Balkanlardaki Türkiye etkisi dövizle deðil, tarihle ve gelecekle tartýlýr.
Balkanlarý bir çatýþma alaný haline getirdiler. Bunu yapan da, anlý þanlý Batý Avrupa... En alt yetkiliden, en bir Emanuel Macron’a dek, hemen her AB þahsiyeti, ‘Balkanlarda artan Türk etkisinden’ kaygý duyuyor.
Öyle ki, Türk lirasýnýn son deðer kaybýyla Türkiye’nin Balkanlardaki etkisinin azalacaðýný savunan yorumlar ortalýkta dolaþmaya baþladý. Üzüldüklerinden deðil. Neredeyse zil çalýp oynayacaklar... Bizler daha pes etmediðimizi, ekonominin toparlanmasý ve yeni dengeler bulunmasý için çalýþtýðýmýzý, yatýrýmýn her ekonomiye lazým olduðunu söylerken, birileri çoktan Balkanlardan Türkiye’yi uzaklaþtýrma bahanesi bulduðunu sanýyor.
Balkanlardaki Türk etkisi döviz kuruna mý baðlý? Tabii ki deðil. Gönül baðý, tarih, kültür ve Ýslam, yüzyýllar ötesinden geliyor. Balkanlarda evet kýlýç sallandý ama farklý etnik ve dini gruplarýn dirlik ve huzuru da gözetildi. Bugünden bakarsak, Türkiye muhataplarýna eþitlik, karþýlýklý saygý ve iþbirliði kapsamýnda davranýyor. Türk etkisi denen þey yatýrýmsa, iki taraf için de getirisi var.
Balkanlardaki esas, AB etkisini tartýþýp sorgulayalým: AB Balkanlarda ne yapýyor? Hakkýyla yatýrým yapýldý mý, yoksa nüfuz aracý olarak kullanýlan göstermelik projeler mi var? AB gerçekten hukuk-demokrasi örnekleri mi veriyor, yoksa mevcut durumu idare edip, Türkiye, Rusya, Çin’i öcü yapýp kýsa vade kurnazlýklar mý peþinde? Ýstanbul’un Sarýyer-Tophane-Florya kýyýsýndan baþlayan Avrupa’yý, Batý ve Doðu diye ayýran ve Batýyý da Viyana’da baþlatan, yine AB’dir. Haydi Türkiye’yi gözardý etmeye çalýþýyorlar, anladýk. Ya Balkanlarý nasýl harcýyorlar?
Tekrar, Balkanlardaki Türk etkisi döviz kuruna baðlý deðildir. Sultan Murad Hüdavendigar’ýn ya da Mimar Sinan’ýn döviz kuruyla iþi olmadý. Þimdi de durum ayný: Ýsteyene Sultan Murad, isteyene Mimar Sinan var.
Balkanlarda Sýrbistan ile Kosova’nýn toprak ve nüfus deðiþtirmesi, Osmanlý gölgesinden baþlayýp günümüze ulaþan bir konu.. Ve bu konu her þeyde olduðu gibi Avrupa-ABD-Rusya çekiþmesi içine girdi.
Kaðýt üzerinde Kosova, 750 km’karelik ve 70 bin nüfuslu Preþeva vadisini alacak. Karþýlýðýnda da Mitroviça Batýsýndaki eþdeðer büyüklükte ve 45 bin Sýrpýn yaþadýðý bölgeyi Sýrbistan’a verecek.
Bu deðiþimle bütün sorunlarýn çözüleceði, hatta iki ülkenin AB üyelik yolunun açýlacaðý umuluyor. Deðiþime Brüksel ve ABD olumlu bakýyor. Almanya ve bazý AB ülkeleri ise böyle bir deðiþimin, tehlikeli yollar açacaðýný düþünüyor. Rusya, Sýrbistan’ýn en büyük garantörü. Genelde bakarsak:
1- Almanya haklý. Þayet AB varsa, ülkeleri toplumlarý bölmek deðil, toplamak için var. AB, paramparça coðrafyalarý bütünleþtirmek, en azýndan herkesin komþusuna tahammül etmesini saðlamak için AB oldu. Þimdi Balkanlarda yeni yollara girmek, AB’de çok eleþtirdiðimiz çifte standardýn son hali oluyor. Çifte Standardýn baþladýðý yerde, AB yeniden biter.
2- AB destekli bu deðiþim, birden fazla kültür ve etnik grup barýndýran ülkelerin tek kültür-tek etnik grup formatýna geçmelerini adeta teþvik ediyor. AB sýnýrlarý içindeki diðer çok kültürlü toplumlarda da toprak-nüfus takasý istekleri baþlarsa ne olacak?
3- Böyle bir deðiþimin o topraklarda yaþayanlar için acýsýz ve sorunsuz olacaðýný düþünmek, iyimserliktir. Kimsenin yaþadýðý yerden zorla ayrýlamayacaðý- ilkesinin AB’nin teþvikiyle pazarlýk konusu olmasý, ayrý bir garabettir.
4- Böyle bir deðiþim iki taraf arasýnda sorunsuz geçse bile, emsal oluþturacaktýr. Sonra Balkanlar baþta hemen her yerde, benzer deðiþimler için baský baþlayacaktýr. Arkasýnda þu ya da bu devleti alan, ‘sýnýr ve toprak deðiþimi’ için harekete geçecektir. Bu süreçlerin nihai sonuçlarý öngörülemez.
5- En kötüsü de: Bu ülkeleri AB üyeliði hayaliyle oyalýyorlar. Ülkeler bu sýkýntýlara AB hayaliyle katlanýyor. Yaþanacak hayal kýrýklýklarý, çok sert tepkiler getirecektir. Balkanlarda tarih boyunca hayal kýrýklýðý unutarak deðil, intikamla telafi edilmiþtir.
Ve bütün bu iþlerde acaba Soros etkisi de mi var? En az bir Amerikalý yorumcu, Soros ve oðlu Alex’in bölgede ‘Yugoslavya benzeri, sýnýrlarý olmayan serbest ekonomik bölge’ kurulmasýna uðraþtýðýný yazýyor. Soroslar böyle bir bölge için Sýrbistan, Kosova, Arnavutluk hükümetleriyle sýk sýk görüþmekteymiþ.
Zaten bir arada zor duran Balkanlarda yeni deneyler yapýlýyor. Bunlar, tehlikeli deneyler. Zorlayýnca, pirince gideni evdeki bulgurdan da edecek deneyler.
Yunanistan olmadan, Balkanlar tabii ki olmaz. Yunanistan hala Makedonya ile ‘isim’ meselesini çözemedi. Makedonya da bir toprak ve etnik yapý meselesidir. Ayný zamanda, Balkan sýnýrlarýnýn hiç de ebedi olmadýðýnýn bir baþka göstergesidir, Yunanistan, Kosova-Sýrbistan toprak deðiþimini kaygýyla izliyor.
Yunanistan son haftalarda yoðun Amerikalý yetkili ziyaretine sahne oldu. ABD Genelkurmay Baþkaný bile Yunanistan’a gitti. Çok yoðun bir deðiþim zemini olmasa da Yunanistan, Türkiye’ye alternatif jeopolitik merkez olma çabasýnda. ABD ise henüz tam tekmil Yunanistan’a yerleþmek niyetinde deðil. Yunanistan’ýn neyi kaldýrýp neyi kaldýramayacaðýný ABD daha iyi biliyor.
Bu arada Atina’nýn Türkiye’ye karþý kurguladýðý Yunanistan- G Kýbrýs-Ýsrail ve Yunanistan-G Kýbrýs-Mýsýr üçlemelerinden ABD’nin memnun olduðu anlaþýlýyor. Bu üçlemeler, Doðu Akdeniz’de Türkiye’ye karþý görüntü vermekteler. Ama sadece görüntü veriyorlar. Ýþ ciddiye binerse, muhatabýmýzýn Atina olduðu malumdur.
Balkanlardaki Türk etkisi bir tarihi gerçekliktir. Tarih, her yerden çok Balkanlarda bugünü þekillendirmektedir. Öyle ki, Kosova-Sýrbistan iliþkilerine halen Osmanlý gölgesi vurmuþtur. Gerçekte iki ülke ile iyi iliþkilerimiz var. Türkiye, ayrýmsýz biçimde hem Kosova’nýn hem Sýrbistan’ýn huzur ve refahýný arzulamaktadýr. Öte yanda, iki ülkenin halen süren toprak deðiþimi meselesinin ortasýnda, yine Osmanlý mirasý vardýr.
Nedir toprak deðiþimi? Sýrbistan ile Kosova, eski Yugoslavya’nýn parçalarýdýr. Yugoslavya yapay bir devletti. 2. Dünya Savaþý sonrasýnda, çok uluslu, çok dinli Balkanlarda tarihin ve coðrafyanýn tank ve süngü zoruyla dondurulmasý sonucu ortaya çýkmýþtý. Bu fiili durum, Berlin Duvarýnýn yýkýlmasýyla ve yine bir savaþla bozuldu. Yugoslavya’yý NATO bombardýmaný daðýttý. O devletten altý devlet çýktý. Yedinci bölge Kosova, tam olarak tanýnmasa da devlet konumunda. Þimdi Kosova ile Sýrbistan, aralarýnda toprak deðiþimi yapmaya çalýþýyorlar. Hesapta Sýrbistan içinde Arnavutlarýn yoðun olduðu bölgeyi Kosova alacak, Kosova içinde de Sýrplarýn yoðun olduðu bölgeyi Sýrbistan alacak. Bu deðiþimle, aralarýndaki meseleleri çözmüþ halde, hesapta Avrupa Birliði üyeliðine yol alacaklar.
Kosova, kendi baþýna Osmanlý yadigârýdýr. Öyle ki 1399 Kosova Savaþýnda Osmanlýnýn Sýrplarý yenmesi, Sultan Murat’ýn þehadeti, savaþýn yapýldýðý Kosova düzlüðü, halen hem Sýrbistan, hem de Kosova’nýn siyasi ve tarihi benliklerinin tam ortasýndadýr. Sýrbistan hala bu ovayý ister.
Sýrbistan için Kosova, tarihin merkezidir. Sýrp halký için Kosova, tarihi, hatýralarý, siyasi hedefleri, hayalleri ve karanlýk sayfalarý simgeler. Bölgede etnik katliamlarý baþlatan, onbinlerce masumun canýndan sorumlu olan Miloþeviç adlý Sýrp canisi, Müslüman katliamýna Kosova Savaþýný gerekçe göstererek baþlamýþtý... Hem de Kosova Savaþýnýn 600. yýldönümünde. Hesapta Kosova’nýn öcünü alacaktý. Savaþýn öcünü tabii ki alamadý, ancak Müslümanlara soykýrým uyguladý, çok sayýda Hýrvatýn ve Sloven’in canýný aldý. En büyük bedeli ödeyen Bosna halkýnýn acýlarýnýn ve soykýrýmýn hesabýnýn tam olarak sorulduðu söylenemez. Sonuçta evet, Miloþeviç bizzat sorumlu olarak tarihin çöplüðüne atýldý. Ancak bu iþleri yaparken tek baþýna deðildi. Diðerleri hala ortalýkta.