Dostuma bir özür borcum var

Sorma baþýma geleni” diye baþladýðý cümlesini “Hepsi senin yüzünden” diye tamamladý eski dostum... Ýftar sofrasýnda konuktuk ikimiz. Uzun zamandýr görüþmediðimiz için neyi kast ettiðini anlamakta zorlandým. Sonunda hatýrlattý: Ýyi eðitim almýþ, gözü yükseklerde olan hýrslý biri için, “Yanýna al, seni uçursun” tavsiyesinde bulunmuþum vaktiyle...

“Gerçekten de uçurdu... Kafasý çalýþýyor ve kendisini iþine veriyordu. Üretimin artmasýnda kesin katkýsý oldu. Her yükün altýna korkusuzca giriyor, birkaç kiþinin görevini tek baþýna yapýyordu. Ben de sonunda kendisini birkaç basamak birden yükselttim. Genel müdür emekli olunca koltuðu ona teslim ettim...”

 

“Ve battýn tabii” dedim... Evet batmýþ; hem de ne batýþ... Sipariþler yanlýþ alýnýyor, teslimde gecikildiði için müþteriye mahçup olunuyor ve yüklü cezalar ödenmek zorunda kalýnýyormuþ. ‘Cep herkülü’ gibi tek baþýna mükemmel iþ çýkaran adam, en tepeye yerleþtiðinde astlarýna nasýl davranacaðýný bilememiþ. ‘Ekip lideri’ olamamýþ, tulum giyip sorun çözmeye kalkýþýyormuþ...

“Tipik bir ‘Peter prensibi’ kurbanýsýn” dedim dostuma.

Baþarýlý olma ve para kazanma üzerine oturan kapitalizm en parlak beyinleri kendisi için düþündürmeyi de bildi. Dr. Laurence J. Peter o düþünürlerden biri. Ýþ hayatýný yakýndan gözlemlerken dostumun anlattýðý türden pek çok olayla karþýlaþýnca bunun bir kurala baðlý gerçekleþtiðini fark etmiþ: Mesleki hayatlarýnýn baþýnda çok baþarýlý iþlere imza atmýþ çalýþanlar hep daha yukarý görevlere doðru terfi ettirilir; ‘yukarý’ diye tarif ettiðim son görev bizim baþarýlý çalýþanýn çapýný aþan, beceremeyeceði bir görev olabilir...

‘Peter prensibi’, iþyerlerinin, devlet dairelerinin, büyük örgütlerin neden iyi yönetilmediðini kurala baðlamýþtýr. “Dünyayý çapsýzlar yönetiyor” der Dr. Peter...

Adam iyi bir öðretmendir... Birikimini öðrencilerine iyi aktarabilmekte, onlarla baba-çocuk iliþkisini andýran samimi bir iliþki kurabilmektedir... Her yýl üst üste ‘en iyi öðretmen ödülü’nü kazanmýþ biridir adamýmýz. Sonunda baþarýsýný tescilleyen bir atamayla taçlandýrýlýr: Okula müdür yapýlýr...

Müdürlük için gerekli otoriteden mahrumdur oysa adam, öðretmenlerle üst-ast iliþkisi kurmakta zorlanýr. Talimatla iþ gördürmeyi bilemediðinden okulun temel ihtiyaçlarý karþýlanmaz olur. Adamýn müdür olarak baþarýsýzlýðý dersleri ve okulun genel performansýný da olumsuz etkiler.

Kuramý ilk belirleyen, “Ýyi bir öðretmeni mükâfatlandýrmak için onu müdür olarak atayan sistem, hem kötü yönetilen okullara bir yenisini daha katmýþ, hem de okulu iyi bir öðretmenden mahrum etmiþtir” sonucunu çýkarýr...

Ya da ben öyle hatýrlýyorum. Dr. Laurence Peter ile Raymond Hull imzalý ‘Peter Prensibi’ kitabý, 1970’li yýllarýn baþlarýnda Sander Yayýnevi tarafýndan yayýmlandýðýnda okumuþ ve etkilenmiþtim. O zamandan edindiðim bilgilerle yazýyorum bu yazýyý...

Özellikle iþ hayatýnýn içinde olanlar ‘çaplý çalýþandan çapsýz yönetici’ çýktýðý fenomenini bilir. Kulaðýnýza hep makul þeyler fýsýldayan, bilgi küpü birinin verdiði akýllar sayesinde itibarýnýz ve kazancýnýz artar, koltuklarýnýz kabarýr, onu hep yanýbaþýnýzda görmek, katkýlarýndan dolayý mükâfatlandýrmak istersiniz. Fazlasýyla hak ediyordur da kerata. Onun verdiði bilgileri deneyim süzgecinden geçirerek deðerlendiren sizsinizdir aslýnda. Tek baþýna karar vermesi gerekecek bir makama böyle birini getirdiðinizde hayatýnýzýn en büyük þoklarýný yaþatabilir size...

Dostum sadece þok yaþamamýþ, büyük baþarýlarýna zihin desteði vermiþ birikimli birini þirketinin baþýna getirdiðinde kendini iyice kenara çekip iþlere yan gözle bile bakmadýðý için resmen batmýþ da... “Onun sayesinde kazandýðým itibarý ve parayý yine onun yüzünden kaybettim” dedi bana, baþýma kakma niyetini iyice belli ederek...

Ne diyebilirdim ki, sesimi çýkartamadým.

Þu sýralarda ‘siyaset-dýþý’ konular beni daha fazla cezbediyor. Bu defa da iþ dünyasýný ilgilendiren bir yazý size...