Dostun kim, düþmanýn kim bil oðlum!

15 Temmuz her þeyi yeniden düþünmemizi saðladý.

Herkes ve her konuda ihtiyatlý olmayý öðretti bize.

15 Temmuz ruhunun siyasete yansýmasý farklý oldu. 15 Temmuz ruhunu eksene alan bir siyaset ete kemiðe henüz büründürülemedi. Çünkü inþa süreci ha deyince oluþmuyor.

Yeni bir siyaset, köksüzlük anlamýna gelmiyor. Sil baþtan anlamýna da gelmiyor. Kökten bir yenilenme anlamýna geliyor; kökümüze baðlý kalarak. Yani ideallerimize ve ilkelerimize.

***

15 Temmuz öncesini bilmeden 15 Temmuz’dan gerekli dersler çýkartýlamaz. 15 Temmuz öncesinden gerekli dersler çýkartýlabilseydi belki 15 Temmuz yaþanmazdý.

15 Temmuz’dan gerekli dersler çýkartýlmazsa ve bu muhasebe yeni dönemin siyaseti olarak kristalize edilmezse farklý zamanlarda yeni 15 Temmuz’lar kaçýnýlmaz olur. Yeni 15 Temmuz’larýn biçimi ve mahiyeti farklý olur sadece.

Unutmayalým: 15 Temmuz’dan önce darbe döneminin ebediyen kapandýðýna nedense inandýrmýþtýk kendimizi. Veya birileri bize bunu inandýrmýþtý.

Darbeden 15-20 gün önce çeþitli bakanlarýmýza ve güvenlik-istihbarat bürokrasimizin yetkililerine darbe yapýlacaðý söylendiðinde bu iddia dikkate bile alýnmamýþtý. 15 Temmuz gecesi bile darbe ihtimali çoklarýmýzýn aklýna gelmemiþti.

Tanklar boðaz köprüsünü tuttuðunda ve savaþ uçaklarý semalarýmýzý yýrtarcasýna üstümüzde uçtuðunda bile.

Bir ülkenin istihbarat teþkilatý darbe olacaðýný vaktinde haber alamýyorsa, ordunun en üst komuta kademesi yanýbaþýndaki hainlerin varlýðýnýn farkýnda deðilse oturup düþünmek lazým.

O yüzden dostumuz kim, düþmanýmýz kim bilmek durumundayýz diyorum. Çünkü karþýmýzda dost gibi görünen/görünmesini bilen düþmanlar var. Ve bunlar kendilerini çok iyi gizleyebiliyorlar.

17/25 Aralýk sürecini hatýrlayýnýz.

Yolsuzluk susturuculu darbe giriþimine kendi insanlarýmýzý bile inandýrmakta güçlük çektik. Az kalsýn liderimizin ipini çekecek yüce divan sürecine kendi reylerimizle sebebiyet verecektik.

17/25 Aralýk’ta kimi bakanlarýn üzerinden aslýnda kendisine ulaþýlýp düþürülmek istenen Reis’in bizatihi kendisiydi. Kaç ay boyunca FETÖ saldýrýlarýna karþý kendi liderine sahip çýkma cesareti gösteremeyenler gördük.

Emniyet ve yargý içindeki FETÖ unsurlarý tasfiye edildiðinde içimizden birilerinin nasýl hiddetle avukatlýk cüppelerini hatýrlatarak maðduriyet edebiyatý yaptýklarýna tanýk olduk.

Dershaneler meselesinde de ayný maðduriyet söylemi ayný kiþiler ve çevreler tarafýndan dillendirilmedi mi?

15 Temmuz’dan sonra bile “maðduriyet söylemi”nin nasýl ete kemiðe büründürüldüðüne þahit olmadýk mý?

Bu söylemlerin sahiplerini unutursak her an yeni tehlikelerle karþý karþýya gelebiliriz. FETÖ gider, baþka bir FETÖ gelir. Hem asla unutmayalým ki FETÖ’den önce ordunun içindeki baþka güç odaklarý defalarca darbe yaptýlar zaten. Sadece FETÖ’ye odaklanan bir bakýþ açýsý bizi baþka risklerle karþý karþýya getirebilir.

O yüzden benim de dinlemekten heyecan duyduðum Esat Kabaklý’nýn “Bil oðlum!” þarkýsýný hamaset ve retoriðin dýþýnda güçlü ve kalýcý bir devlet bilincine dönüþtürmemiz gerek.

Dostlarýný iktidarda iken seçenler yanýlýrlar. Aldanýrlar. Hakiki dostlar zor zamanlarda belli olurlar. Ýktidar/güç sahibi iseniz herkes dostunuzdur.

Gezi, 17/25 Aralýk ve 15 Temmuz süreçlerinde kimin ne yaptýðýna ve nerede durduklarýna bakmak lazým.

O süreçlerde dostlukla ve sadakatle baðdaþmayan savrulmalar içine girenlerle yol yürünmeyeceðini bilmek lazým. Onlar kendilerine bir yol buldular mý ilkin sizi hakiki dostlarýnýzdan uzaklaþtýrmak için desiselere baþvururlar. Sonra zayýf düþtüðünüzde de sýrtýnýza hançeri indirirler. “15 Temmuz ruhu”na uygun yeni bir siyasetin inþasý ancak tüm bu yaþanmýþlýklardan çýkartýlacak doðru derslerle mümkün olabilir.