Sizi bilmem ama birçok ‘þey’ bu hafta, benim için, ‘þey’ olmaktan çýkarak görünür, hatta dokunulacak kadar yakýn maddi gerçekliðe dönüþtü.
Uzun zamandýr beklediðim ve somut olarak yazmadýðým bir tespit vardý ve bu tespitin artýk gercekleþme yoluna da girdiðini gördüm...
Þimdi bunu yazmak istiyorum, çünkü bu hafta olanlardan sonra, tam zamaný...
Þu söz gibi: Dün erkendi, yarýn çok geç, iþte bugün tam zamaný...
Büyük hakk arayýþýnýn topraklarý...
Bu topraklarýn bütün halklarý ve onlarýn kadim uygarlýklarý -yani ta Makedonya’dan Kuzey Afrika’yý içine alarak Anadolu’dan geçen ve Çin sýnýrlarýna varan büyük coðrafya- böylesine büyük bir deðiþim fýrsatýný belki ilk defa eline geçiriyor ve bunun için siyasi bir inisiyatif geliþtiriyor.
Avrupa Birliði, Türkiye, Ortadoðu, K. Afrika ve Kafkaslar coðrafyasý ve tabii koca Dicle’nin, Fýrat’ýn arasýnda hayat bulan, bunun için de adýna ýrmaklar arasýndaki ülke anlamýnda Yunanca Mezopotamya denen, insanlýðýn uygarlýðýnýn doðduðu bütün medeniyetlerin anasý olan topraklar... Bu topraklara Arap Yarýmadasý’ný da kattýðýnýzda son semavi din olan Ýslam’ýn da ortaya çýktýðý, insanlýðýn o büyük hakk arayýþý önünüze gelir. Yani, insanlýk için, her þey buralarda baþlamýþ ve buralarda devam etmiþtir. Ýþte þimdi de yine buralarda deðiþecek ve insanlýk bence, yine bu topraklarda yeni bir düzeni, 21. yüzyýlýn ilk þafaðýnda örmeye baþlayacak...
Ýþte, bu cümleden olmak üzere, bugün bu büyük insanlýk coðrafyasýnda karþýmýza, 19. ve 20. yüzyýlýn ulus-devlet paradigmasýný aþmaya çalýþan üç önemli birlik arayýþý ortaya çýkýyor. Bu üç birlikten daha önce doðmuþ ve bugün, çok derin ekonomik krizle birlikte yeni bir birliðe gitme ihtiyacý olan Avrupa Birliði’nden baþlayalým ve sonra Rusya’nýn Avrasya Birliði arayýþýna ve nihayet Türkiye merkezli yeni birliðin dinamiklerine gelelim...
Eski bir ‘Birlik’ bitiyor...
Bugün AB ekonomisi, Avrupa Merkez Bankasý Baþkaný Draghi’nin, bu hafta yaptýðý basýn toplantýsýnda itiraf ettiði gibi, ayaða hiç kalkamayacak kadar güçsüz.
Peki, AB ekonomisi gerçekten Yunanistan, Ýspanya, Portekiz gibi güney ülkelerinin verimsizliði ve buna baðlý aþýrý kamu borçlanmasýna baðlý olarak mý güçsüz; bizce bu, AB ekonomisinin yalnýz görünen yüzü. AB ekonomisinin bize göre gerçek sorunu, Almanya gibi merkez ülkelerde, geleneksel sektörlerdeki yüksek verimliliðe raðmen, bu sektörlerin çok ciddi bir pazar sorunu ile karþý karþýya kalmalarý. Öte yandan yüksek teknoloji içeren sektörlerde ise yine rekabet baskýsý ile birlikte, düþük kâr oranlarý AB ekonomisinin temel sorunudur. Almanya ve Fransa gibi merkez Avrupa ülkeleri baþta enerji olmak üzere, yükselen maliyetler nedeniyle geleneksel sektörlerde Asya ülkeleri ile rekabet zorluðu çekiyorlar. Buna Euro’nun da deðerli olmasýný eklerseniz Almanya ve Fransa’nýn üzerindeki resesyon baskýsýnýn devam edeceðini söyleyebiliriz.
Peki bu sorunun çözümü nedir? Kapitalist sistem için bu sorunun iki temel çözümü (yolu) vardýr. Birincisi, özellikle Almanya’nýn daha önce yaptýðý gibi, saldýrgan Keynesci militarist bir ekonomi geliþtirmesi ve buna baðlý olarak geleneksel sektörlerde kâr oranlarýný hýzla yukarý çekmesidir. Ama bunun için de Almanya, AB geniþlemesinden vazgeçecek ve AB’yi kendisinin ve Fransa’nýn merkezinde konsolide edecek. Daha sonra yine Balkanlar’dan baþlayarak yeni bir savaþ ve karýþýklýk stratejisi izleyecek (Yeni Balkanlaþtýrma). Ve Polonya’dan devamla doðu Avrupa’yý yeniden periferisi ilan edecek.
Bu strateji için, þimdiye deðin, Almanya’nýn en büyük ortaðý Rusya idi. Özellikle Gazprom marifetiyle Almanya ve Rusya, Doðu Avrupa ülkelerini enerjide yüksek maliyetlerle adeta felç ediyorlar ve sanayileþmelerinin hýzýný kesiyorlardý. Biliyorsunuz, 2. Dünya Savaþý öncesi de Almanya’nýn iki önemli sorunu vardý: Enerji ve pazar.
Bu iki sorununu Nazizm’e baþvurarak çözmek istedi. 3. Reich budur. Ancak þimdiki yeni stratejisi 4. Reich ise ‘utangaç’ Nazizm’dir. Þimdi Almanya, bu birinci yolu, yani utangaç Nazizm’i uygulamak için AB Parlamentosu’nun baþýna Juncker’i getirdi. Juncker’le birlikte, merkez Avrupa ve Ýngiltere ittifaký da bitti ve burada 2. Dünya Savaþý öncesine yaklaþan bir politik bölünmeye geldik. Finansal ve ekonomik baþkentin Frankfurt (Almanya), siyasi baþkentin de Strasbourg (Fransa) olduðu bir ‘birlik’ iki hegemon ulus devletin birliðidir ama Avrupa Birliði deðildir. AB, bu haliyle, Doðu ve Güney’ini dýþlayarak bitmiþtir.
Ýþte ikinci çýkýþ yolunun ihtiyacý da burada ortaya çýkýyor ki, bu ayný zamanda ulus-devlet sýnýrlarýný aþan yeni bir birliktir.
Yeni bir Birlik doðuyor
Yeni Avrupa, þimdikinin tam aksine, bu Doðu ve Güney’le birlikte Türkiye üzerinden kendi doðusuna doðru geniþleyecek Avrupa’dýr. Çünkü enerji ve pazar bütünleþmesi ve buna baðlý olarak beþeri sermaye mobilizasyonu ve krizden çýkýþ ancak böyle olur; baþka çýkýþ yoktur. Bu da Türkiye merkezli yeni birliktir þüphesiz...
Uzak Doðu pazarlarý ile AB pazarýnýn birbirine baðlanmasý ve entegrasyonu, Türkiye’nin geliþtirdiði ve hýzlý tren aðlarý ile örülecek olan Yeni Ýpek Yolu ile olabilecektir. O zaman þunu söyleyebiliriz; Hazar Denizi ve Irak hatta Ýran ve Doðu Akdeniz enerji kaynaklarýný, Hazar kaynaklarýndan baþlayarak, Avrupa’ya taþýyacak olan Güney Gaz Koridoru ile Yeni Ýpek Yolu kardeþtir ve bu enerji ve ticari geçiþ yollarý, ayný zamanda, büyük Asya-Avrupa entegrasyonunu saðlayacaðý gibi, Rusya’nýn geliþtirdiði Avrasya Birliði’ne de tek alternatiftir.
O zaman karþýmýzda þu an ulus-devletler paradigmasýný aþan üç önemli entegrasyon ve birlik çýkýyor. Yukarýda anlattýðýmýz gibi, AB burada oluþmuþ ancak çok ciddi ekonomik ve siyasi sýkýntýlarý olan bir birliktir ve AB, politik birlik olma þansýný bu haliyle bitirmiþtir.
Rusya’nýn büyük hayali...
Rusya’nýn Avrasya Birliði, burada ikinci birlik arayýþýdýr ve bu henüz doðum halindedir. Rusya, þu an hem Çarlýk Rusyasý’ndan hem de Sovyetler’den daha güçlü ve kapsayýcý yeni bir birliði örmeye çalýþýyor. Bu birlik, Kazakistan ve devamla eski Sovyet Cumhuriyetleri’ni kapsayarak Belarus üzerinden, Polonya’dan baþlayarak kendi kuzeyine (Litvanya, Letonya, Estonya ve nihayet Finlandiya) çýkarak kuzey enerji yollarýný da kesecektir. Sonra yine Polonya üzerinden, Doðu Avrupa ve Ukrayna coðrafyalarý ile Karadeniz ve Anadolu’yu kuþatacaktýr. Bunun için tam þu sýra Ruslar, Türkiye, Güney Akým’a kendi topraklarý üzerinden izin vermeli algýsý geliþtiriyorlar. Bu birlik, Türkiye’nin, hem Güney Gaz ‘enerji’ Koridoru’na hem de Yeni Ýpek Yolu’na alternatif bütün pazar ve enerji geçiþlerini kapsýyor. Türkiye ve Azerbaycan’ýn TANAP’la baþlayarak TAP’la devam eden Güney Enerji Koridoru’na alternatif Güney Akým’dýr.
Öte yandan Doðu Çin Denizi’nin sonlandýðý Çin topraklarýndaki limanlardan baþlayarak, Tacikistan, Türkmenistan ve Azerbaycan-Hazar üzerinden Ýran’la orta koridoru oluþturan ve Anadolu ve Akdeniz üzerinden deniz ve demir yollarýyla Avrupa’ya ulaþacak Yeni Ýpek Yolu’nun tüm geçiþlerine alternatif Rusya’nýn Trans-Sibirya geçiþidir.
En avantajlý ve gerçekci olan Türkiye Birliði
Ancak Türkiye Birliði ve geçiþi, çok daha avantajlýdýr çünkü bu geçiþ, Türkiye üzerinden deniz yoluyla Boðaz geçiþlerini kullanarak demir yolu olarak da, Bakü-Tiflis-Kars demir yolu üzerinden, Marmaray hýzlý tren geçiþi ile Avrupa’ya varacaktýr. Bu Birlik, ilk aþamada bir gümrük birliði ve giderek parasal birlik olarak ortaya çýkabilir ancak bu birlik, Türkiye’nin yakýn gelecekte kuracaðý Enerji Borsasý ile de fiyat ve arz yönlü yeni bir enerji entegrasyonunun da merkezi olacaktýr.
Türkiye, artýk yalnýz Türkiye deðildir; çok daha fazlasýdýr. Hatta Osmanlý’nýn, en geniþ zamanlarýndan bile daha etkin ve geniþ coðrafyanýn yeni ve güçlü bir yapýcýsý olarak doðmak üzeredir. Ama bunun için, dün erkendi, yarýn ise çok geç, þimdi tam zamaný, farkýna varalým...