Dün yüzüne tükürüyordunuz, bugün türbesini yapmak istiyorsunuz!

Stalin’e övgüler düzmüş bir şair... Nazım Hikmet... Stalin öldükten sonra da arkasından konuşmuş. 

Nazım’ın “Stalinist” olduğunu söylemeye çalışmıyorum. Değildi. 
Moskova’dayken, Stalin’i öven bir şiir yazmak zorunda kalmış... Daha doğru bir ifadeyle “zorunda bırakılmış...”

Bu durumu solcu şair Ataol Behramoğlu’nun dikkatine sunuyorum. Hani, Stalin’in yokluğuna gönderme yaparak, “bazı değerler aramızda bulunmadığı için dünya bu halde”buyurmuştu ya... Behramoğlu’na göre Nazım’a zorla övgü şiiri yazdıran Stalin büyük değer, Nazım’ın mağduriyetine son veren Erdoğan ise diktatör...

Nazım’ın Stalin’e mersiye yazdığını Nedim Gürsel ortaya çıkarmıştı. Türk solu Nedim Gürsel’i sevmez bu yüzden... Her fırsatta lanetle anar onu. Nedim Gürsel, çünkü,“dokunulamaz” olana dokunmuş, bir ezberi bozmuş, hayal perdesinin arasındakileri faş etmişti.

Kendisinden dinleyelim: “Nazım Hikmet’in Stalin üzerine yazdığı bir şiiri bulmuştum, 1982 yılında Moskova’da, Nazım Hikmet arşivinde. Abidin Dino gördüğünde, ‘Sakın ha! Bunu kimseye gösterme’ demişti. 1-2 yıl sonra yayınladım bu şiiri. Onun üzerine Abidin Dino, bana tam 5 yıl küstü... ‘Bütün komünist şairler Stalin’i övdüler, Nazım övmedi’ düşüncesini sarsan bir şey ortaya çıktı. Nazım Hikmet’in Moskova’da böyle bir şiir yazmak zorunda kalmasını bir entelektüelin, bir şairin büyük bir dramı olarak görüyorum...”

Bu hatırlatmayı niçin yaptım?

Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuşurken, bir öneri attı ortaya: “Nazım’ın mezarı Türkiye’ye getirilip Gezi’de bir çınar ağacının altına gömülmeli...”

Niye Gezi?

Çünkü Gezi’ye gidenler, “kendilerini bir ağaç gibi tek ve hür hissetmek istiyorlar”mış...

Kılıçdaroğlu Gezi’ye bir “Nazım Türbesi” istiyor... Gezi Parkı’nda Paris Komünü’nü “tekrarlayan” saçı sakalı ağarmış adamlar bir de Nazım Türbesi’ne uğrayıp diktatörden kurtulmamız için adak adayacaklar. Herhalde bu yüzden istiyor.

Ben Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsam, “türbe”yle taltif edecek kadar önemsediğim şairin başına getirilenleri merak ederdim... Niçin deliksiz 12 yıl cezaevinde yattı? Onu hapsedenler kimlerdi? Kimin iktidarında cezaevinden çıkarıldı. Ve hangi “diktatör” eliyle yeniden vatandaşlığa iade edildi?

Nedim Gürsel’e kaş çatan solcular da bu soruların peşine düşsün.

Kolaylık olsun diye bazı hatırlatmalar yapayım:

Nazım, asla “diktatörlük” olarak tavsif edilmeyen tek parti döneminde hapsedildi. Donanmada isyan çıkarmakla suçlanıyordu. Yıllarca polis takibatında yaşadı. Bir tertiple derdest edildi ve (aralarında Kemal Tahir ve A. Kadir’in de bulunduğu bir grup solcu aydınla birlikte) içeri atıldı. Sol entelijansiyanın “diktatör” diye suçladığı Menderes tarafından hapisten çıkarıldı. Bir başka diktatör Erdoğan ise, vatandaşlık 
hakkını iade etti. 

Bugün Nazım bayrağını dalgalandıran sol mevkuteler, o dönemde Nazım’ın resmini basıp altına şunları yazıyorlardı: “Bu resmi, yüzüne tüküresiniz diye yayınlıyoruz.”

Nazım’a türbe öneren Kılıçdaroğlu, Dersim kurbanları için de bir anıt dikmeyi düşünür mü? Dersim’de dedelerini kaybetmişti çünkü. Birçok akrabası mağaralarda kıstırılıp “fare gibi” zehirlenmişti.

Erdoğan, Dersim katliamından dolayı devlet adına özür dilemişti.

İşi bir anlamda kolaylamıştı.

Kendisi de önayak olsun, bu anıtın dikilmesini sağlasın.

Efendim?

Dersim katliamını “devrimin koşulları içinde” olağan mı karşılamalıyız?

Bunu Kılıçdaroğlu mu söylüyor?

O zaman bıraksın ucuz numaralar peşinden koşmayı da, önce partisinin marifetleriyle yüzleşsin ve Türk halkından özür dilesin.