili seçilmesine engel bir durum oluþturmasý gerekiyor. Böyle olduðu taktirde milletvekilliði düþer. Bu bir süreçtir. Bunu takip etmek görmek lazým.