Dört çatýþma, iki piyasa

NATO ve Ukrayna’dan gelen iddialara göre Rus askeri Ukrayna’ya girmiþ; Rusya bu iddianýn doðru olmadýðýný ileri sürüyor. Bir devletin askeri bir baþka devletin topraklarýna ayak basýyorsa bu durum nasýl iddialarla yürütülür, nasýl emin olunamaz diye sormak gerekir. Demek ki mesele Rus askerinin Ukrayna’nýn artýk pek de Ukrayna’ya ait olmayan yerlerinde bulunmasý deðil, bu konunun NATO-Rusya arasýndaki baþka anlaþmazlýklarda pazarlýk konusu edilmesi. 

Benzer bir durum Kafkasya’da da geçerli; var olan bir gerginliðin çatýþmaya dönüþme antrenmanýn yapýldýðýný söyleyebiliriz. Azerbaycan, mevzilerini hedef aldýðýný ileri sürdüðü bir Ermeni savaþ helikopterini düþürdü. Ermenistan, olayýn böyle olmadýðýný, neredeyse durduk yerde Azerbaycan’ýn saldýrdýðýný iddia ediyor. Gayet tabi eldeki teknoloji ve istihbarat olanaklarý bu olayýn da aslýnýn ne olduðunu ortaya koyar. Ama mesele kimin haklý olduðuyla ilgili deðil. Mesele, burada da bir askeri gerilim ihtimalinin hatýrlatýlmasý ve yine baþka konularda “yüksek strateji” pazarlýklarý yapýlmasý.

Üçüncü örnek Kýbrýs. Taraflararasý görüþmeler durdu; Güney Kýbrýs’ýn doðal gaz çalýþmalarý ile Türkiye’ninki gelip ayný hatta dayandý. Durum epeyce gergin olmalý ki, Türkiye Deniz Kuvvetleri bu bölgedeki angajman kurallarýný kendilerinin belirleyeceðini açýkladý. Anlaþýlan Kardak’tan beter bir ihtimal söz konusu.

Son örnek ise Filistin. Ýsrail’in Mescid-i Aksa’ya asker sokmasý, Doðu Kudüs’te yerleþimlere hýz vermesi ve böylece dünyayý kendisiyle ilgili radikal bir tercih yapmaya zorlamasý söz konusu.

***

Madalyonun bir yüzünde çatýþmalar ve çatýþma ihtimalleri varken diðer yüzünde ise diplomasi yürüyor. Ukrayna ile Rusya baþta doðalgaz olmak üzere bazý yeni anlaþmalar yapýyorlar. ABD ile Çin, çevre kirliliðinin azaltýlmasý konusunda anlaþmaya varýyor. Bundan önemlisi, Asya Pasifik ülkeleri arasýnda serbest ticaret bölgesi kurulmasý kararý alýnýyor. Sýrada AB-ABD serbest ticaret bölgesi var, onu da hatýrlatmak gerek. Söz konusu anlaþmanýn hayata geçmesi halinde ABD’nin merkezde yer aldýðý iki büyük ticaret bölgesinin kurulacaðý vurgulanmalý.

Bu arada Ýran’ýn nükleer çalýþmalarý konusunda müzakereler sürüyor; tam bu sýrada da Ýran Cumhurbaþkaný Azerbaycan’ý ziyaret ediyor. Yunanistan baþbakan ve bakanlarý, son dönemde zamanlarýnýn büyük kýsmýný Mýsýr’da geçiriyor. Mýsýr, bir yandan Yunanistan ile yakýn bir arkadaþlýk kurarken Ýsrail ile de iþbirliðini sürdürerek adeta Doðu Akdeniz’de Türkiye’nin karþýsýnda bir Bermuda Þeytan Üçgeni oluþuyor. Kýbrýs açýklarýndaki doðalgaz konusunun giderek Ege’deki “itdalaþý”ný gündeme getirmesi nedeniyle Türkiye Baþbakaný da Yunanistan’ý ziyaret edecek.   

Anlaþýldýðý kadarýyla global anlamdaki en büyük sorun, Asya-Pasifik Serbest Ticaret Bölgesi ile AB-ABD Serbest ticaret bölgelerinin kurulmasý, devletlerin bu bölgelerin kurucularýnýn kurallarýna razý olmasý ve tarafýný seçmesiyle ilgili.

***

Gelelim Türkiye’ye. Ne yazýk ki Türkiye her iki büyük piyasanýn da kurumsal olarak tarafý deðil; ne AB ne de APEC üyesi. Dolaysýyla bu büyük yapýnýn dýþýnda kalma ihtimali bulunuyor; týpký Azerbaycan, Ermenistan, Ukrayna, Ýran, Ýsrail ve Mýsýr gibi. Anlaþýldýðý kadarýyla, son dönemde çatýþma-anlaþmazlýk konularýnda doðrudan ya da dolaylý olarak adý geçen tüm ülkeler, söz konusu çatýþmalar yoluyla tercih yapmaya zorlanýyorlar. Putin’in Aralýk ayýnda Türkiye’ye gelecek olmasýný ve bunun baþkalarýnýn ziyaretini yüreklendireceðini de bu çerçevede deðerlendirmek gerekebilir.